871 | dikensiz gül olmaz | iyi veya güzel olan her şeyin az çok sıkıntı veren bir yanı da bulunur. |
872 | dil ebsem (olsa) baş esen (esendir) | kişi dilini tutar, her şeyi söylemezse başını belaya sokmamış olur, rahat eder. |
873 | dilden gelen elden gelse, her fukara padişah olur | kişi her söylediğini yapamaz, her dilediğini elde edemez. |
874 | dile gelen ele gelir | insanlar yapacakları işler hakkında önce konuşurlar, sonra da o işi gerçekleştirirler. |
875 | dilenci bir olsa şekerle beslenir | yardım bekleyen bir tane olsa umduğundan aşırı şeyler verilerek sevindirilir ancak bunların sayısı çok olduğundan hepsine aynı cömertlik gösterilemez. |
876 | dilencinin torbası dolmaz | şundan bundan yardım dileyerek geçinmeye çalışanların istekleri bitmez. |
877 | dilenciye borçlu olma, ya düğünde ister ya bayramda | çıkarından başka bir şey düşünmeyen kimse ile ilişki kurma, seni nerede rahatsız edeceği belli olmaz. |
878 | dilenciye hıyar vermişler de eğri diye beğenmemiş | hem gereksinim duyduğu konuda yardım istiyor hem de yapılan yardımı küçümsüyor. |
879 | dili olsa da söylese (anlatsa) | cansız nesneler konuşabilseler bazı olaylara tanıklık da edebilirler. |
880 | dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim | kişinin başına ne gelirse dilini tutmamasından gelir. |
881 | dilin cirmi küçük, cürmü büyük | dil küçük bir nesnedir ama söylediği kötü sözlerle kişinin başını belaya sokarak büyük suç işler. |
882 | dilin kemiği yok | insan doğru veya yanlış her şeyi söyleyebilir. |
883 | dilini eşek arısı soksun | hoşa gitmeyen bir şey konuşan kimseye söylenen bir ilenme sözü. |
884 | dille düğümlenen, dişle çözülmez | verdiği sözü yerine getirmeyen kişi, sebebi sorulduğu zaman kendini savunmakta zorlanır. |
885 | dilsizin dilinden anası anlar | başkalarının kolay kolay anlayamadıkları şeyi, her gün onunla uğraşan kimse çok kolay anlar. |
886 | dinsizin hakkından imansız gelir | acımasız olan kişiyi, kendisinden daha acımasız biri yola getirir. |
887 | dipsiz kile, boş ambar | para, mal tutmayanın durumunu veya bir iş için boş yere uğraşıldığını anlatan bir söz. |
888 | dişi köpek kuyruğunu sallamayınca, erkek köpek ardına düşmez | kadın istek göstermezse, yüz vermezse erkek onun peşine düşmez. |
889 | dişi yalanmazsa erkek dolanmaz | kadın istek göstermezse, yüz vermezse erkek onun peşine düşmez. |
890 | doğan anası olma, doğuran anası ol | bir çocuk, annesinin değerini ancak kendisi de çocuk sahibi olduktan sonra anlar. |
891 | doğmadık çocuğa don biçilmez | ele geçeceği, ortaya çıkacağı daha belli olmayan şey için önceden hazırlık yapmak doğru değildir. |
892 | doğru bilinmeyince eğri bilinmez | doğru ile yanlışı, iyiyle kötüyü birbirinden ayırmak için her ikisini de bilmek, tanımak gerekir. |
893 | doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar | doğru olmakla birlikte başkalarının işine gelmeyen sözleri söyleyenlerin sevilmediğini anlatan bir söz. |
894 | doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek | doğru sözlü olan kişi sevilmeyen, istenmeyen kişi olacağı için bulunduğu yerden ayrılmaya hazır olmalıdır. |
895 | doğru söyleyenin tepesi delik olur | sözüm bir kimseye dokunur mu diye düşünmeyerek doğruyu söyleyen kişi çok düşman kazanır. |
896 | doğru söz acıdır | eksikleri, yanlışları, yolsuzlukları bütün çıplaklığıyla ortaya koyan ve eleştiren söz, bu işi yapanlara acı gelir. |
897 | doğru söz yemin istemez | sözün doğruluğunda kuşku yoksa yemine gerek yoktur. |
898 | doğruluk minarede kalmış onun da içi eğri | doğru görünen nice kişiler vardır ki içyüzlerini bilenlerden nasıl düzenbaz oldukları öğrenilir. |
899 | doğrunun yardımcısı Allahtır | işlerinde doğruluktan ayrılmayan kişiye Tanrı her zaman yardım eder. |
900 | doğuran avrat Azraili yenmiş | yeni doğan çocuğu sürekli ölen kadın doğurmaktan usanmazsa elbet bir gün isteğine kavuşur. |