7201 | laf taşımak | dedikodu ederek laf götürüp getirmek. |
7202 | laf yakıştırmak | konuşma sırasında yerinde söz söylemek, gerekeni ifade etmek. |
7203 | laf yapmak | dedikodu yapmak. |
7204 | laf yetiştirmek | birinin söylediklerine olur olmaz karşılık vermek, çene yarıştırmaya kalkmak. Örn: Evin hanımı sokaktan geçene laf yetiştirmek için vakit yitirmemeli. -S. İleri. |
7205 | laf yok! | mükemmel, çok güzel, kusursuz, eleştirilecek bir tarafı yok anlamında kullanılan bir söz. |
7206 | lafa boğmak | bir konu üzerinde konuşulurken ilgisiz, gereksiz ve anlamsız bir biçimde söz edip asıl konuyu değiştirmek, unutturmak, karıştırmak. |
7207 | lafa dalmak | uzun süren bir sohbette bulunmak, çok konuşmak. Örn: Kız Binnaz, kapının önünde kiminle lafa daldın yine? -N. Cumalı. |
7208 | lafa karışmak | biri veya birileri konuşurken bir başkası konuşmak, konuşmaya katılmak. Örn: Müsteşar bile sözüne itiraz edemiyor diye lafa karışıyor. -H. Taner. |
7209 | lafa tutmak | yersiz, zamansız ve sürekli konuşarak meşgul etmek, oyalamak. |
7210 | lafı ağzına tıkamak | birinin rahatça konuşmasını engelleyip susturmak, söylemesine imkân tanımamak. |
7211 | lafı ağzında bırakmak | birinin konuşmasını kesmek, sözlerini bitirmesine fırsat vermemek. |
7212 | lafı ağzında gevelemek | söylemek isteğini söyleyememek. |
7213 | lafı ağzında kalmak | sözü ağzında kalmak. |
7214 | lafı bağlamak | bir konu üzerinde son sözü söylemek. |
7215 | lafı değiştirmek | başka konuyu dile getirmek, başka bir şeyden söz etmek. Örn: Bu meslekte neler gördük biz diye yuvarlayarak lafı değiştiriyorum. -A. Ümit. |
7216 | lafı dolandırmak | sözü uzatmak. Örn: Üç beş sorum var kalıplaşmış, onları soruyorum, lafı dolandırarak. -N. Meriç. |
7217 | lafı döndürüp dolaştırmak | sözü uzatmak. Örn: Her söyleşisinde lafı döndürüp dolaştırmasından bıkmışlardı. -M. Mungan. |
7218 | lafı geçmek | 1) sözü etkili olmak, sözü dinlenmek 2) bahsedilmek. Örn: Kocasının erkek kardeşinin süt kardeşi imişsiniz, ben sizi hiç görmedimdi fakat bu evde lafınız geçerdi. -P. Safa. |
7219 | lafı kıçından anlamak | konuşulan konuyu yanlış, ters anlamak. |
7220 | lafı kıçından dinlemek | konuşulan konuyu ilgisiz, üstünkörü veya önem vermeden dinlemek. |
7221 | lafı kısa kesmek | söyleyeceğini kısa veya özet olarak belirtmek, az ve öz konuşmak. |
7222 | lafı mı olur? | 1) şimdi onun sırası değil, daha önemli konular var anlamında kullanılan bir söz 2) bir iş yapmak için seve seve zahmete girerim anlamında kullanılan bir söz. |
7223 | lafı sulandırmak | bir konu üzerinde ciddiyetle durup konuşurken araya ilgisiz, anlamsız veya tutarsız boş laf katmak. |
7224 | lafı uzatmak | konuşmayı gereksiz bir biçimde başka sözlerle sürdürmek. Örn: Lafı uzatmadım, kelimesi kelimesine cevap vermeye takatim yoktu. -E. İ. Benice. |
7225 | lafını (lafınızı) balla kestim | bir kimsenin sözünü kesmek gerektiğinde izin verin anlamında kullanılan bir söz. |
7226 | lafını bilmek | akıllı uslu konuşup başkasını rahatsız etmemek, yerinde, güzel ve tutarlı konuşmak. |
7227 | lafını etmek | birinden veya bir konudan söz etmek, onunla ilgili olarak konuşmak. |
7228 | lafını kesmek | birinin sözünü bitirmesine fırsat vermeden araya girmek. Örn: Vedia yine feylesofun lafını kesti. -Ö. Seyfettin. |
7229 | lafını şaşırmak | ne diyeceğini bilememek, şaşırarak başka şeyler söylemek. |
7230 | lafını yabana atmamak | söylenen söze değer vermek. Örn: Yooo, lafımı yabana atma, bu işi rahmetli anneciğim de bilirdi. -Y. K. Karaosmanoğlu. |