1291 | yaratışçılık | İzlenimcilik akımının İspanya'da aldığı biçimlerden biri. |
1292 | yaratmak | Benzeri, eşi, örneği olmayan güzel bir yapıt ortaya koymak, var etmek. |
1293 | yardımcı düşünce | Bir yapıttaki ana düşüncenin açıklanmasına, tümlenmesine yarayan düşünceler, bk. ana düşünce. |
1294 | yarım uyak | bk. uyak. |
1295 | yarımdize | Dizelerde orta durakların ikiye ayrıldığı bölümler. |
1296 | yarışmalı deyişme | Aşıkların karşılıklı olarak, sazla koşuk söyleşmeleri, koşuk yoluyla yarışmaları. (Aynı uyakta dörtlüklerle ya da bir bütün koşuk söylemekle sürdürülür ve yanıtlayamayan yenilmiş sayılır. Halkın ilgisini çok çeken bu tür yarışmada ödül de verilir.) |
1297 | yarmaca | Bir gazelin her koşasının ortasına iki dize eklenerek dördere çıkarılması. (Eklenenler, koşanın birinci dizesiyle uyaklanır.) bk. dörderleme. |
1298 | yarmacalı | bk. yarmaca. |
1299 | yaşam öyküsü | Bir kişinin soyu, doğumu, yetişimi konusunda toplu bilgi veren yazı. |
1300 | yaşamca | Ünlü kişilerin yaşamlarını, yaptıklarını, etkilerin anlatan yazı ya da betik. |
1301 | yavlak eğretileme | bk. eğretileme II, 6. b. |
1302 | yaygın benzetme | bk. benzetme II, 5. |
1303 | yaygın eğretileme | bk. eğretileme II, 2. c. |
1304 | yaygın yanlış | Genelleştiği için yanlışlığına önem verilmeden kullanılagelen (sözcük, deyim, terim). |
1305 | yazılı anlatım | Bir konunun yazı ile saptanmışı. |
1306 | yazım | Sözcüklerin, düzgün yazılmaları için saptanan kurallara göre, belli harflerle yazılışı. |
1307 | yazın | 1. Düşünce, duygu ve olayları güzel ve etkili bir biçimde anlatan söz sanatı. 2. Sözlü ve yazılı sanat ürünlerinin tümü. 3. Herhangi bir bilim dalının kapsamına giren genel bilgiler. |
1308 | yazın okulu | 1. Bir görüşün ya da bir öncünün çevresinde oluşan sanatçılar topluluğu. 2. Bu topluğun oluşturduğu yazın çığırı. |
1309 | yazın tarihi | Yazın yapıtlarını ve bunları yaratan sanatçıların yaşayış ve yaratışlarını zaman, yer ve toplum koşulları içinde inceleyerek anlatan bilim dalı. |
1310 | yazın türleri | Yazınsal yapıtların konularına, biçimlerine, anlatış özelliklerine vb. göre türleri (roman, oyun, koşuk vb.). |
1311 | yazıncılar | bk. yazıncı. |
1312 | yazıneri | Yazınla uğraşan, yazın yapıtları veren sanatçı yazın sanatçısı. |
1313 | yazınsal | Yazına değgin, yazınla ilgili. bk. yazın. |
1314 | yazınsal mektuplar | 1. Sanatçıların, aydın kişilerin kaleminden çıkmış, sanat değeri olan mektuplar. (Bunların çoğu gazetelerde, dergilerde yayımlanır.) 2. Kimi romanlar, böyle beti biçiminde yazılır, bk. roman. |
1315 | yazınsal sanatlar | Yazınsal yapıtları daha etkili, daha güzel, daha süslü kılmak için baş vurulan bezekler. (İki türlüdür: Anlamsal sanatlar ve söysel sanatlar, bk. anlamsal sanatlar, söysel sanatlar. |
1316 | yazış bilgisi | Yazın ustalarınca beğenilecek değerde bir düzyazı için gereken kuralları toplayan yazın bölümü. |
1317 | yazışma | Herhangi bir konuda, karşılıklı olarak yazı ile bildirişim. |
1318 | yazıt | Bir anıyı çağlar boyunca yaşatmak için taş, maden gibi dayanıklı nesneler üzerine kazılan yazı: Orhun yazıtları vb. |
1319 | yazma | 1. Öğrencilere, düşüncelerini, duygu ve tasarımlarını sıraya koyup açık ve etkili bir biçimde anlatmalarını öğretmek amacını güden ders. 2. [Fr. coposition] [es. t. tahrir]: Bu amaçla yapılan yazı çalışması. 3. [Fr. manuscrit]: Basım işlerinin gelişmediği dönemlerde elle yazılmış kitap, dergi, belge vb. |
1320 | yedekleme | Kimi sözcüklerin değişik biçimlerde yinelenerek anlatıma kesinlik kazandırılması. Ör.: "Onlar da, kolay olduğu için, bayağı sözlere elverişli olduğu için, tüz dörütüne bağlı. Tüz dörütünün bir değeri yoktur demiyorum. Onda da güzelliğin öğeleri bulunabilir. Ancak tüz dörütünün ürünleri, üzerinde durulmuş, işlenmiş yapıtlar değildir." (Ataç, Gönce II, s. 625) |