| 3931 | epidermis | bk. üst deri |
| 3932 | epidermis büyüme faktörü, EGF | (Yun. epi: üzerinde derma: deri) Ektoderm ve mezoderm kökenli hücrelerin bölünmesini uyaran bir polipeptit. |
| 3933 | epididimis | (Yun. epi: üzerinde didymos: testis) Erkek eşey organında testisten vas deferens'e giden ve başlıca kanalcıklardan oluşan kitle. |
| 3934 | epifarinks | (Yun. epi: üzerinde pharyngx: yutak) Sineklerin kan emmek üzere dokuyu delmek için kullandıkları üst dudak parçası. |
| 3935 | epifit | (Yun. epi: üzerinde phyton: bitki) 1. Bir bitkinin dış yüzeyinde yaşayan fakat ondan su ya da besin almayan bitki. 2. İnsan ya da hayvan üzerinde yaşayan ektoparazit bir bitki. |
| 3936 | epifitik alg | (Yun. epi: üzerinde phyton: bitki) Topluluklar hâlinde bitkiler üzerinde yaşayan algler. |
| 3937 | epifiz | (Yun. epi: üzerinde phyein: büyümek) 1. Omurgalılarda, birinci beyin karıncığından uzamış ve endokrin faaliyeti olan, vazotosin ve üreme olaylarını kontrol altında tutan melâtonin salgılayan bir bez. Pineal bez. 2. Uzun kemiklerin uç bölgesi. 3.Parapineal |
| 3938 | epigaster | (Yun. epi: üzerinde gaster: karın) Embriyo bağırsağının kolon olarak gelişen parçası. |
| 3939 | epigastriyum | (Yun. epi: üzerinde gaster: mide) Göbek bağının bağlandığı yerin üstünde, abdomenin üst kısmının orta bölgesi. |
| 3940 | epigeal | (Yun. epi: üzerinde ge: yeryüzü) Toprak üzerinde gelişen. Epigeik. |
| 3941 | epigeik | bk. epigeal |
| 3942 | epigen | (Yun. epi: üzerinde genos: soy, döl) Toprak üzerinde gelişen. |
| 3943 | epigenetik | (Yun. epi: üzerinde genesis: soy, döl) Genotipi değiştirmeden fenotipin değiştirilmesi, fenotipi ve genotipi bağlayan olaylar zinciri. |
| 3944 | epigenetik çeşitlilik | (Yun. epi: üzerinde genesis: soy) Temelde genetik olmayan fenotipik çeşitlilik. Epigenetik varyasyon. |
| 3945 | epigenetik olay | (Yun. epi: üzerinde genesis: soy) DNA dizisindeki bir değişiklikten kaynaklanmayan, fenotipteki herhangi bir değişiklik. |
| 3946 | epigenetik varyasyon | bk. epigenetik çeşitlilik |
| 3947 | epigenez | (Yun. epi: üzerinde genesis: soy) Organizmanın yumurta ve spermdeki ham maddelerden tamamen yeni olarak geliştiğini ileri süren ve canlının gelişmesi üzerine ileri sürülen bir teori. Sıralı oluş. |
| 3948 | epigin çiçek | bk. üst durumlu çiçek |
| 3949 | epiglotis | bk. gırtlak kapağı |
| 3950 | epijin | (Yun. epi: üzerinde gyne: dişi) Dişi örümceklerin dış eşey organı, vulva. |
| 3951 | epikaliks | (Yun. epi: üzerinde kalyx: çanak) Kaliksin dışında ve kalikse bağlı yaprağa benzeyen yapılar halkası. Kalikulus. |
| 3952 | epikardiyum | bk. epikart |
| 3953 | epikarp | bk. ekzokarp |
| 3954 | epikart | (Yun. epi: üzerinde kardia: yürek) Yüreğin iç yüzünü astarlayan tabaka. Epikardiyum. |
| 3955 | epikormik | (Yun. epi: üzerinde kormos: gövde) Uyuyan bir tomurcuğun büyümesi. Yangından sonra yaprakların kaybolması ile birlikte kabuk altındaki meristemlerde büyüme olayının başlaması ile yeniden yapraklanma. |
| 3956 | epikotil | (Yun. epi: üzerinde kotyle: kâse) Apikal meristemde sonlanan, bazen bir ya da birkaç genç yaprak taşıyan, kotiledonun üzerinde genç bitki embriyosunun gövdeye benzer ekseni. |
| 3957 | epikranyum | (Yun. epi: üzerinde kranion: kafatası) 1. Kafatası. 2. Böcek başında gözlerin arasındaki ve arkasındaki bölge. 3.Omurgalılarda kranyumu örten yapı. |
| 3958 | epikutikula | (Yun. epi: üzerinde cutis: deri) Eklem bacaklıların dış iskeletinde en dıştaki ince ve vakslı tabaka. |
| 3959 | epilimniyon | (Yun. epi: üzerinde limne:göl) Göllerde ışığın nüfuz edebildiği suyun oksijence zengin üst tabakası. |
| 3960 | epilitik alg | (Yun. epi: üzerinde lithos: taş) Topluluklar hâlinde taş ya da kayalar üzerinde yaşayan algler. |