| 901 | pano bileziği | Panoların yere bağlantısını sağlayan demir bilezik. |
| 902 | pano dikişi | Sahnede kurulan dekor parçalarınnı iplerle birbirine bağlanması. |
| 903 | panola | (Ort. O.):Tefe verilen ad. |
| 904 | pantalone | Commedia dell'Arte türünün bön, aldatılan baba ve koca tipi. Yaşlıdır. Venedikli bir zengindir. Mesleği, çoğu kez tüccarlıktır. Arasıra da soylu kişi olarak görülür. Kendinden genç kadınlara aşık olur, ama onlardan yüz bulamaz. Giysisi önceleri kırmızı, sonraları kara bir pelerin, yarım maskedir. Ak, sivri bir keçi sakalı vardır. |
| 905 | pantomim | Her şeyi öykünen anlamına gelir. Düşünceleri, duyguları sözsüz olarak çoğu kez koro ya da müzik eşliğinde, dansla ya da haraketle ve yüz anlatımı ile yansıtmayı erek edinen oyun türü. |
| 906 | pantomim sanatçısı | Sözsüz oyunda oynayan, özel bir eğitimden geçtiği için yüz ve gövde anlatımı bu oyuna yatkın sanatçı. Örnek: Marcel Marceau. |
| 907 | papara | (Ort. O.): Zurnanın adı. |
| 908 | pappus | (Lat.): Atellan komedyasının yaşlı adam tipi. |
| 909 | parabase | Antik Yunan tiyatrosunda eski komedya döneminde oyunun yanılsamasını ("illüzyon" unu) bozma bahasına, koronun, maske çıkarıp doğrudan doğruya seyircilere seslendiği, yazarın sözcülüğünü yaptığı, tanrıları övdüğü, düşmanlara, sevilmeyen kimselere ve kurumlara sataştığı, saldırdığı ara sözleri, (bk. koragus) |
| 910 | parasız gösteri | Halka, para alınmadan verilen gösteri. Örneğin 27 mart Dünya Tiyatro Gününde tiyatro toplulukları, parasız oyunlar oynarlar. |
| 911 | paraskene | (Yun. Para = yan): "Skene" nin iki yanındaki ek odalar. Bunlar, antik tiyatroda her yapıda görülmez. |
| 912 | parça | 1. Yazılı bir yapıttan alınan bir bölüm. 2. Tümü değil de bir bölümü bize kalabilmiş yapıt. Örn. Büchner'in "Woyzek". |
| 913 | parçacı | (Tul.): Komiğe laf açan yaşlı oyun kişisi. |
| 914 | parçacılık | XX. yüzyıl başlarında İtalyan edebiyatında A. Soffici'nin açtığı konuları gerçekten alınmış kısa parçalar, küçük tablolar ve yaşayış kesitlerini veren çığır. |
| 915 | parçalı komedya | Bölümcükleri (Meclisleri) ya da bölümleri birbirine bağlı olmayan komedi türü. |
| 916 | parlatma provası | Parlatma çalışması da denebilir. Oyun seyirciye sunulduktan sonra, aksayan, unutulan yerleri yeniden düzenlemek için yapılan ara provası. |
| 917 | parodi | (Yun. Paro-ode = Karşıt ezgi),Ciddi sayılan bir yapıtın bir bölümünü ya da tümünü alaya alarak, biçimini bozmadan ona bambaşka bir öz vererek biçimle öz arasındaki bu ayrılıktan gülünç etki çıkaran tür. Parodi, bir olayı ya da önemsenen bir kişiyi aynı tutumla gülünçleştirebilir (bk. yanılsama.) |
| 918 | parodos | (Yun.) 1. Antik Yunan oyunlarında koronun, orkestraya girdiği anda söylediği ezgi 2. Antik tiyatro yapısında, orkestranın yanlarında, karşılıklı bulunan giriş yerleri yolları. |
| 919 | parsa | (Tul.) Oyundan sonra seyirciden toplanan para. |
| 920 | paskalya oyunu | X. yüzyılda dinsel tiyatronun ilk biçimlerinden biri. Paskalyada kilisede oynanan, İsa'nın mezarında bir melekle üç kadının karşılıklı konuşmalarından oluşan gösteri. Bu gösteri İçin "Quem quaritis"-deyimi de kullanılır, (bk. tropus "Neden yakınıyorsunuz?") |
| 921 | paskuyino | Commedia dell'Arte türünün ikincil uşak tiplerinden biriyken sonradan Orta Avrupa tiplerinden biri olmuştur. |
| 922 | paso | (İsp.):XVII. yüzyılda, İspanyol tiyatrosunda çok tutulan, tek bölümlük, gülünçlü oyun. Bu oyunun bulucusu İspanyol yazarı Lope de Vega'dır. |
| 923 | pastav | (Ort. O.): Pişekâr'ın elinde bulundurduğu ve sık sık kullandığı "şak şak" diye ses veren tahtadan maşa, ya da içi ayrık tahta. (bk. şakşak.) |
| 924 | pastoral oyun | Rokoko çağında, saray üyelerinin ve yüksek sınıf halkın sevdiği bu oyun türü, konusunu mitolojilerden ve çoban masallarından almıştır. |
| 925 | patiyo | (isp. Patio): Sahnesi ortada olan tavanı açık İspanyol tiyatrosu. |
| 926 | patlama etmeni | Sahnede patlama sesi veren düzen. |
| 927 | patlama kutusu | Patlama sesleri sağlayan düzen. |
| 928 | peciz | (Kar. Ort. O.): "Ev" e verilen ad. |
| 929 | peniz | (Ort. O.): Söz. |
| 930 | per nobl | Tulûat tiyatrosunda yaşlı adam, baba. |