9601 | Zambak | Arapça | Kız | Zambak | Güzel ve iri çiçekli bir süs bitkisi. |
9602 | Zamir | Arapça | Erkek | Zamir | 1. İç, iç yüz. 2. Yürek, vicdan. 3. Gönülde gizli olan sır. 4. Adın yerini tutan sözcük. |
9603 | Zamire | Arapça | Kız | (zami:re) | 1. İç, iç yüz. 2. Yürek, vicdan. 3. Gönülde gizli olan sır. |
9604 | Zarif | Arapça | Erkek | Zarif | 1. Güzel, şık, ince,kibar tavırlı. 2. İnce esprili, esprilerle konuşan. |
9605 | Zarife | Arapça | Kız | Zarife | Güzel, şık, ince. |
9606 | Zati | Arapça | Erkek | (za:ti:) | 1. Kendiyle ilgili, kendine ait, özel. 2. Özle ilgili. |
9607 | Zatinur | Arapça | Kız | (za:tinur) | Aydınlık, nurlu kişi. |
9608 | Zatiye | Arapça | Kız | (za:tiye) | Kendiyle ilgili, kendine ait, özel. |
9609 | Zebercet | Arapça | Kız | Zebercet | Zümrütten daha açık yeşil olan, zümrüt kadar değerli olmayan bir süs taşı. |
9610 | Zehra | Arapça | Kız | (zehra:) | Yüzü pek beyaz ve parlak olan kimse. |
9611 | Zekâi | Arapça | Erkek | (zekâ:i) | Zekâyla ilgili, zekâya ait. |
9612 | Zekâvet | Arapça | Kız | (zekâ:vet) | Zekâ, zekilik. |
9613 | Zekeriya | Arapça | Erkek | Zekeriya | Erkek. |
9614 | Zeki | Arapça | Erkek | Zeki | Anlayışlı, kavrayışlı, zekâ sahibi. |
9615 | Zekire | Arapça | Kız | (zeki:re) | Belleği güçlü olan, unutmayan. |
9616 | Zekiye | Arapça | Kız | Zekiye | Anlayışlı, kavrayışlı, zekâ sahibi. |
9617 | Zeliha | Arapça | Kız | Zeliha | bk. Züleyha |
9618 | Zemin | Farsça | Erkek | Zemin | 1. Yer, yeryüzü. 2. Temel, dayanak. 3. Konu, tema. |
9619 | Zemzem | Arapça | Kız | Zemzem | Kâbe çevresindeki ünlü kuyu ve bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan suyu. |
9620 | Zengin | Farsça | Erkek | Zengin | 1. Parası, malı çok olan, varlıklı. 2. Verimli. 3. Gösterişli. |
9621 | Zennişan | Farsça + Arapça | Kız | Zennişan | Ünlü, tanınmış kadın. |
9622 | Zennur | Arapça | Kız | Zennur | bk. Zinnur |
9623 | Zerafet | Arapça | Kız | (zera:fet) | İncelik, güzellik, zariflik. |
9624 | Zerefşan | Farsça | Kız | Zerefşan | 1. Altın saçan, altın saçıcı. 2. Altın kakmalı. 3. Bir lale türü. |
9625 | Zeren | Türkçe | Erkek | Zeren | Anlayışlı, kavrayışlı, zeki. |
9626 | Zergûn | Farsça | Kız | Zergûn | Altın renkli. |
9627 | Zeria | Arapça | Kız | (zeri:a) | Vesile, bahane, sebep, fırsat. |
9628 | Zerin | Farsça | Erkek | Zerin | bk. Zerrin |
9629 | Zernişan | Farsça | Kız | Zernişan | Kılıç, kalemtıraş gibi şeylerin üzerine kakma altınla yapılan işleme süs. |
9630 | Zerrin | Farsça | Kız | Zerrin | 1. Altından yapılmış. 2. Altın gibi sarı, parlak. 3. Fulya. |