| 211 | al kaşağıyı gir ahıra, yarası (yağırı) olan gocunur (gocunsun) | bir yolsuzluğun suçluları aranırken o işte kusuru olan kişi telaşlanır. |
| 212 | al malın iyisini, çekme kaygısını | malın iyisini alan, onu tasasız kullanır. |
| 213 | ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz | değerli bir şeyden her zaman istenilen verim alınmaz. |
| 214 | ala keçiyi gören içi dolu yağ sanır | bir şeyin dış görünüşüne bakarak içinin de öyle olduğunu sananlar yanılırlar. |
| 215 | alacağım olsun da alakargada olsun | borçlu olmaktansa alacaklı olmak iyi bir şeydir. |
| 216 | alacakla verecek (borç) ödenmez | bir yerden alacağınız parayla başka bir yere olan borcunuzu kapatamazsınız. |
| 217 | alakargada alacağım olsun, alamazsam gözümü oysun | borçlu olmaktansa alacaklı olmak iyi bir şeydir. |
| 218 | alçacık eşeğe herkes biner | güçsüz ve koruyucusuz bir kimseyi buyruk altına almak ve ezmek kolaydır. |
| 219 | alçak eşek binmeye kolay, öksüz çocuk dövmeye kolay | nasıl ki boyu kısa olan eşeğe binmek kolaysa öksüz çocuğa kötü davranmak da onu koruyan kimse olmadığı için kolay olur. |
| 220 | alçak uçan yüce konar, yüce uçan (konan) alçak konar (uçar) | alçak gönüllü olan toplum içinde saygı görür ve yücelir, kendisini herkesten üstün gören sevilmez ve toplum içinde iyi bir yer edinemez. |
| 221 | alçak yer yiğidi hor gösterir | basit bir çevrede yaşayan, önemsiz bir görevde çalışan her yönden değerli olan kişi önemsiz bir görevde çalışıyorsa yeteneklerini tam olarak gösteremez, bundan dolayı değeri anlaşılmaz. |
| 222 | alçak yerde tepecik kendisini dağ sanır | bilgili kimselerin bulunmadığı yerde cahil kişi bilgiçlik taslar. |
| 223 | alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır | insan kendi durumuna göre bir yaşam tarzı benimsemeli, arkadaşlarını da ona göre seçmelidir. |
| 224 | âleme verir talkını (telkini), kendi yutar salkımı | kendisinin inanmadığı ve tutmadığı öğütleri başkalarına kolayca verir. |
| 225 | âlemin ağzı torba değil ki büzesin | başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız. |
| 226 | alet işler, el övünür | bir kimse ne kadar usta olursa olsun gerekli araçları olmadan kusursuz iş yapamaz. |
| 227 | alıcı kuşun ömrü az olur | başkalarına saldırmayı alışkanlık edinen kimsenin düşmanı çok olur, bu düşmanlar onun canına kıyarlar. |
| 228 | alışmadık götte don durmaz | bir kimse alışmadığı, sıkıcı bir duruma kendini kolay kolay uyduramaz, ondan bir an önce kurtulmaya çalışır. |
| 229 | alışmış kudurmuştan beterdir | alışılan bir şeyden kolayca vazgeçilmez. |
| 230 | alışmış kursak bulamacını ister | kişi, yararlanmaya alıştığı şeyden yoksun kalmak istemez. |
| 231 | âlim unutmuş, kalem unutmamış | insan ne kadar bilgili olursa olsun her şeyi aklında tutamayacağı için unutulmaması istenilen şey mutlaka yazılmalıdır. |
| 232 | âlimden zalim doğar | topluma yaptıklarıyla daima yararlı olmuş bir bilginin çocuğu da öyle olacak diye bir kural yoktur. |
| 233 | Allah bal mumu yakana bal mumu, yağ mumu yakana yağ mumu verir | Tanrı bol harcayana bol, az harcayana az verir. |
| 234 | Allah bana, ben de sana | şimdi sana borcumu ödeyecek param yok, kazanırsam öderim. |
| 235 | Allah bilir ama kul da sezer | bir işin nasıl bir sonuç vereceğini ancak Tanrı bilir ama insan da kafasını kullanarak aşağı yukarı bir tahminde bulunabilir. |
| 236 | Allah çam isteyene çam, mum isteyene mum verir | Tanrı bol harcayana bol, az harcayana az verir. |
| 237 | Allah dağına göre kar verir | Tanrı herkese dayanabileceği ölçüde sıkıntı verir. |
| 238 | Allah dokuzda verdiğini sekizde almaz | alın yazısı ne ise o olur. |
| 239 | Allah gümüş kapıyı kaparsa altın kapıyı açar | işi bozulan kişi umutsuzluğa düşmemeli, Tanrı'nın onu daha iyi bir işe kavuşturacağına inanmalıdır. |
| 240 | Allah kardeşi kardeş yaratmış, kesesini ayrı yaratmış | geçim konusunda kimse kimseye yük olmamalıdır. |