901 | dokuz at bir kazığa bağlanmaz | bir işin başına, tanınmış kişiliği bulunan birçok kimse birden getirilmemelidir, bunlar anlaşamaz ve birbirlerine düşerler. |
902 | domuz derisi post olmaz eski düşman dost olmaz | birçok nedenin birbirini izlemesiyle sürüp gelmiş olan eski düşmanlık, dostluğa dönüştürülemez. |
903 | domuzdan toklu çıkmaz (doğmaz) | kötü huylu kimsenin çocuğu melek huylu olmaz. |
904 | domuzun kuyruğunu kes yine domuz | yaradılıştan kötü olan kişinin şu, bu yönünü düzeltseniz de mayasındaki bozukluğu gideremezsiniz. |
905 | donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer | bir şeyden yoksun olan kişinin gönlünden hep o şeyden bol bol edinmek geçer. |
906 | dost (akraba) ile ye, iç, alışveriş etme | alışverişte iki taraf da kendi çıkarını düşündüğünden iki dost arasındaki alışveriş dostluğu bozabilir, bu nedenle de dostluklarını sürdürmek isteyenler birbirleriyle alışverişte bulunmamalıdırlar. |
907 | dost (iyi dost) kara günde belli olur | gerçek dost üzüntülü, sıkıntılı günlerde insanı yalnız bırakmaz. |
908 | dost acı söyler | yakınlarımız, eksikliklerimizi çekinmeden söylerler. |
909 | dost ağlatır, düşman güldürür | dost olan kimsenin söylediği söz, acı da olsa insanın iyiliği içindir. |
910 | dost başa, düşman ayağa bakar | iyi bir görüntü verebilmek için her zaman temiz giyinip kuşanmak gereklidir. |
911 | dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur | dostlarını olabildiğince çoğalt, düşmanlarını olabildiğince azalt. |
912 | dost dostun ayıbını yüzüne söyler | gerçek dost uyarmak, kusurun düzeltilmesini sağlamak amacıyla ayıbı yüze karşı söyler. |
913 | dost dostun eyerlenmiş atıdır | gerçek dost, arkadaşının sıkışık zamanında yardımına koşmaya hazır durumdadır. |
914 | dost sözü acıdır | yakınlarımız, eksikliklerimizi çekinmeden söylerler. |
915 | dostluk başka, alışveriş başka | iki kişi arasındaki dostluk, alışverişte birinin ötekine özverili davranmasını gerektirmez. |
916 | dostluk kantarla, alışveriş (hesap) miskalle | iş ilişkilerine dostluk karıştırılmamalıdır. |
917 | dostluk okkayla, alışveriş dirhemle | dostluğun tartısı olmaz, alışveriş ise ölçüye göre olur. |
918 | dostun attığı taş baş yarmaz | dostun acı sözü veya sert davranışı insana ağır gelmez. |
919 | dökme su ile değirmen dönmez | işi yapacak olanda yeteri kadar güç bulunmadıkça başkalarının küçük katkılarıyla sürekli ve büyük bir iş yürütülemez. |
920 | dört göz bir evlat için | anne ve babanın bütün emek ve didinmesi evlat içindir. |
921 | dumansız baca olmaz, kahırsız koca olmaz | dumanı olmayan baca olamayacağı gibi karısına sıkıntı vermeyen koca da olmaz. |
922 | durdu durdu, turnayı gözünden vurdu | uzun süre bekledi ancak sonunda isteğini elde etti. |
923 | dut kurusu ile yâr sevilmez | ancak büyük fedakârlıklarla elde edilebilecek güzel bir şey, fedakârlık yapılmadan elde edilemez. |
924 | dut yaprağı açtı, soyun döktü giyin | dut ağacı yapraklanınca soğuklar biter, dut ağacı yaprağını döktüğü zaman soğuklar başlar ona göre giyinmek lazımdır. |
925 | duvarı nem, insanı gam yıkar | nem demiri nasıl paslandırıp çürütürse gam da insanı öylece yıpratır. |
926 | düğün aşıyla dost ağırlanmaz | ağırlamanın değeri, özel olarak hazırlanmasında, bir fedakârlık yapılmasındadır. |
927 | düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya | akılsız kişi, başkalarının eğlence programlarında bir aksama olmasın diye çabalar. |
928 | düğünü okuyucu boklar | iki taraf arasındaki güzel ilişkileri, söz götürüp getiren anlayışsız aracı bozar. |
929 | dün cin olmuş, bugün adam çarpıyor | işinde ustalaşmadan hile yollarına başvuruyor. |
930 | dün öleni dün gömerler | bir üzüntü sürdürülmemeli, unutulmaya çalışılmalıdır. |