7921 | olay yapmak | bir olayı gereğinden fazla büyütmek, sorun çıkarmak. |
7922 | olay yaratmak | ortada herhangi bir sebep yokken bir olaya yol açmak. Örn: Hınzır sıfır, sağda da olsa solda da olsa olaylar yaratıyor. -A. Boysan. |
7923 | olayın üstüne gitmek | olayı etraflıca araştırmak. |
7924 | oldu bilmek (saymak) | sorunu çözülmüş bilmek. |
7925 | oldu olacak | hiç olmazsa. Örn: Oldu olacak bunu makamla söyle de bari biraz eğlenelim. -O. C. Kaygılı. |
7926 | oldu olacak, kırıldı nacak | hlk. her şey olup bitti, iş işten geçti anlamında kullanılan bir söz. |
7927 | oldu olanlar | hoş olmayan, kötü birtakım olaylar oldu anlamında kullanılan bir söz. Örn: Bize oldu olanlar! |
7928 | oldubittiye getirmek | geri dönülmesi güç veya olanaksız bir durum yaratmak, emrivaki yapmak. |
7929 | olduğu kadar | 1) kabul edilebilir düzeyde 2) beklenilenin altında. |
7930 | olmayacak duaya âmin demek | gerçekleşmeyecek, sonuç vermeyecek işlerle uğraşmak. |
7931 | olmaz olmaz | olamayacak, imkânsız şey yoktur anlamında kullanılan bir söz. |
7932 | olmuş armut gibi eline düşmek | emeksiz ve zahmetsizce eline geçmek. |
7933 | olta atmak | 1) balık yakalamak için olta takımını suya atmak 2) mec. tuzak kurmak. |
7934 | oltaya düşmek | hileyle karşılaşmak, oyun veya düzen içine girmek. Örn: Sersem balık gibi bu oltaya düşeceklerdi. -H. F. Ozansoy. |
7935 | oltaya gelmek | aldatılmak. |
7936 | oltaya takılmak | tuzağa düşmek. |
7937 | oltaya vurmak | balık yakalanmak. |
7938 | oltayı yutmak | argo aldanmak. |
7939 | oluk gibi akmak | çok bol ve arası kesilmeden gelmek. Örn: Para oluk gibi akıyordu Nahit'e. -T. Buğra. |
7940 | olup olacağı | hepsi bu kadar anlamında kullanılan bir söz. |
7941 | olupbittiye getirmek | oldubittiye getirmek. |
7942 | olur a! | geniş zaman kipinden sonra gelerek belirsizlik, olasılık anlamı katan bir söz. Örn: Olur a! Ağası belki sılaya gitmiştir, yerine tabanı yarık biri gelmiştir, ona da mektubu emniyet edememiştir. -S. M. Alus. |
7943 | olur almak | yetkili makamdan bir uygulamayı yapabilmek için yazılı izin almak. |
7944 | olur şey (iş) değil | olamaz veya gerçekleşmesi beklenmez anlamında kullanılan bir söz. |
7945 | olur vermek | yetkili makam bir uygulamanın yapılabilmesi için yazılı izin vermek. |
7946 | oluruna bakmak | bir işin yapılabilirliğini araştırmak, yapmaya çalışmak. |
7947 | oluruyla yetinmek | elde olanları yeterli bulmak, kanaat etmek. |
7948 | omuz kaldırmak | 1) bilmez gibi davranmak 2) kabul etmemek, geri çevirmek. |
7949 | omuz öpüşmek | eşit derecede olmak. |
7950 | omuz silkmek | aldırmamak, önem vermemek. Örn: Seni hizmetime alacağım, dedim. Âdeta omuz silkerek. Örn: -Pekâlâ, dedi. -F. R. Atay. |