| 1561 | kedinin gideceği samanlığa kadar | uygunsuz iş yapan kişi, ne kadar kaçarsa kaçsın, gideceği yer bellidir, kısa zamanda yakayı ele verir. |
| 1562 | kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler | cezalandırılan kimse suçunun ne olduğunu bilmelidir ki o suçu bir daha işlemesin. |
| 1563 | kedinin kanadı olsaydı, serçenin adı kalmazdı | saldırganlar istediklerini yapabilecek durumda olsalardı, zayıfları kolaylıkla ortadan kaldırır, bol bol çıkarlarını sağlarlardı. |
| 1564 | kedinin usluluğu sıçan görünceye kadar | atılgan kişilerin sessiz ve eylemsiz durmaları, onları çileden çıkaran bir durum baş gösterince sona erer. |
| 1565 | kediye bokun kimya demişler, üstünü örtmüş | iyilik sevmeyen, karşısındakinin iyi olmasını istemeyen kişi, atacağı bir şeyi diğerine yaramaması için faydalanılamayacak duruma getirir. |
| 1566 | kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır | senden çekinen, korkan kişi, çok sıkıştırırsan sana karşı gelir. |
| 1567 | kefen alacak adam yüzünden belli olur | bir kimsenin herhangi bir eyleme girişeceği, o eyleme girişmesini zorunlu kılan durumlardan anlaşılır. |
| 1568 | kefenin cebi yok | ölürken mal veya para götürülmez. |
| 1569 | kel başa şimşir tarak | birçok gereksinimi varken gereksiz özenti ve gösterişle uğraşanlar için kullanılan bir söz. |
| 1570 | kel ilaç bilse kendi başına sürer | kendi işini halledemeyen kişiden aynı durum için yardım alınamaz. |
| 1571 | kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur | bir kimse veya bir şey yok olduğunda değer kazanır. |
| 1572 | kel yanında kabak anılmaz | bir kişinin yanında, uzaktan da olsa onun kusurunu hatırlatabilecek sözler söylemekten çekinilmelidir. |
| 1573 | kele köseden yardım olmaz | kişi, kendisinin yardıma muhtaç olduğu konuda başkasına yardım edemez. |
| 1574 | kelin ayıbını takke örter | birçok kimsenin kusurunu zenginlik, makam vb. durumlar örter. |
| 1575 | kelin medarı olsa kendi başına olur | kendi işini halledemeyen kişiden aynı durum için yardım alınamaz. |
| 1576 | kelin merhemi olsa başına sürer | kendi işini halledemeyen kişiden aynı durum için yardım alınamaz. |
| 1577 | kelle sağ olsun da külah bulunur | kişi yaşasın da elbet bir iş sahibi olur. |
| 1578 | kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz | kibar çevrede yetişmemiş olanlar ne kadar özenseler de kibarlığın bütün inceliklerini gösteremezler. |
| 1579 | kendi düşen ağlamaz | kendi zararına kendisi neden olanın yakınmaya hakkı olmaz. |
| 1580 | kendi söyler kendi dinler | ne söylediği anlaşılmaz, söylediği şeylere önem verilmez. |
| 1581 | kepenek altında er yatar | insanları giydiğine bakarak değerlendirmek yanlışlara yol açar, değerli kişiler de bazen eski giymiş olabilir. |
| 1582 | kes parmağını çık pazara, em (merhem, ilaç) buyuran çok olur | kişinin bir ihtiyaç içinde bulunduğunu gören herkes ona değişik yol gösterir. |
| 1583 | keseye danış, pazarlığa sonra giriş | ödeyecek paranız yoksa bir şey satın almaya girişmeyin. |
| 1584 | kesilen baş yerine konmaz | kesin olarak yapılıp sonuçlandırılan iş, eski durumuna getirilemez. |
| 1585 | keskin sirke küpüne (kabına) zarar | öfkeli, sert kimsenin zararı kendisinedir. |
| 1586 | keskin zekâ keramete kıç attırır | zeki kimse, bir işin nereye varacağını keramet sahibi kimseden daha iyi bilir. |
| 1587 | kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş | soyunu, yetiştiği yeri veya çevreyi hor görenler için kınama yollu söylenen bir söz. |
| 1588 | keyif benim, köy Mehmet Ağanın | hiçbir şeyi tasa etmiyorum, işlerim yolunda. |
| 1589 | kılavuzu karga olanın burnu boktan kalkmaz | kötü kimsenin arkasına düşen kişinin başı dertten kurtulmaz. |
| 1590 | kılıç kınını kesmez | sert ve öfkeli kişi yanındakilere zarar vermez. |