4351 | Hüsnügüzel | Arapça+Türkçe | Kız | Hüsnügüzel | Camekânlarda yetiştirilen, sarı çiçekli, güzel yapraklı bir süs bitkisi. |
4352 | Hüsnühâl | Arapça | Kız | Hüsnühâl | Davranış güzelliği. |
4353 | Hüsnüye | Arapça | Kız | Hüsnüye | bk. Hüsniye |
4354 | Hüsrev | Farsça | Erkek | Hüsrev | Hükümdar, padişah. |
4355 | Hüsün | Arapça | Kız | Hüsün | 1. Güzel, iyi. 2. Güzellik |
4356 | Hüveyda | Farsça | Kız | (Hüveyda:) | Belirgin, apaçık, ortada, belli. |
4357 | Hüzzam | Farsça | Kız | Hüzzam | Türk müziğinin en eski birleşik makamlarından biri. |
4358 | Idık | Türkçe | Erkek | Idık | Kutsal, mübarek. |
4359 | Idıkut | Türkçe | Erkek | Idıkut | 1. Eski Türklerde bir san. 2. Devlet yönetme gücü. |
4360 | Ildır | Türkçe | Erkek | Ildır | 1. Parıltı, parlayış. 2. Alacakaranlık. 3. Ege denizi kıyısında Karaburun Yarımadasının batısında arkeolojik nitelikte bir köy. |
4361 | Ildız | Türkçe | Erkek | Ildız | 1. Yıldız. 2. Gündönümünden 10 gün önceki zaman. |
4362 | Ilgar | Türkçe | Erkek | Ilgar | 1. Çok çabuk, hızlı. 2. Hücum, akın. 3. Verilen söz. 4. Havanın parlak, açık olması. 5. Öfke. |
4363 | Ilgarlı | Türkçe | Erkek | Ilgarlı | 1. Çabuk davranan, hızlı. 2. Sözünde duran. 3. Öfkeli. |
4364 | Ilgaz | Türkçe | Erkek | Ilgaz | 1. Atın dört nala koşması. 2. Hücum, akın. |
4365 | Ilgazcan | Türkçe+Farsça | Erkek | Ilgazcan | Akıncı, savaşçı kimse. |
4366 | Ilgazer | Türkçe | Erkek | Ilgazer | Akıncı, savaşçı kimse. |
4367 | Ilgı | Türkçe | Erkek | Ilgı | 1. Soy sop. 2. Sürü. 3. Çoban. 4. Hısım, akraba. |
4368 | Ilgım | Türkçe | Erkek | Ilgım | 1. Serap, belli belirsiz görünme. 2. Gök erimi, ufuk. |
4369 | Ilgın | Türkçe | Erkek | Ilgın | 1. Akdeniz Bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık.2. Hafif esen rüzgâr. 3. Kavurucu sıcak. 4. Belli belirsiz, hafif. 5. Serap. 6. Hayal. 7. İnce. |
4370 | Ilıcak | Türkçe | Erkek | Ilıcak | 1. Sıcak su kaynayan yer. 2. Ilıkça. 3. Yoğurt yapmak için yeni mayalanmış süt. |
4371 | Ilıcan | Türkçe+Farsça | Erkek | Ilıcan | Sıcakkanlı kimse. |
4372 | Ira | Türkçe | Erkek | Ira | 1. Öz yapı, karakter. 2. Yüz, çehre, görünüş. |
4373 | Iraz | Türkçe | Kız | Iraz | bk. Raziye |
4374 | Irıs | Türkçe | Kız | Irıs | Mutluluk, saadet. |
4375 | Irısgül | Türkçe+Farsça | Kız | Irısgül | Mutluluk gülü. |
4376 | Irız | Türkçe | Erkek | Irız | Cesur, yiğit. |
4377 | Irkıl | Türkçe | Erkek | Irkıl | Kâhin, falcı. |
4378 | Irmak | Türkçe | Erkek | Irmak | Çoğunlukla denize dökülen, genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir. |
4379 | Ismık | Türkçe | Erkek | Ismık | Sessiz, utangaç, az konuşan kimse. |
4380 | Işık | Türkçe | Erkek | Işık | 1. Aydınlık, ziya. 2. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, yüzde ve gözlerde beliren parıltı. 3. Yol gösteren, aydınlatan, önderlik eden kimse. |