| 331 | aslan kocayınca sıçan deliği gözetir | güçlü olduğunda ağır ve büyük işler yapan, büyük kazançlar elde eden kimse, güçten düşünce pek küçük işlerle uğraşır, azla yetinir. | 
| 332 | aslan kükrerse atın ayağı kösteklenir | güçlü kimsenin korkutucu sözleri, güçsüzü kıpırdayamayacak duruma getirir. | 
| 333 | aslan postunda, gönül dostunda | canlı, cansız her şeyin bir yakışığı vardır, insan onları bu durumda görmek ister. | 
| 334 | aslan yatağından (yattığı yerden) bellidir (belli olur) | bir kimsenin oturduğu yerin durumu, onun kişiliğini belli eder. | 
| 335 | aslını saklayan (inkâr eden) haramzadedir | kişi yoksul, görgüsüz bir aileden gelmekle değersiz olmaz, toplum içindeki yerini kendisi kazanır. | 
| 336 | astar bol olmayınca yüze gelmez | bir iş yapmak için gerekli olan şeyler, ölçü biraz geniş tutularak hazırlanmalıdır. | 
| 337 | aş taşınca kepçeye paha olmaz | sıkışık zamanlarda önemsiz şeylerin değeri çoktur. | 
| 338 | aş tuz ile, tuz oran ile | bir şeyin hoşa gitmesi onun birtakım nitelikler taşımasına ve bu niteliklerin de gerektiği oranda bulunmasına bağlıdır. | 
| 339 | aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur | güzel şey, iyi gereç kullanılarak meydana gelir, bundan da iş yapana övünme payı çıkar. | 
| 340 | âşığa Bağdat sorulmaz | bir şeye çok istekli olan kimse, o şeyi elde etmedeki zorlukları hiçe sayar. | 
| 341 | âşığa Bağdat uzak (ırak) değil (gelmez) | bir şeyi elde etmek için aşırı istekli olan kimseye, bu uğurda katlanacağı fedakârlıklar güç gelmez. | 
| 342 | âşığın gözü kördür | kendisini aşka kaptıran kimse, sevgilisinin kusurlarını görmediği gibi çevresinde olup bitenlerle de ilgilenmez. | 
| 343 | âşık âlemi kör, dört yanını duvar sanır | aşktan gözü kararmış kimse, hoş karşılanmayacak aşırı davranışlarda bulunur. | 
| 344 | aşık daima bey oturmaz | işi çoğunlukla iyi giden bir kimse, talihinin her zaman ona yâr olamayacağını bilmelidir. | 
| 345 | aşını, eşini, işini bil | sağlık ve mutluluk içinde yaşamak isteyen kişi, yiyeceğine dikkat etmeli, arkadaşını iyi seçmeli ve bir iş sahibi olmalıdır. | 
| 346 | aşk ağlatır, dert söyletir | âşığın yüreği yaralıdır ve daima ağlar, bir derdi olan da herkese derdini anlatır. | 
| 347 | aşk olmayınca meşk olmaz | güçlü bir istek olmayınca hiçbir şey elde edilemez. | 
| 348 | aşure yemeye giden kaşığını cebinde taşır | bir işten yararlanmak isteyen gerekli araçları hazırlamalıdır. | 
| 349 | at arıklıkla, yiğit gariplikle | zayıf ve garipken kişiliklerini yitirmeyip görevlerini başarı ile yapanlar üstün niteliklerini o zaman belli etmiş olurlar. | 
| 350 | at at oluncaya kadar sahibi mat olur | bir çocuğu, bir işçiyi yetiştiren her bakımdan çok yorulur, yıpranır. | 
| 351 | at beslenirken kız istenirken | at bakımlı olduğunda satılmalı, kız da güzelliği geçmeden evlendirilmelidir. | 
| 352 | at binenin, kılıç kuşananın | her şey, onu gereği gibi kullanmasını bilene yakışır. | 
| 353 | at binicisine (sahibine) göre kişner (eşinir) | insanlar başlarında bulunan kişinin etkisi altında kalarak onun tutumuna göre davranırlar. | 
| 354 | at binicisini bilir (tanır) | işçi, yöneticisinin işten anlayıp anlamadığını bilir ve çalışmalarını ona göre yürütür. | 
| 355 | at bulunur meydan bulunmaz, meydan bulunur at bulunmaz | bir işi başarabilmek için gerekli olan koşullar her zaman eksiksiz olarak ele geçmez. | 
| 356 | at görür aksar, su görür susar | meraklı kimse öğrenmek istediği bilgiye ulaşabilmek için her yola başvurur, her kılığa girer. | 
| 357 | at ile avrat yiğidin bahtına | kişinin satın aldığı attan ve evlendiği kadından memnun kalıp kalmayacağı önceden kestirilemez, her ikisi de talihine kalmıştır. | 
| 358 | at olur, meydan olmaz (bulunmaz), meydan olur (bulunur), at olmaz (bulunmaz) | gerekli şartlar her zaman bir arada bulunmaz. | 
| 359 | at ölür meydan (nalı) kalır, yiğit ölür şan (namı) kalır | yaşarken iyi işler yapmalı, iyi bir ad bırakılmaya çalışılmalıdır. | 
| 360 | at ölür, itlere bayram olur | değerli kimselerden birinin ölümü veya görevden ayrılması, kimi zaman aşağılık kimselerin işine yarar. |