1621 | kiminle dans ettiğini biliyor musun? | bu konuda benim ne kadar üstün olduğumu biliyor musun? |
1622 | kimse bilmez, kim kazana kim yiye | bir kimsenin çalışıp çabalayarak kazandığı malı kimi zaman hatır ve hayalde olmayan kişiler yer. |
1623 | kimse kendi memleketinde peygamber olmaz | insanların kendi çevrelerinde değeri bilinmez. |
1624 | kimse kimsenin çukurunu doldurmaz | kimse kimsenin yerine ölemez. |
1625 | kimse yoğurdum ekşi demez | herkes sattığı malı, kendi işini, tutumunu ve davranışını över. |
1626 | kimseden kimseye hayır yok (gelmez) | insan, yapacağı işte başkasının yardımına güvenirse hayal kırıklığına uğrar. |
1627 | kimsenin ahı kimsede kalmaz | zulüm görenin ahı, zulmedene hayretmez. |
1628 | kişi arkadaşından bellidir | bir kimsenin nasıl bir kişi olduğunu öğrenmek isteyen, arkadaşının kimliğine bakmalıdır. |
1629 | kişi ektiğini biçer | nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün. |
1630 | kişi ne yaparsa kendine yapar | iyilik yapan iyilik, kötülük yapan kötülük bulur. |
1631 | kişi refikinden azar | kötü arkadaş insanı kötü yola sürükler. |
1632 | kişinin kendine ettiğini kimse edemez | bir kimse kimi zaman tedbirsizliği yüzünden öyle yanlış iş yapar, başını öyle derde sokar ki böyle bir kötülüğü başkaları ona yapamaz. |
1633 | kişiyi nasıl bilirsin, kendin gibi | kişi herkesin kendisi gibi olduğunu sanır. |
1634 | kişiyi vezir eden de karısı, rezil eden de | bir kimsenin toplum içinde yücelmesi de alçalması da karısına bağlıdır. |
1635 | kocana göre bağla başını, harcına göre pişir aşını | davranışlarını içinde bulunduğun koşullara uydur. |
1636 | koç yiğit bunalıp ölmez | insanın sıkıntılı zamanı sürüp gitmez, arkasından iyi günler de gelir. |
1637 | koça boynuzu yük değil | kişiye kendi işi ve yakınlarının sorumluluğu ağır gelmez. |
1638 | komşu boncuğunu çalan gece takınır | hırsızlık malı, sahibinin göremeyeceği yer ve zamanda kullanılır. |
1639 | komşu ekmeği komşuya borçtur | komşunuz size bir ikramda bulunur, bir şey armağan ederse siz de ona ikramda bulunmalı, armağan vermelisiniz. |
1640 | komşu hakkı, Tanrı hakkı gibidir | komşunun komşu üzerindeki hakkı, Tanrının kul üzerindeki hakkı kadar kutsaldır. |
1641 | komşu iti komşuya ürümez | komşudaki uygunsuz kişi, başkalarını incitse de komşusunu rahatsız etmez. |
1642 | komşu kızı almak, kalaylı kaptan (tastan) su içmek gibidir | komşu kızını almaya karar veren, ailenin ve kızın durumunu, gidişini iyi bildiğinden içi rahat olarak bu ilişkiyi kurar. |
1643 | komşu komşunun külüne (tütününe) muhtaçtır | komşular en küçük şey için bile birbirlerine muhtaçtırlar. |
1644 | komşuda pişer, bize de düşer | insanların, çevresindekilerin kazancından yararlanma umudunu anlatan bir söz. |
1645 | komşunu iki inekli iste ki kendin bir inekli olasın | başkasının daha iyi durumda olmasını iste ki Tanrı da seni ondursun. |
1646 | komşunun tavuğu, komşuya kaz görünür (karısı kız görünür) | başka bir kimsenin malı bize olduğundan daha değerli görünür. |
1647 | kork Allahtan korkmayandan | Tanrıdan korkmayan kimse, insana her türlü kötülüğü yapabilir. |
1648 | kork aprilin beşinden, öküzü ayırır eşinden | nisan ayının beşinde çift süren iki öküzü birbirinden ayıracak kadar hava soğuk olur. |
1649 | korkak bezirgân ne kâr eder ne zarar (ziyan) | iş yapmaya korkan tüccar, kendisini zarardan korur ancak kazanç da sağlayamaz. |
1650 | korku dağları bekler (aşırır) | korku her yerde varlığını gösterir. |