Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
1 (... etmenin) âlemi var mı?“yakışık alır mı, uygun olur mu?” anlamında kullanılan bir söz.
2 (...) aşağı (...) yukarı1) bir kimsenin adının dilden düşürülmediğini, onun pek gözde olduğunu anlatan bir söz. Örn: “Adı erken yaşta şaire çıkmıştı. Şair aşağı, şair yukarı.” -H. Taner. 2) bir hizmette çok kullanılan kişice, yakınma olarak kullanılan bir söz.
3 (...) belası-den dolayı, sebebiyle. Örn: “İlme karşı saygı belası olarak dinlemek zaruridir.” -Y. K. Beyatlı.
4 (...) hakkı tanımakizin vermek. Örn: “Saliha, anneye çocuğunu haftada iki kere görme hakkı tanıyan kararı yazdırıyor.” -A. Kulin.
5 (...) hâlini almakherhangi bir duruma gelmek. Örn: “Bu hastalık korkusu onda, hayatı kendine zehreden tehlikeli bir psikoz hâlini almıştı.” -M. Ş. Esendal.
6 (...) hükmünde olmak1) değerinde olmak. Örn: Kaynata, baba hükmündedir. 2) yerinde olmak, yerine geçmek.
7 (...-masıyla ...-mesi) bir olmakçabucak olmak. Örn: “Ne var ki doldurduğu bardağı eline almasıyla suratının buruşması bir oldu.” -E. Şafak.
8 (...-mesi) an meselesiolması her an mümkün, sürekli gerçekleşebilecek durumda. Örn: Dayımların gelmesi an meselesi.
9 (...-mesi) gün meselesiolması her an mümkün, sürekli gerçekleşebilecek durumda. Örn: Kovulması gün meselesi olduğu için usta bir taraftan sıkıştırıyor, patron bir taraftan sıkıştırıyor.
10 (aralarında) kan olmakaralarında kan davası bulunmak.
11 (at) tırısa kalkmaktırıs gitmeye başlamak. Örn: “Atlar bazen dörtnala kalkıyor, bazen tırısa geçiyordu.” -R. Enis.
12 (ayakkabı) ayağını vurmakayakkabı ayağını yara etmek.
13 (bir davranışı birine) reva görmekbir davranışı, bir olayı bir kimse için uygun görmek. Örn: “İstanbul'da işgal kuvvetleri fertlerinin halka reva görmediği cefa ve zulüm kalmamıştır.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
14 (bir durum birinin) sinirine dokunmakhoşuna gitmemek, sinirlendirmek. Örn: “Bu söz sarhoş olmayan zevcesinin fena hâlde sinirine dokunmuş.” -R. N. Güntekin.
15 (bir durum) açığa çıkmak1) belli olmak, anlaşılmak. Örn: “Ama daha önemlisi komünle bizim aramızda bir anlayış farkı olduğu açığa çıktı.” -A. Ümit. 2) rıhtıma aborda veya kıçtankara olmuş bir gemi bulunduğu yerden kalkarak daha uzaktaki bir yere demirlemek üzere kıyıdan uzaklaş
16 (bir durum) gün ışığına çıkmakaçıklığa kavuşmak, aydınlanmak. Örn: “Bu mesele gün ışığına çıkmadıkça toplumun doğru dürüst bir düzen kurabileceğine inanmak zordur.” -B. R. Eyuboğlu.
17 (bir durum, düşüncenin) ışığı altında“bir durum veya düşüncenin konuyu aydınlatmasından yararlanarak, onu göz önünde tutarak” anlamında kullanılan bir söz.
18 (bir durumu) açığa çıkarmakortaya çıkarmak, gözler önüne sermek, anlaşılır duruma getirmek. Örn: “Yolsuzluklarını açığa çıkarması bardağı taşıtan damla oldu.” -H. Topuz.
19 (bir durumu) açığa vurmakbelli etmek, ortaya çıkarmak. Örn: “Mantıksal bir dille açığa vurduğu bu harika önerinin aksayan bir yanı vardı.” -N. Nadi.
20 (bir iş birinin) vaktini almak (yemek)epey zaman harcanmasını gerektirmek.
21 (bir iş ki) değme keyfinesöz konusu işten çok hoşlanıldığını anlatmak için kullanılan bir söz.
22 (bir iş veya durum) tersine dönmekbeklenildiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, aksi olmak. Örn: “Ya hesapları tersine dönüverirse o vakit başımıza gelecek belada ortağız kardeşim!.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
23 (bir iş veya durum) tersine gitmek1) istenildiği gibi gerçekleşmemek, iyi sonuç vermemek 2) bir işten veya bir durumdan hoşlanmamak. Örn: “Kızların keman çalması benim o zamanlar bir tersime giderdi.” -H. Taner.
24 (bir iş) aceleye gelmekbir iş yapılırken zaman yetersizliğinden dolayı gereken önem verilememek.
25 (bir iş) akıl kârı olmamakakıllı bir kişinin yapacağı iş olmamak. Örn: “Bunu sormadım akıl kârı olmadığından soramazdım, zaten.” -R. H. Karay.
26 (bir iş) çorba olmak (çorbaya dönmek)karmakarışık duruma gelmek, içinden çıkılmaz bir durum almak.
27 (bir iş) elinde olmakisteyince o işi yapabilmek.
28 (bir iş) felce uğramakbir iş yarım kalmak, yürümez duruma gelmek, tam olarak durmak. Örn: Yağmur yüzünden trafik felce uğradı.
29 (bir iş) gâvur orucu gibi uzamakbir iş gereğinden çok sürmek, sürüncemede kalmak.
30 (bir iş) kâğıt üzerinde (üstünde) kalmak1) yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak 2) kararı bağlandığı hâlde uygulanmamak.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir