2161 | teşbihte hata olmaz (olmasın) | yeri geldiği zaman çirkin, kaba bir benzetme ile anlatıma daha etkili bir hava verilmesi saygısızca bir davranış değildir, kimse bundan alınmamalıdır. |
2162 | tevekkelin gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez) | gereken tedbirleri aldıktan sonra daha fazla titizlik göstermeyip sonucu Tanrının dileğine bırakan kimse rahat eder. |
2163 | teyze, ana yarısıdır | teyze, bir kimseye annesi gibi sevgi, şefkat gösterir, onunla yakından ilgilenir. |
2164 | tıngır elek tıngır saç, elim hamur karnım aç | çalışmalarımla başkalarına yarar sağlıyorum ancak bundan kendim yararlanmıyorum. |
2165 | tırnağın varsa başını kaşı | hiç kimse başkasından yardım beklememeli kendisinin olanakları varsa bir işe girişmeli, yoksa girişmemelidir. |
2166 | tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider | bir gerçeği anlatıncaya kadar çoğu kez başa gelmedik şey kalmaz. |
2167 | tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır | bir kişi ne kadar farklı yerlerde yaşarsa yaşasın, ne kadar farklı işlerle uğraşırsa uğraşsın, bağlı bulunduğu çevreye veya işe dönmek zorunda kalır. |
2168 | tilkiye tavuk kebabı yer misin? demişler, adamın güleceğini getiriyorsunuz demiş | bir kimseye çok özlediği hâlde elde edemediği bir şeyi ister misin? diye sorulmaz. |
2169 | tok açın hâlinden bilmez | varlıklı olan, yoksulun ne denli sıkıntı içinde bulunduğunu bilmez. |
2170 | tok ağırlaması (ağırlamak) güçtür (güç olur) | karnı tok olanlara yemek beğendirmek kolay değildir. |
2171 | tok iken yemek yiyen, mezarını dişiyle kazar | tok karnına yemek yemek, sağlık için çok zararlıdır. |
2172 | top otu beylikten olunca, güllesi Bağdata gider | yararlandığı gereci bedava elde eden ve bol bol kullananla yarışılmaz. |
2173 | topalla gezen, aksamak öğrenir | kötü insanlarla düşüp kalkanlar, onlardan kötü huy kaparlar. |
2174 | toprağı işleyen, ekmeği dişler | işini yapması gerektiği biçimde yapan kişi, çalışmasının verimlerinden yararlanır. |
2175 | turpun sıkısından seyreği iyidir | görüşmeyi, konuşmayı sıklaştırmamak doğrudur. |
2176 | tutulmayan hırsız beyden büyüktür | suçu ispatlanamayan, yakayı ele vermeyen hırsız, böyle bir suç işlemesi düşünülmeyen kimselerle dürüstlük yarışı içinde olabilir. |
2177 | tutulmayan uğru, beyden doğru | suçu ispatlanamayan, yakayı ele vermeyen hırsız, böyle bir suç işlemesi düşünülmeyen kimselerle dürüstlük yarışı içinde olabilir. |
2178 | tuz ekmek hakkını bilmeyen kör olur | iyiliğini gördüğü, ekmeğini yediği kimseye karşı saygısızlık ve hainlik eden kişinin sonu iyi olmaz. |
2179 | tüccar züğürtleyince eski defterleri karıştırır | 1) tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diye eski defterlerini gözden geçirir 2) vaktiyle önemli işler yapmış olanlar, düşkünlüklerinde eski durumlarını anarak, anlatarak avunmaya çalışırlar. |
2180 | tüccar züğürtleyince geçmiş defterleri yoklar | 1) tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diye eski defterlerini gözden geçirir 2) vaktiyle önemli işler yapmış olanlar, düşkünlüklerinde eski durumlarını anarak, anlatarak avunmaya çalışırlar. |
2181 | Türk karır, kılıcı karımaz | Türk ihtiyarlığında bile genç gibi kılıç kullanır. |
2182 | ucuz alan, pahalı alır | ucuz olan mal çabuk eskir, pahalıya alınmış gibi olur. |
2183 | ucuz etin yahnisi yavan (tatsız) olur | ucuza mal olan şeyler niteliksizdir. |
2184 | ucuzdur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti | ucuz şeylerin ucuzluğuna tamah etmemeli, pahalı şeylerin de pahalılığından korkulmamalıdır. |
2185 | uçan kuş aç kalmaz | yaşam kavgası vermeyi bilen ne yapar yapar rızkını çıkarır. |
2186 | ufak at da civcivler yesin | çok yalan söyleyen veya olayları abartan kişilere inandırıcı olmadığını belirtmek için söylenen bir söz. |
2187 | uğru, kalana yanar mal sahibi gidene | aynı sonuçtan kimi yarar görür, kimi zarar. |
2188 | uğruluğa gitsen, insafı elden koma | kötülüğün bile sınırı vardır. |
2189 | ulu ağacın gürültüsü dal ile, mutlu evin yakışığı döl ile | bir ağacın dal budak salarak gürleşmesi gibi bir ailenin mutluluğu da yetiştirdiği çocuklarla pekişir, gürleşir. |
2190 | ulu sözü dinlemeyen, uluyakalır | büyüklerin verdiği her öğüt yaşadıkları veya tanık oldukları bir olaya dayanır, bir büyüğün kulak ardı ettiğimiz sözünün önemini, başımız derde girip sızlanmaya başladığımız zaman anlarız. |