| 841 | oyun alanı | Oyunun oynandığı yer, oyunun oynandığı düzeyin tümü. |
| 842 | oyun babası | (T.K.O.) Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen ad. |
| 843 | oyun çıkarmak | (T.K.O.):Köylü oyunlarını düzenleyip seyirciye sunmak. |
| 844 | oyun çizelgesi | Oyun planının incelenmiş, seçilmiş, o dönem oynamaya elverişli görülüp oynanış için hazırlanmış oyun listesi. |
| 845 | oyun düzeni | bk. mizansen. |
| 846 | oyun fotoğrafı | Oyunda bölümleri gösteren fotoğraf. |
| 847 | oyun müziği | bk. sahne müziği. |
| 848 | oyun provası | bk. sahne çalışması. |
| 849 | oyun sansürü | bk. oyun yasaklaması. |
| 850 | oyun seçme kurulu | Türkiye'de Edebî Heyet. (bk. okuma kurulu) |
| 851 | oyun süresi | Bir oyunun başlamasından sonuna kadar geçen süre. |
| 852 | oyun taslağı | Yazarın oyununu yazmadan önce, saptadığı özellikleri gösteren oyun iskeleti, çizelgesi. |
| 853 | oyun yasaklaması | Zararlı görülen bir oyunun oynanmasına kanun yoluyla engel olmak. Ancak bu yasaklama, sonraları, bilgisiz kimselerin elinde kötüye kullanılmış ve tiyatroya zarar vermiştir. Oyun sansürü. |
| 854 | oyun yazarı | Tiyatro için oyun yazan kimse. Tiyatro yapıtları yazan kimse. |
| 855 | oyunağası | (T.K.O.) Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen ad. |
| 856 | oyuncak tiyatro | XIX. yüzyılın ilk yarısında, İngiltere'de, William West, o zamanın oyunlarını, kartondan yaptığı ve giysiler ile göstererek yarattığı bir tiyatro türü. Çok tutulan "oyuncak tiyatro" bugüne değiny aşamıştır. Örn. çarşılarda satılan perspektifli çocuk kitapları bu tutumu sürdürmektedir. |
| 857 | oyuncu | Bir oyun kişisini, sanatçı yaradılışı ve bilgisi ile, canlandıran ya da gösteren tiyatro sanatçısı. Oyun oynama eylemini yapan kişi. (Erkek ya da kadın). |
| 858 | oyuncu seçimi | Oyundaki belirli rolleri canlandırmak ya da göstermek için role en uygun oyuncuları seçme işi. |
| 859 | oyuncu-yönetmen | Bir oyuncunun aynı zamanda bir tiyatroyu yönetmesiyle aldığı ad. Bizde özel ve ödenekli tiyatrolarda böyledir. |
| 860 | oyuncubaşı | (T.K.O.):Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen ad. |
| 861 | öğretici dram | Ortaçağda, öğrencilere Latinceyi öğretmek ve bellek temrini yaptırmakla onları rahat ve kıvrak hareketlere alıştırmak için düzenlenen, okul oyunlarına verilen ad. Örnek: Terentius Tiyatrosu. |
| 862 | öğretim oyunu | Belli bir konuyu, bir durumu öğretmek, seyirciyi bu görüş için kazanmak ereği ile hazırlanmış oyunlara denir. Örn. Brecht'in öğretim oyunları. |
| 863 | ölçülü ses | Tiyatro konuşmasında şiddet yönünden bir sesin ölçüsü olması |
| 864 | ölü nokta | Meiningen Dükü II. Georg (1826-1914), sistemli tiyatro çalışmalarında, bir araya getirdiği tiyatro topluluğu ile sahnede, karşılıklı yeni bir hareketlilik yaratmıştır. Bu terimi sahnede karşılıklı hareketin tam ortası için kullanmıştır. |
| 865 | ön denetleme | Kimi ülkelerde oyunu halka sunmadan önce oynanmasında yasaca sakınca olup olmadığını anlamak için sorumluların yaptığı denetleme. |
| 866 | ön gösteri | Oyunun ana bölümünden önceki kısa oyun. |
| 867 | ön lambalar | Sahnenin önünde toplu ışık veren lambalar (bk. alttan ışıklama.) |
| 868 | ön müzik | Perde açılmadan, oyun başlamadan önce çalınan müzik. |
| 869 | ön oynayış | Genel prova ile ilk temsil arasında, deneme niteliğini taşıyan oynanış. |
| 870 | öncelik hakkı | Bir oyunu ilk kez sahneye koyma hakkı. |