1711 | kurda konuk (komşu) giden, köpeğini yanında götürür | saldırgan biriyle karşılaşacak olan kişi, kendisini koruyacak önlemler almalıdır. |
1712 | kurda neden boynun (ensen) kalın? demişler, işimi kendim görürüm de ondan demiş | işini başkasına inanmayarak kendisi yapan, üzülmez, rahat eder. |
1713 | kurdun adı yaman çıkmış, tilki vardır (tilkicik var) baş keser | öylesine sinsi ve kurnaz kimseler vardır ki adı zalime, haine ve kötüye çıkmış kimselerden daha tehlikelidirler. |
1714 | kurdun oğlu akıbet kurt olur | kişi sonunda kendi karakterini, aslını, düşüncesini atalarına benzer biçimde ortaya koyar. |
1715 | kurt dumanlı havayı sever | kötü niyetli kimselerin ortalıktaki karışıklıklardan yararlanırlar. |
1716 | kurt kocayınca köpeğin maskarası olur | güç ve yeteneğini yitiren insan, basit ve kendini bilmezlerce aşağılanır. |
1717 | kurt komşusunu yemez | bir kişi ne kadar kötü niyetli de olsa yakınlarına dokunmaz. |
1718 | kurt köyünü (tüyünü) değiştirir, huyunu değiştirmez | kötü kimse yer yurt değiştirse de kötü huylarını değiştirmez. |
1719 | kurtla görüşürsen köpeği yanından ayırma | saldırgan biriyle karşılaşacak olan kişi, kendisini koruyacak önlemler almalıdır. |
1720 | kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz | saldırıcı ile güçsüzün yan yana bulunduğu yerde tehlike vardır. |
1721 | kurtla ortak olan tilkinin hissesi, ya tırnaktır ya bağırsak | ortağı güçlü ve hileci olan kimse ortağının kendisine vereceği işe yaramaz paya razı olmak zorundadır. |
1722 | kurtlu baklanın kör alıcısı olur | işe yaramaz da olsa her şeyin isteklisi bulunur. |
1723 | kuru gayret çarık eskitir | bir iş rastgele bir çabayla değil amaca doğru planlı bir biçimde yürümekle başarılır. |
1724 | kuru laf karın doyurmaz | boş sözlerle olumlu iş yapılamaz. |
1725 | kurunun yanında yaş da yanar | beğenilmeyen tutumlarından dolayı cezalandırılan kişiler yanında suçsuzlar da suçlular gibi hırpalanırlar. |
1726 | kusursuz dost arayan dostsuz kalır | kusursuz kişi olmadığından, kendisine kusursuz bir dost arayan kimse aradığını bulamaz, dostsuz kalır. |
1727 | kusursuz güzel olmaz | her iyi şeyin hoşa gitmeyen bir yönü, her güzelin kusurlu bir tarafı vardır. |
1728 | kuş kanadına kira istemez | kişi, kendi işi için zaten harcayacağı çabadan dolayı başkasından karşılık beklemez. |
1729 | kuş mu konduracak? | yapacağı şey görülmemiş bir sanat eseri mi olacak? |
1730 | kuş uçmaz, kervan geçmez | kimsenin uğramadığı ıssız ve sapa yer. |
1731 | kuş vardır eti yenir, kuş vardır et yedirilir | öyle kişiler vardır ki acımadan en ağır işte kullanılır, öyle kişiler de vardır ki iş gördürmek şöyle dursun onlara hizmet edilir. |
1732 | kuşa kafes lazım, boruya nefes | bir şeyden yararlanmak için kullanılacak araç, onun niteliğine uygun olmalıdır. |
1733 | kuşa süt nasip olsa anasından olurdu | 1) yaradılışı bir şeyden yararlanmasına elverişli olmayan kişi ne kadar çabalasa o şeyden yararlanamaz 2) kişi en yakınından sağlayamadığı faydayı başkasından hiç sağlayamaz. |
1734 | kuşkulu uyku evin bekçisidir | ufak bir tıkırtıdan uyanacak kadar hafif uyuyan ve tetikte olan kimse evin bekçiliğini iyi yapıyor demektir. |
1735 | kuşu kuşla avlarlar | elde edilmek istenen kimse, daha önce elde edilmiş kimse aracılığıyla tuzağa düşürülür. |
1736 | kutlu gün doğuşundan bellidir | mutlu sonuç verecek işler, daha başlangıçta belli olur. |
1737 | kutsuz kuşun yuvası doğan yanında olur | talihsiz kişi, her an kendisine saldıracak güçlü kimselerle yan yana bulunur. |
1738 | kuzguna yavrusu şahin (Anka, güzel) görünür | herkesin kendi yarattığı şey çirkin de olsa gözüne güzel görünür. |
1739 | küheylan at, çul içinde de bellidir | cevherli insan, kılık kıyafeti düzgün olmasa da değerini yitirmez. |
1740 | külhancının beyliği hamamcılık demişler | bayağı bir işle uğraşan kimse, yükselse bile ancak yaptığı işle anılır. |