181 | akıl yaşta değil, baştadır | akıllı olmanın yaşla ilgisi yoktur, bazı küçükler büyüklerden daha akıllı olabilir. |
182 | akıllar gelin olmuş, herkes kendininkini beğenmiş | insan kendi aklını, düşüncesini başkasınınkinden üstün görür. |
183 | akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış | insan kendi aklını, düşüncesini başkasınınkinden üstün görür. |
184 | akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır | akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını hesap edemediğinden dostuna bilmeyerek fenalık edebilir, akıllı düşmanın yapacağı kötülükse akıl yoluyla sezilir ve gereken tedbir alınabilir. |
185 | akıllı düşününceye kadar deli çocuğunu (oğlunu) everir | kendilerini akıllı sananlar çok kez akılsız diye tanınanlardan daha az başarı gösterir. |
186 | akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer | atak kişi tehlikeyi göze alarak işe girişir ve çabuk sonuç alır. |
187 | akıllı oğlan neyler ata malını, akılsız oğlan neyler ata malını | çocuk akıllı ise babasından mal kalsın diye beklemez, malı kendisi kazanır akılsızsa babası ne kadar çok mal bırakırsa bıraksın, değerini bilmez ve onu kısa zamanda bitirir. |
188 | akıllı, sözünü akılsıza söyletir | başkası adına konuşmak, insanın başını derde sokar. |
189 | akılsız başın cezasını (zahmetini) ayak çeker | bir işte düşüncesizce davranan kişi her türlü olumsuz sonuca katlanır. |
190 | akılsız köpeği (ahmak iti) yol kocatır | iyice düşünülmeden, tasarlanmadan yapılmaya çalışılan iş sırasında birçok sorun ortaya çıkar ve kolay bir iş bile zorlaşır. |
191 | akın (beyazın) adı (var), karanın (esmerin) tadı (var) | beyaz tenli olanlar güzel sayılsa da gerçek güzellik ve şirinlik esmerlerdedir. |
192 | akil isen açma sırrın dostuna, çünkü dostun dostu vardır, o da söyler dostuna | bir sır en yakın dosta bile söylenmemelidir. |
193 | akla gelmeyen başa gelir | insan ummadığı, düşünmediği şeylerle karşılaşabilir. |
194 | aklı başa yaş getirir | deneyim, yıllar içerisinde elde edilir. |
195 | aklın yolu birdir | iyi düşünüldüğünde ayrı ayrı kimselerce varılacak sonuç hep aynıdır. |
196 | aklına geleni işleme, her ağacı taşlama | sonunu düşünmeksizin aklına eseni yapan, herkese sataşan kimse bu davranışının büyük zararlarını görür. |
197 | aklınla rezil olursun, aklınla vezir olursun | aklını iyi kullanan saygı görür, kullanmayan kendini küçük düşürür. |
198 | akmasa da damlar | çok değilse bile az çok bir gelir veya kazanç sağlar. |
199 | akraba ile ye, iç alışveriş etme | alışverişte iki taraf da kendi çıkarını düşündüğünden iki dost arasındaki alışveriş dostluğu bozabilir, bu nedenle de dostluklarını sürdürmek isteyenler birbirleriyle alışverişte bulunmamalıdırlar. |
200 | aksak eşekle yüksek dağa çıkılmaz | eksik aletle sağlıklı iş yapılmaz. |
201 | akşam ise yat, sabah ise git | geceler uyku, gündüzler iş zamanıdır. |
202 | akşam oldu kon, sabah oldu göç | geceler uyku, gündüzler iş zamanıdır. |
203 | akşama karşı gitme, tana karşı yatma | yolculuğa gece değil sabah erken çıkılmalıdır. |
204 | akşamın hayrından sabahın şerri iyidir (yeğdir) | işinizi akşamüzeri veya gece yapmayın, sabaha bırakın çünkü gece iş yapmanın kötü yönleri daha çoktur. |
205 | akşamın işini sabaha (yarına) bırakma | bugün yapılması gereken bir işi ertesi güne bırakma. |
206 | al aslan tutar, güç sıçan tutmaz | bir kimse zekâsını kullanarak kendisinden güçlü olan yaratığı yenebilir ancak gücünü kullanarak kendisinden daha güçsüz ama zeki olan bir yaratığın üstesinden gelemez. |
207 | al elmaya taş atan çok olur | değerli kimselere sataşan çok olur. |
208 | al giyen alınır | 1) göz alıcı giysi giyen güzele hemen istekli çıkar 2) bir işin yapılışıyla uzaktan bile olsa ilgisi bulunan kimse, o iş üzerindeki eleştirileri üzerine alır. |
209 | al gömlek gizlenmez | bazı kötü şeylerin gizlenmesi mümkün değildir. |
210 | al ile aslan tutulur, güç ile sıçan (gücüğen) tutulmaz | bir kimse zekâsını kullanarak kendisinden güçlü olan yaratığı yenebilir ancak gücünü kullanarak kendisinden daha güçsüz ama zeki olan bir yaratığın üstesinden gelemez. |