| 301 | çökeltilmiş buzul taşlar | Buzulların, erime bölgesinde bıraktıkları buzul taşları. |
| 302 | çökme depremi | Yeraltındaki boşluklar üzerinde, örtünün dayanıklılığını yitirmesiyle oluşan deprem. |
| 303 | çökük | Birbirlerine kabaca koşut doğrultulu iki kırık arasında çökmüş bir kanat. |
| 304 | çözülme ve donma | Basınçla çözülen buzdan oluşmuş suyun yeniden donması. |
| 305 | çözümleyici | Ucaylanmış ışık elde etmek için, kalsitten yapılan özel bir prizma. (Polarizasyon mikroskobunda bunlardan bir çift kullanılır. Işık kaynağından gelen ışığı ucaylandıran prizma (polarizör) dır. Bundan çıkıp ince kesitten geçen polarize ışığın durumunu incelemek için kullanılan ikincisine "analizör" denir. Polarizör ve analizörün asıl titreşim yüzeylerinin birbirlerine dik oldukları durumlarda, analizörden hiç ışık geçmez. Bu durumda nikoller çaprazdır.) |
| 306 | çözünme | Kayaçların, dış etkilerle kimyasal bileşiminin değişmesi olayı, ayrışma. |
| 307 | çürüntü | Kömürlerin dokusunu yapan homojen, mikroskopik bileşenler. |
| 308 | çürüntü kömür | Odun kömürüne benzeyen bir çürüntü. |
| 309 | dağ göçmesi | Sağlam ya da yeğnice ufalanmış ve temelleri ile bağlantısı azalmış kaya çıkıklarının, çoğu zaman molozlarla birlikte, kaygan bir katman, bir çatlak ya da bir kırık yüzeyinden aşağı doğru devimi. |
| 310 | dağ kayması | Dağın bir parçasının, yerçekimi etkisiyle aşağıya doğru kayması. |
| 311 | dağılma | Kayaçların fiziksel etkilerle dağılması, parçalanması, ufalanması. |
| 312 | dağoluş | bk. dağoluşması. |
| 313 | dağoluş çevrimi | Yer tarihindeki dağoluşlarıyle, yerteknesi, yapısal devim ve biçimsel evrenleri kapsayan çevrimsel süreler. |
| 314 | dağoluş evresi | Bir dağoluş döneminin uzun süresi içinde, kısa süreli dağoluş devimi. |
| 315 | dağoluş sonrası magmasal evre | Dağoluşun son evresinde ya da sonradan olan yanardağ etkinliği. |
| 316 | dağoluşması | Yerkabuğunun belli bölümlerinin kıvrılması, kırılması ve yükselmesi ile dağları oluşturan olay. |
| 317 | daldırma yağı | Optik kırma derecesi bilinen özel sıvılar. (Bunlar genellikle kolay bozulmayan ve fiziksel özelliklerini yitirmeyen yağlar olup, mineral tanımlanmasında kullanılırlar.) |
| 318 | dalga aşındırması | Dalganın, taşıdığı taş, parça ve kırıntıların, kıyılara çarpmasıyle yaptığı aşındırma. |
| 319 | dalgacıklar | Bir kayacın katman yüzeyinde, su akıntıları ya da yel etkisiyle oluşmuş oldukça düzenli küçük kıvrımcıklar. |
| 320 | dalma olayı | Dalma ile düzensiz dokunmalar yüzünden bir yapının oluşması. |
| 321 | damar katman | Düzenli bir katman gibi, tortul kayaç tabakaları arasına sokulmuş kor kayaç yatağı. |
| 322 | damar kayacı | Kayaçların gelişigüzel çatlak ve yarıklarını doldurmuş olan magmanın katılaşmasıyle oluşmuş magma kayacı. |
| 323 | damarcık | Mineral ya da madenle dolmuş küçük ince çatlak. |
| 324 | damarlı gnays (arterit) | Başkalaşmış kayaçların yapraklanma düzlemleri arasında, magmadan çıkan maddelerin içatımı ile oluşan bir gnays. |
| 325 | damla taşı | Çatlaklardan mağaraların tavanlarına ulaşan yeraltı sularının, kalsiyum karbon tuzunun çökeltilmesiyle oluşturdukları yukardan aşağıya doğru sarkan' damlataşları, (bk. dikit, sarkıt). |
| 326 | damtaşı | Killerin başkalaşımı ile olmuş, ilkel katmanlanma düzlemine göre herhangi bir açı ile özel olarak dilinebilen, yoğun, ince taneli bir kayaç (kayağa taşı). |
| 327 | damtaşı dilinimi | Damtaşlarının, yapraklar biçiminde katmanlanma ya da verev yönde ayrılma özelliği. |
| 328 | daralma | bk. büzülme. |
| 329 | darlaşma | Bir katman ya da katman takımının, kıvrılmadan önceki genişliğiyle, dağoluşu da etkileyen yan basınçlarla kıvrıldıktan sonraki genişliği arasında olan başkalık. |
| 330 | dayk | bk. kesen damar. |