151 | ah alan onmaz | kötülük ettiği için beddua alan iflah olmaz. |
152 | ah yerde kalmaz | kötülük cezasız kalmaz. |
153 | ahbap kusuruna bakan ahbapsız kalır | dostların ufak tefek kusurlarına bakmamak gerekir. |
154 | ahlatın iyisini ayılar yer | kendilerine yakışmayan güzel bir şeyi eline geçirenler için kullanılan bir söz. |
155 | ahlatın iyisini dağda ayılar yer | kendilerine yakışmayan güzel bir şeyi eline geçirenler için kullanılan bir söz. |
156 | ahmağa yüz, abdala söz vermeye gelmez | ahmağa gereğinden çok ilgi gösterir, abdala gereğinden çok söz hakkı verirseniz sizi çok uğraştırır. |
157 | ahmak gelin yengeyi halayığı sanır | ahmak kimse kendisini koruyup gözeten kişiye hizmetine verilmiş biri gözüyle bakar ve saygısız davranışlarıyla onun gönlünü kırarak hizmetinden yoksun kalır. |
158 | ahmak misafir ev sahibini ağırlar | başkalarının görev ve yetkilerine karışmak ahmaklıktır. |
159 | ak akçe kara gün içindir | çalışarak kazandığımız para, dar zamanımızda bizi sıkıntıdan kurtarır. |
160 | ak göt (don, bacak) kara göt (don, bacak) kara geçit başında (hamamda) belli olur | bir iddiadaki doğruluk ancak deney veya sınav sonucunda belli olur. |
161 | ak gün ağartır, kara gün karartır | mutlu bir yaşayış kişiyi dinç kılar, mutsuz bir yaşam ise yıpratır. |
162 | ak koyunu gören içi dolu yağ sanır | bir şeyin dış görünüşüne bakarak içinin de öyle olduğunu sananlar yanılırlar. |
163 | ak koyunun kara kuzusu da olur | iyi bir ailenin çocuğu kötü de olabilir. |
164 | ak köpeğin (itin) pamuk pazarına (pamuğa, pamukçuya) zararı vardır | kötü şey, görünüşte iyi şeye benziyorsa iyi şeyin değeri azalır. |
165 | akacak kan damarda durmaz | kişi, alın yazısında olanla kesinlikle karşılaşır. |
166 | akan su yosun tutmaz | tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir, çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar. |
167 | akara kokara bakma çuvala girene bak | iyi, kötü deme mal ve para biriktir. |
168 | akarsu çukurunu kendi kazır | bir şeyi yapma isteği ve gücü bulunan kimse, uygun bir çalışma yönü ve alanı bulur. |
169 | akarsu pislik tutmaz | bir insan ne kadar çok çalışırsa o kadar kötü düşünceden ve kötülük yapmaktan uzak olur. |
170 | akarsuya inanma, eloğluna dayanma | akışı ne kadar yavaş olursa olsun akarsuya girmek tehlikelidir, eloğluna güvenmek de doğru değildir, insanı zarara sokabilir. |
171 | akçe akıl öğretir, don yürüyüş | imkânların fazlalığı insanların iyi işler yapmasını kolaylaştırır. |
172 | akı karası geçitte belli olur | bir iddiadaki doğruluk ancak deney veya sınav sonucunda belli olur. |
173 | akıl (göz) var, izan (mantık, yakın) var | 1) herhangi bir şey bilgiye ve mantığa dayalı olarak yapılmalıdır 2) her şey ortadadır. |
174 | akıl adama sermayedir | bir kimsenin giriştiği işlerde en büyük yardımcısı aklıdır. |
175 | akıl akıl, gel çengele takıl | bir sorunun nasıl çözümleneceğini düşünememe durumunda söylenen bir söz. |
176 | akıl akıldan üstündür | bir kimsenin aklına gelmeyen bir çare, başka birinin aklına gelebilir. |
177 | akıl için yol (tarik) birdir | doğruyu bulmak için aklın izleyeceği bir tek yol vardır, bu yoldan gidenlerin hepsi aynı sonuca varır. |
178 | akıl kişiye (adama) sermayedir | bir kimsenin giriştiği işlerde en büyük yardımcısı aklıdır. |
179 | akıl olmayınca ne yapsın sakal? | kişi yaşlandığında olgunlaşmayıp akılsız kalmışsa çocukça işler yapar. |
180 | akıl para ile satılmaz | delice iş yapan zenginler bulunduğu gibi akıllıca iş yapan fakirler de vardır. |