331 | eleştiri | (Yun. kritike(tekhne) - ayırt etme, yargılama, eleştirme (sanatı)) : 1. (Genel anlamda) Bir insanı, bir yapıtı, bir konuyu, doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek ereğiyle inceleme işi. 2. (Felsefede) Özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme, sınama, yargılama. (Bilgi eleştirisi.) 3. (Kant'ta) Usun yargılanması, eleştirilmesi. // Burada insan usunun sınırları söz konusu edilir. İnsan usunun deneyden bağımsız olarak salt kendi kendine neyi başarıp neyi başaramayacağı araştırılır. Eleştirilen bilgi değil, us yetisinin kendisidir. |
332 | eleştiricilik | 1. İnsan bilgisinin sınırı üzerine felsefe bilinci ve bu bilincin uyanık tutulması. 2. Kant'ın us ve bilginin sınırını ve olanaklarını saptamak üzere, özellikle -> dogmacılığın ve -> kuşkuculuğun karşısına koyduğu felsefe yöntemi. |
333 | empirizm | bk. deneycilik |
334 | empresyonizm | bk. izlenimcilik |
335 | en gerçek varlık | Skolastik'te Tanrı'nın tanımlayıcı adlarından biri. |
336 | en yüksek iyi | 1. (Öznel açıdan) İnsan çabalarının en yüksek ereği. 2. (Nesnel açıdan) Varoluşun son ereği. 3. Değerli olanların nesnel aşama düzeninde en yüksek basamakta olan değer. (Ör. Skolastikte Tanrı Kant'ta erdemle bağlantı içinde mutluluk.) bk. mutluluk |
337 | enerji | bk. erke |
338 | enneadlar | bk. dokuzluklar |
339 | ens a se | bk. kendiliğinden var olan |
340 | ens realissimum | bk. en gerçek varlık |
341 | entelèkheia | (Yun. entelekheia |
342 | enthymema | bk. örtük tasım |
343 | epagoge | bk. tümevarım |
344 | epikurosçuluk | 1. Yunan filozofu Epikuros'un öğretisi. 2. Epikuros'un düşüncelerinin (çoğunlukla kaba bir biçimde) yaşama ilkesi yapılması. Hazlara, sevinçlere yönelik bir yaşamın erek edinilmesi. // Oysa Epikuros yalnızca hazzı değil, mutluluğu ve sevinç dolu, acıdan kurtulmuş bir ruh dinginliğini aramaktadır. Bu çabası duyusal hazzı arama sanılıp yanlış anlaşılmıştır. Gerçekte Epikuros'un kendisi (günlük dilde kullanılan anlamda) Epikurosçu değildir. |
345 | epistemoloji | (Yun. episteme = bilim logos = öğreti) 1. Bilim öğretisi. (Fransızcada sözcüğün kök anlamına uygun olarak kullanılır.) Bilimlerin koyduğu sorunları inceleyen felsefe dalı . // Bilim felsefesi ile eşanlamlı. Ancak bilim felsefesi bilimlerin tarihini felsefe açısından inceler, Epistemoloji ise çeşitli bilimlerin ilkelerini, varsayımlarını ve sonuçlarını eleştirerek inceler, onların mantıksal kökenini (ruhbilimsel değil), nesnel değerini belirlemeye çalışır. (Almancada da epistemoloji, bilgi öğretisi, bilim öğretisi anlamına, gelir, ancak az kullanılan bir terimdir.) 2. -> Bilgi kuramı. (İngilizce konuşan ülkelerde bu anlamda kullanılır. Oysa Fransızcada bilgi kuramının teknik terimi, Yunanca gnosis'ten türetilmiş olan -> gnoséologie'dir.) |
346 | epokhé | bk. yargısızlık |
347 | erdem | 1. İstencin ahlaksal iyiye yönelmesi. 2. İnsanın tinsel ve ruhsal yetkinliği. // Felsefe tarihi boyunca erdem kavramına değişik anlamlar verilmiştir. Filozofların ahlak öğretileri, genellikle erdeme -ahlaksal iyiye- verdikleri anlamla birbirinden ayrılırlar. Plüton'dan beri temel erdemler olarak şunlar sayılır: bilgelik, yiğitlik, doğruluk, ölçülülük. |
348 | erek | Gerçekleştirmek üzere tasarladığımız ve erişmek istediğimiz şey. |
349 | erekbilim | 1. Evreni ereklerle araçlar arasında bir ilişkiler dizgesi olarak gören felsefe öğretisi. 2. Yalnızca insan eylemlerinin değil, tarih ve ve doğa olaylarının da, bütünün olduğu gibi tek tek olayların da ereklerle belirlenmiş ve yönetilmiş olduğunu kabul eden öğreti. |
350 | erekçilik | a. Her şeyin bir erekle belirlendiğini, bir ereğe yöneldiğini b. her şeyin bir ereklilik yasasına göre olup bittiğini kabul eden görüş. |
351 | ereklilik | (Lat. finis = son, erek) : Bir erekle belirlenmiş olma bir ereğe yönelmiş olma. Karşıtı bk. nedensellik |
352 | ereksel neden | Temelde bulunan erek varılmak istenen ereğe götüren neden. Bir şeyin kendisi için yapıldığı şey, sonda yer alarak etkileyen neden, kendi uğruna bir şeyin olması yüzünden nedene dönüşen erek. |
353 | eristik | bk. didişim |
354 | erk | Fiziksel güçten ayrı olarak düşünülen, bedensel, ruhsal, tinsel yönden biçimleyici ve etkileyici herhangi bir güç yapabilme gücü. |
355 | erk istenci | (Nietzsche'de) Başkalarının istenç güçlerini kendi değerleme ve istemeleri doğrultusunda zorlayan istenç. |
356 | erke | 1. (Aristoteleles'te) Bir olanağın gerçekleşmesi gerçek durumuna gelmesi. Karşıtı bk. gizilgüç. 2. (Doğa bilimlerinde) İş başarma gücü, bir direnmeyi yenme gücü. |
357 | erkenin korunması yasası | (I.R. Mayer'in kurduğu ilke) Fizik yasası. Bu yasaya göre:Dünyadaki enerji miktarı azalmaz, yalnızca değişir, biçim değiştirir. |
358 | erkincilik | (Lat. Liberalis = özgür bir inşana yakışan) : 1. Herkese bulunç, inanç, düşünce özgürlüğü tanınmasının gerekli olduğunu savunan, özgür düşünüşe bağlı dünya görüşü. // Felsefe açısından bireyciliğe yakındır toplum değerlerine karşı kişi değerlerine daha çok ağırlık verir. Kesin biçimini İngiliz ve Fransız Aydınlanmasında bulmuştur. 2. (Siyasal doğrultu olarak) 19. yüzyılda tutucu eğilimlere karşı kentsoyluların ilerleme çabalarını dile getiren görüş. 3. (Ekonomi öğretisi olarak) Bireyin özgürlüğünü ve ekonomik güçler arasında özgür yarışmayı savunan, bireyler, sınıflar ve uluslararasındaki ekonomik ilişkilere devletin karışmamasını isteyen öğreti. (Bu bakımdan hem devletçiliğin hem toplumculuğun karşıtıdır.) |
359 | eros | (Yun. Eros = Eski Yunanlıların sevgi tanrısı Afrodit'in oğlu. Her türlü yaratmanın ana ilkesi): Platon'un Symposion (Şölen) ve Phaidros dialoglarında geliştirdiği, güzele duyulan ilgiyi belirten kavram. // Bu ilgi haz duyma için değil, güzelde bir şey ortaya koymak, yaratmak içindir Eros aynı zamanda ölümsüz olana doğru yönelişin güdücüsü ve duyusal dünyadan ideler dünyasına doğru felsefî bir yükseliş tutkusudur. |
360 | eskatoloji | bk. öbür dünya bilgisi |