1681 | oski | (Argo) Gölge oyunu sanatçılarının «altın» karşılığında kullandıkları sözcük. |
1682 | otoko | Japon tiyatrosunda erkek maskelerine verilen ad. |
1683 | oturak | Trapezin oturma yeri. |
1684 | oturma planı | Seyirci salonundaki oturma yerlerini gösteren plan. |
1685 | oturma sıraları | Sirkte seyircilerin oturduğu sıralar. |
1686 | oturma yeri | Oyun gösterisi arasında seyircilerin dinlenmeleri için ayrılmış yer. |
1687 | oturmuş ses | Orta bölgeyi kullanarak konuşmayı rahatlıkla ve etkileyici biçimde. sağlayan ses. |
1688 | otuz altı durum | On sekizinci yüzyılda yaşamış ünlü İtalyan yazan Gozzi'nin önerdiği ve sonradan komedya yazan Carlo'nun bölümlediği otuz altı konu şunlardır : 1. DİLEK : Bir zorba, bir dilenci, bir değişmeyen güç vardır. (Örnek : Öripides, Oidipus Kolonos'ta) 2 -KURTARMA : Bir kurban, bir gözdağı veren, bir de kurtarıcı bulunur. (Örnek : Wagner, Lohengrin) 3 - ÖÇ ALMA : Var olan bir suçun çevresinde, bu suçu işleyenle öç almak isteyen karşı karşıya gelir. (Örnek : Shakespeare, Venedik Taciri) 4- KAN DAVASI : Aileler ya da kişiler arasındadır, (örnek : Öripides Elektro) 5 - OEZA : Bir kaçak, bir de kaçağı yaklamayı ve cezalandırmayı amaçlayan bir kimse ya da güç bulunur. (Örnek : Tirso de Molina Don Juan) 6 -BÜYÜK TALİHSİZLİK : İyi bir kimsenin talihsizliğe ve yenilgiye uğraması durumu (Örnek : Shakespeare, II. Richard) 7-KURBAN : Ezenle ezilen güçler vardır. (Örnek : Maeterlinck, Körler) 8 - BAŞKALDIRI : Bir tiran ve bu tirana karşı başkaldıran bir kahraman görülür. (Örnek : Schiller,. Wilhelm Tell) 9-TEHLİKE : Yüreklilik ve gözüpeklikle tehlikeye -atılma durumu -(Örnek : Goethe, Faust)', 10. - KIZ KAÇIRMA : Kaçırma olayı çoğu kez kızın erkeği isteme siyle ortaya çıkar, (örnek : Mozart, Saraydan Kız Kaçırma) 11. ÇÖZÜMLENiMESÎ GEREKEN SORUN : Bir soruyu soranla, o soruyu yanıtlayan yer alır. (Örnek : Gozzi, Turandot) 12 - KARŞILIK BEKLEME : Bir davranışa karşılık bir şey bekleme durumu (Örnek : Oscar Wilde, Salome)', 13 - YAKININA GÜDÜLEN KİN : Kardeşin kardeşe, oğlun ya da kızm babaya kin gütmesi gibi (ör nek : Shelley, The Cenct) 14-YAKINLAR ARASINDA YARIŞMA: Kadın ya da iş konusunda yakınlar arasında yarışma (Örnek : Vol- taire'in çoğu yapıtları) 15 -SONU KANLI BİTEN ZİNA : Aldatılan koca ya da karı, ölüm ya da öldürmeyle biten zina durumu (Örnek : Gozzi, Zübeyde) 16- DELİRME : Bir deli ve bir de kur ban bulunur. (Örnek : Ibsen, Hedda Gabler) 17- KÖTÜ SONUÇ LANAN AKILSIZLIK : Bir kişinin ahlaksızlığından doğan kötü so nuçlar ve başka birinin de bundan zarara, uğraması durumu (Ör nek : ibsen, Yaban Ördeği) I8 -BİLMEDEN YASAK AŞK : Kar deşe, anaya ya da babaya bilmeden aşık olmak (örnek : Schiller, Messinah Gelin) 19-BİLMEDEN YAKININI ÖLDÜRME : Yakı nım bilmeden öldürme ve iş işteiı geçtikten sonra bunu öğrenme durumu (Örnek: Öripides, tphigenia Tauris) 20 - BİR ÜLKÜ UĞRUNA KENDİNİ FEDA ETME : Bu durumu işleyen oyunlar daha çok siyasal ya da dinsel temaları kapsar (Örnek : Corneille'in çoğu tragedyaları) 21 -YAKINI İÇİN KENDİNİ FEDA ETME Çok sevdiği biri için adım, -sanını, uğraşım, parasını, toplumsal durumunu feda etme (Örnek : Shakespeare, Kısasa Kısas) 22 - HER ŞEYİ AŞKINA FEDA ETME : Aşkı için geleceğini, sağlığını, görevini ya da tahtını feda etme (Örnek : Daudet, L'Arlesienne) 23 - GÖREV UĞRUNA YAKININI FEDA ETME : Görev uğruna .aşkını, yakınını feda ya da kurban etme durumu (Örnek : Öripides, Iphigenia Aulis) 24 -EŞİT OLMAYAN KİMSELER ARASINDA YARIŞMA: Yoksulla varsıl, kralla silahşor, aristokratla köylü vb. arasındaki yarışma durumu (Örnek : Schiller, Maria Stuart) 25 - ZİNA Birbirini aldatan karı koca (Örnek : Lessing, M/55 Sara Simpson), 26-EROTİK SUÇ : Bu da sekiz kesimde ele alınmıştır : a) onanizm (dramatizasyonu olmaz), b) yosmalık, c) zina, ç) sapık ilişki (oğlun anaya, kızkardeşine duyduğu aşk gibi), d) eşcinsellik, e) sodomi, f) küçük çocukların erotizmi (dramatizasyonu olmaz), g) öteki sapıklıklar 27 -SEVİLEN BÎR İNSANIN KÖTÜ YANININ ÖĞRENİLMESİ : On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda sık kullanılmış tipik dramatik durum (Örnek : Shaw, Bayan Warren'in Ugraşı) 28 - YASAK AŞK : Sevenler ve buna engel olmak isteyenler arasında çıkan çatışma durumu, (Örnek : Shakespeare, Romeo ile Juliet) 29- DÜŞMANINI SEVME : Birbirine düşmanlığı olan aile üyelerinin ya da toplum bireylerinin sevişmeleri (Örnek : Kleist Penthesilea) 30- HIRS : Tutkulu bir karakterin yarattığı durum (Örnek : Shakespeare, Macbeth) 31. (TANRIYLA ÇATIŞMA : Antik tiyatroda sık rastlanan, Tanrılarla çatışma durumları (Örnek : Aiskhilos, Prometheos) 32 - KISKANÇLIKTAN OLUŞAN YANLIŞLIK : Kıskananın, bu duygusundan dolayı yanlış şeyler yapması durumu (Örnek : Schiller, Hile ve Sevgi) 33-YARGISAL YANLIŞLIK : Asıl suçlunun yakalanmayıp suçsuz birinin cezalandırılması durumu (Örnek : Gozzi, Sepet) 34-VİCDAN AZABI : Suçlu, kurban ve tanık arasındaki çatışmadan doğan vicdan azabı (Örnek : Ibsen, Rosmersholm) 35 -YENİDEN BULUŞMA : Kahramanın uzun bir süredir göremediği kimseyi bulması durumu (Örnek : Shakespeare, Pericles) 36 -ACILI YA DA YASLI OLMA: Kahramanın, çocuklarının öldürüldüğünü görmesiyle ortaya çıkan duruma benzeyen çeşitli durumlar (Örnek : Maeterlinck, Yedi Prenses). |
1689 | oylum simgesi | Dansta oylum ölçüsünü gösteren simge. |
1690 | oynamak | Oyuncunun gerekli ses uygulayımı ve gövde hareketleri ile bir oyun kişisini canlandırması ya da göstermesi. |
1691 | oynatım izni | Yerli ya da çeviri oyunların tiyatrolarda oynanması için yazarlarından, çevirmenlerinden ya da yayınevlerinden sağlanan izin. |
1692 | oyun | 1. Bir tiyatro sanatçısının sahnedeki oyunu. 2. Oynanmak üzere yazılmış tiyatro yapıtı.Oynama üzere yazılmış tiyatro yapıtı. |
1693 | oyun ağası | (Köy oyunu) Anadolu'da oyunları düzenleyenlere verilen adlardan biri. |
1694 | oyun alanı | Oyunun oynandığı alan ya da yükselti. |
1695 | oyun alanı ışıldağı | Açık havada, gece oynanan oyunlarda oyun alanını aydınlatan aygıt. |
1696 | oyun babası | (Köy oyunu.): Anadolu'da oyunları düzenleyen için kullanılan deyim. |
1697 | oyun çıkarma | (Köy oyunu) : Köy oyunlarını düzenleyip seyirciye sunma. |
1698 | oyun dili | Tiyatro yapıtını var eden, onu inandırıcı yapan dil bunun için toplum çoğunluğunun günlük dilini doğru ve güzel bir biçimde kullanmak gerekir. Dil, tavırdan ayrılamayacağı için, oyun kişilerinin yaşadıkları dönem, sınıfsal yapıları, konumları, çevreleri ve karakter özellikleri bunda rol oynar. |
1699 | oyun düzeni | Yönetmenin bir tiyatro yapıtını anlamlı ve uyumlu bir biçimde sahneye koyma işleminin tümü. Oyun düzeni, oyunculuk, dekor, giysi, donatım, ışıklama vb. öğelerin oyunun amacını gerçekleştirecek biçimde güzelduyusal bir bütünlüğe ulaşmasını gerektirir. |
1700 | oyun düzeni defteri | Bir tiyatro yapıtının sahneye konulmasına yarayan, yönetmenin çalışma notlarını, gerekli çizelgeleri ve uygulayım planlarını ayrıntılı bir biçimde kapsayan uygulama defteri. |
1701 | oyun düzeni notları | Oyun düzeni defterinin en önemli kesimi olan ve metnin karşısına yazılan notlarda, yönetmenin oyun için saptadığı yoruma göre, iç ve dış eylemler, hareket çizelgeleri, teknik etmenler üzerine bilgiler yer alır. |
1702 | oyun fotoğrafı | Bir oyundaki bölümlerin dramatik anlarında çekilmiş fotoğraflar. Hareket durumunda olan oyuncuların fotoğrafları çekileceğinden en az 400 ASAlık film kullanmak gerekir. |
1703 | oyun izlencesi | Bir oyunu, oyunun yazarını, oyuncuları ve tasarımcıları seyirciye tanıtmada kullanılmak üzere basılan izlence. |
1704 | oyun kafesi | Hayvanların oyun oynamalarına uygun büyük kafes. |
1705 | oyun kişileri | Bir tiyatro yapıtında yer alan kişiler. |
1706 | oyun kurmak | Betiğe dayanmayan ve daha çok doğaçlama ile geliştirilen oyunları ortaya çıkartmak. Oyunun iskeletini kurmak. |
1707 | oyun müziği | Oynanan oyuna anlam açısından yardımcı olan müzik. Bu, kimi kez bir imgeyi ya da örgeyi sürekli olarak vurgulamakta, kimi kez de atmosfer yaratmakta kullanılır. |
1708 | oyun perdesi | Çerçeve sahneli tiyatroda oyun yerini seyircinin görüşüne açan ve kapayan, büyük perde. |
1709 | oyun sanatbilimi | Tiyatro tarihçisi, incelemesi ve kuramcılarının oyun metni üzerindeki çalışmalarını ve sonra da oyunun sahneye konuluşu açısından sanatsal bilgileri kapsayan uğraş alanı. Metin üzerinde yapılan çalışmaların tümüne kuramsal dramaturgi oyuncular ile, sahne üzerinde yapılan çalışmalara da uygulamalı dramaturgi denilir. |
1710 | oyun sanatı uzmanı | Oyun sanatını ve uygulayımını bilen kimse. Başlangıçta oyun yazarı ve oyun yöneticisi için kullanılmıştır. Bugünkü anlamı ile tiyatronun bilim ve sanat danışmanı. Oyun sanatı uzmanının görevleri çeşitlidir : 1. Çalıştığı tiyatro için seyirciyi, tiyatronun uygulayım olanaklarını ve sanatçı kadrosunu dikkate alarak oyun seçmek ve önermek, 2-Gönderilen yapıtlar üzerinde, gerektiğinde yazarı ile çalışmalar yapmak, 3. Yeni oyun yazarları bulmak, 4 -Dünya tiyatrosundaki gelişmeleri izleyerek çalıştığı tiyatroya yol göstermek, 5 - Kimi konularda yönetmene danışmanlık yapmak ve ön çalışmalar yaparak gerekli bilgi ve belgeyi sağlamak, 6 - Seyirciler için yayınlanan tiyatro dergisini yönetmek, 7 - Tiyatro belgeliğini ve kitaplığını kurmak, yönetmek, tiyatro için gerekli olan kitapları seçmek, 8 - Çalıştığı tiyatronun olanakları varsa tiyatro ile ilgili çeşitli sanat etkinliklerini düzenlemek. |