1951 | sabahın kızıllığı akşamı kış eder, akşamın kızıllığı sabahı güz eder | sabahleyin gökyüzünde görülen kızıllık, o akşam havanın kış gibi olacağını, akşam görülen kızıllık ise ertesi sabah havanın güze döneceğini belirtir. |
1952 | sabahtan karnını doyuran, küçükken evlenen aldanmamış | yapılacak iş için gerekli gücün elde edilebilmesi için sabahleyin karın doyurulmalıdır, çocukların anne, baba ihtiyarlamadan yetiştirilebilmeleri için de evlenmeleri geciktirilmemelidir. |
1953 | sabanın tutağına yapışan el aç kalmaz | çiftçilik yapan veya çalışan aç kalmaz. |
1954 | sabır acıdır, meyvesi tatlıdır | sabır zor bir iştir ancak güzel sonuçları vardır. |
1955 | sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas | sabretmesini bilen kişi olmayacak gibi görünen işlerde bile başarı kazanır. |
1956 | sabreden derviş muradına ermiş | beklemesini bilen kimse sonunda amacına ulaşır. |
1957 | sabreyle işine, hayır gelsin başına | bir işi yaparken acele etmez, sabrederseniz hayırlı sonuçlara varırsınız. |
1958 | sabrın sonu selamettir | karşılaştığı güçlükleri sabırla yenmeye çalışan kimse, sonunda başarıya ulaşır. |
1959 | saç sefadan, tırnak cefadan uzar | insan keyifli olursa saçı, dertli olursa tırnağı uzar. |
1960 | saçın ak mı kara mı, önüne düşünce görürsün | acele etme, sonucun ne olduğunu biraz sonra anlarsın. |
1961 | sade pirinç zerde olmaz, bal gerektir kazana baba malı tez tükenir evlat gerek kazana | hakkıyla yararlanılacak bir şeyin meydana gelmesi için birtakım ögelerin bir araya gelmesi gerektir kişi kendi emeği ile kazanç sağlayıp bunu baba malına katmıyorsa babasından kalan mal tez tükenir. |
1962 | sadık dost akrabadan yeğdir | candan dost akrabadan daha hayırlı olur. |
1963 | sağ (sağlam) baş yastık istemez | sağlam insan durup dururken yatmak istemez eğer istiyorsa hasta olduğu düşünülmelidir. |
1964 | sağ olsun da dağ ardında olsun | uzakta olan sevdiklerimize günün birinde kavuşabiliriz yeter ki yaşıyor olsunlar. |
1965 | sağılır ineğin buzağısı kesilmez | çıkar sağlamaya yardım eden kimseye veya şeye zarar gelmemesine dikkat edilmelidir. |
1966 | sağır için iki kere keramet olmaz | herkesin işitip öğrendiği şey, dikkatsiz kimse için bir daha söylenmez. |
1967 | sağır işitmez (duymaz) uydurur (yakıştırır) | sağır, yanında konuşulan şeyleri işitmez ama konuşanların durumuna bakarak ve anladığını sanarak bir şeyler yakıştırıp söyler. |
1968 | sağlık varlıktan yeğdir | sağlıktan büyük zenginlik olmaz. |
1969 | sahipsiz eve it buyruk | kimsenin ilgilenmediği, benimsemediği sahip çıkmadığı işler üzerinde değersiz kişiler egemenlik kurarlar. |
1970 | sakal bıyığa denk olmayınca berber ne yapsın? | gelir gidere denk değilse durumu düzene koymaya çalışan kişi durumu düzeltmek için fazla bir şey yapamaz. |
1971 | sakal keçide de var | sakal, kişiye değer kazandırmaz. |
1972 | sakalım yok ki sözüm dinlensin | ancak yaşlı kimselerin söz ve öğütleri dinlenir. |
1973 | sakalla olaydı kişi, keçiye danışırlardı her işi | sakal, kişiye değer kazandırmaz. |
1974 | sakınılan göze çöp batar | üzerine çok düşülen şeyler genellikle kazaya veya zarara uğrar. |
1975 | sakla samanı, gelir zamanı | gereksiz görülen şey ileride gerekli olabilir. |
1976 | saksağan, danayı babası hayrına bitlemez | bir kimse başkasına hizmet ediyorsa bunda kendisinin de çıkarı vardır. |
1977 | sana taşla vurana sen aşla (ekmekle, pamukla) var (dokun) | sana sert davranana sen yumuşak davran. |
1978 | sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt | kişi kendi işini kendisi yapmalıdır. |
1979 | sanat altın bileziktir | kişinin elindeki sanat, değeri hiç eksilmeyen bir servettir. |
1980 | sanatı ustadan görmeyen (öğrenmeyen) öğrenmez | kişi tek başına ne kadar çalışırsa çalışsın işin inceliklerini bir bilenden öğrenirse o işi daha çabuk ve kolay yapabilir. |