1471 | kadının şamdanı altın olsa mumunu dikecek erkektir | kadın ne kadar bol, değerli çeyizle gelirse gelsin evin bütün eksiklerini erkek sağlar, giderlerini erkek karşılar, evi o geçindirir. |
1472 | kadının yüzünün karası erkeğin elinin kınası | yolsuz ilişkiler kadınlar için hoş karşılanmadığı hâlde erkekler bu gibi ilişkilerden övünme payı çıkarırlar. |
1473 | kalaylı bakır küflenmez | temizliğini herkesin bildiği kişi ve iş lekelenemez. |
1474 | kalbi yıkmak kolay, yapmak zordur | insanları kırmak ve üzmek, mutlu etmekten daha kolaydır. |
1475 | kalbin yolu mideden geçer | bir kimsenin sevgisi kazanılmak istendiğinde ona güzel yiyecekler ikram edilmelidir. |
1476 | kalendere kış geliyor demişler, titremeye hazırım diye cevap vermiş | yaşamın felsefesine eren kişi, en sevimsiz, hatta rahatsız durumları bile hoş karşılar. |
1477 | kalın incelene kadar ince süzülür | bir hastalık, bir sıkıntı karşısında güçlü gücünden bir parçasını yitirerek zayıflar ama zayıf olan, ölecek duruma gelir. |
1478 | kalıp kıyafetle adam adam olmaz | gösterişli bir vücut, iyi bir giyim kuşam, kişiye insanlık değeri kazandırmaz. |
1479 | kalp kalbe karşıdır | sevgi karşılıklıdır. |
1480 | kalp kazanır, kaltaban gönenir | iş becerme yeteneği bulunmayan kişi, düzenbazın kendisine yutturduğu şeyi kazanç sanır. |
1481 | kalpten kalbe yol vardır | sevgi karşılıklıdır. |
1482 | kambersiz düğün olmaz | her toplantıda veya her işin içinde bulunmak merakında olanlar için yarı sitem, yarı şaka olarak söylenen bir söz. |
1483 | kanaat gibi devlet olmaz | elindekiyle yetinmesini bilen kişi yokluk nedir bilmez. |
1484 | kanatsız kuş uçmaz | gereken koşullarla donanıp güçlenmeyen kişi amacına ulaşamaz. |
1485 | kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar | kötülük, kötülük yapılarak düzeltilmez ancak iyilik yapılarak ortadan kaldırılır. |
1486 | kanlı gömlek gizlenmez | bazı kötü şeylerin gizlenmesi mümkün değildir. |
1487 | kapı arkası bile gurbet | bir insan evinden pek uzağa gitmese bile evden ayrıldıktan sonra kendini gurbete çıkmış gibi hisseder. |
1488 | kâr eden ar etmez | birinin sıkılmayı bir yana bırakarak yalnız çıkarına baktığı anlatılırken söylenen bir söz. |
1489 | kar kuytuda, para pintide eğleşir | her şey, saklanabilen yerde ve saklamasını bilenin yanında bulunur. |
1490 | kar ne kadar çok yağsa yaza kalmaz | elverişli bir ortamda çoğalan şeyler, ortam elverişliliğini yitirince yok olur. |
1491 | kar susuzluk kandırmaz | gerçek gereksinimler, avutucu, oyalayıcı şeylerle karşılanmaz. |
1492 | kâr, zararın kardeşidir (ortağıdır) | ticarette sadece kâr etmek düşünülmez, zarar da edilebilir. |
1493 | kara gün kararıp kalmaz | insanın sıkıntılı zamanı sürüp gitmez, arkasından iyi günler de gelir. |
1494 | kara haber tez duyulur | ölüm gibi kötü haber çabuk yayılır. |
1495 | kara kışta karlar, martta yağmaz, nisanda durmazsa değme çiftçinin keyfine | kara kışta kar yağar, martta yağış olmaz, nisanda da çok yağmur yağarsa o yıl bol ürün alınır çiftçinin yüzü güler. |
1496 | kara yaslanma kar erir, ere yaslanma er ölür | insan başkalarından gelecek olan desteğe çok güvenmemelidir. |
1497 | karada ölüm yok | bundan sonra herhangi bir sıkıntı ile karşılaşma ihtimali yok. |
1498 | Karadenizde gemilerin mi battı? | çok düşünceli ve durgun görünen kimseler için kullanılan bir söz. |
1499 | Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu | bir şeye tam güvenmeyip ileride ne olacağı konusunda bilgi sahibi olunamadığı durumlarda kullanılan bir söz. |
1500 | karaya sabun, deliye öğüt neylesin | özü bozuk olan şey, düzeltme çabalarıyla iyi duruma getirilemez. |