1171 | gördün deli, savul geri! | dengesiz kimselerden uzak durmak gerekir. |
1172 | gören gözün hakkı vardır | yiyecek veya imrenilecek bir şeyi görene o şeyden vermek gerekir. |
1173 | görgülü kuşlar gördüğünü işler, görmedik kuşlar ne görsün ki ne işler? | iyi eğitim alanlar aldıkları eğitimin gereğini yaparlar, iyi eğitim görmeyenler bir şey yapamazlar. |
1174 | görmemiş görmüş, güle güle ölmüş | görgüsüz kişi, günün birinde ummadığı bir şeyi elde ederse sevincinden ne yapacağını şaşırır. |
1175 | görmemişin oğlu olmuş (çekmiş, çükünü koparmış) | görgüsüz kimse ummadığı bir şeyi elde ettiğinde ne yapacağını şaşırır. |
1176 | göründü Sivasın bağları | umutla beklenen sonuç ters yönde gelişti. |
1177 | görünen dağın (köyün) uzağı olmaz | bir durumun nasıl sonuçlanacağı belli olduktan sonra bu sonuç çok geçmeden gerçekleşir. |
1178 | görünen köy kılavuz istemez | ne kadar gizlense de gerçekler ortadadır. |
1179 | götüne güvenen borazancıbaşı | başarabileceğinize eminseniz büyük işlere girişiniz. |
1180 | göz gördüğünü (ağız yediğini) ister | kişi, her zaman gördüğü, (yemeye) alıştığı güzel şeyleri arzular. |
1181 | göz görmeyince gönül katlanır | yakınımızda bulunmayanların özlemine, acısına daha kolay dayanabiliriz. |
1182 | göz görür, gönül ister (çeker) | kişi, görmediği şeyi istemez görüp beğendiği şeye karşı istek duyar. |
1183 | göz görür, gönül katlanır | kişi, sevdiği bir kimsenin uzak yere gitmesi durumunda onunla görüşmekten umudunu keser, ayrılığa katlanır. |
1184 | göz terazi, el mizan | elle tartıp ağırlığı, gözle bakıp hacmi tahmin edebiliriz. |
1185 | gözden ırak olan gönülden de ırak olur | ayrı düşenlerin arasındaki sevgi de zamanla azalır. |
1186 | göze yasak olmaz | bir kimseye veya nesneye bakılmasını kimse önleyemez. |
1187 | gözlüye gizli yoktur | görmesini bilen kişiden hiçbir şey gizlenemez. |
1188 | gözü göz değil | iyi insan olmadığı bakışından belli oluyor. |
1189 | gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz | her zaman çıkar peşinde koşan kişi, tehlikelerden uzak kalamaz. |
1190 | gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz | her şey, kendisinden beklenen görevi yapabilecek niteliklere sahip olmalıdır. |
1191 | gül dikensiz olmaz | iyi veya güzel olan her şeyin az çok sıkıntı veren bir yanı da bulunur. |
1192 | gülme komşuna, gelir başına | birinin başına gelen kötü bir durum senin de başına gelebilir. |
1193 | gülü seven dikenine katlanır | insan sevdiği kimse veya sevdiği iş yüzünden gelecek sıkıntılara katlanır. |
1194 | gümüş sağ olsun, altın gidekosun | eldeki şey, elde edilmesi güç olan daha değerli bir şeyden üstün tutulmalı. |
1195 | gün bugün | 1) bugün ne yapabilirsen kazancın odur 2) bugün kim işbaşında, kim itibarda ise onun sözü geçer. |
1196 | gün doğmadan kimliği söylenmez | bir iş iyice belli olmadan sonucu hakkında yargı yürütülemez, yarın ne gibi durumlar veya olaylar çıkacağını kimse bilmez. |
1197 | gün doğmadan neler doğar | beklenmedik bir sırada umut verici durumlarla da karşılaşma imkânı vardır. |
1198 | gün geçer, kin geçmez | aradan uzun zaman geçse de bir kimsenin başkasına karşı beslediği kin sönmez. |
1199 | gün güne uymaz | bir günün işleri, durumları, şartları başka bir gününkine uymaz. |
1200 | gün ola harman ola | bir gün onun da zamanı gelir. |