| 901 | doğal bezem | Sinema/TV. Bir film ya da televizyon izlencesi için önceden hazırlanmamış, doğada olduğu gibi kullanılmış bezem çeşidi. Yapma bezemin karşıtı. |
| 902 | doğal ışık | Sinema/TV. Güneşten sağlanan ışık. : |
| 903 | doğal ses(ler) | Sinema/TV. Daha önceden herhangi bir gereç üzerine saptanmamış, doğada ortaya çıktığı anda görüntüyle birlikte alınan ses. |
| 904 | doğru akım | Sinema/TV. Hep aynı yönde yol alan elektrik akımı. Dalgalı akımın karşıtı. |
| 905 | doğru oluk | TV. Zayıflatılmış üst yan kuşağını kullanan oluk. Ters oluğun karşıtı. |
| 906 | doğrultmaç | Sinema/TV. Dalgalı akım olan kent akımından beslenen tüm radyoelektrik aygıtlarında doğru akımı sağlayan, dalgalı akımı doğru akıma çeviren aygıt. |
| 907 | doğrusallık | TV. Bir resimdeki herhangi bir noktanın gerek düşey gerekse yatay olarak tam yerinde bulunması. |
| 908 | doğrusallık ayarı | TV. Almaçtaki resmi oluşturan yatay ve düşey çizgiler arasındaki uzaklıkların aynı olmasının sağlanması buna göre düşey doğrusallık ayarı ile yatay doğrusallık ayarı olarak iki çeşit doğrusallık ayarı vardır. |
| 909 | dolam | Sinema Göstericide görüntü ya da sesin art arda birçok kez izlenebilmesini sağlamak amacıyla, bir film parçasının iki ucunun birbirine yapıştırılmasından oluşan çember. |
| 910 | dolap | Sinema/TV. Filmlerin dış etkilerden korunması ve saklanmasında kullanılan, havalandırma ve yangın söndürme donanımı bulunan madenden korumalık. |
| 911 | dolaşım düzeni | Sinema Sürekli açındırma aygıtlarında, eriyiğin bütün tekneleri dolaşmasını, tazelenmesini sağlayan, ısı değiştirgeçleri, tulumbalar, borulardan oluşan dizge. |
| 912 | dolaşma | Sinema Filmin çeşitli sinema aygıtlarında kullanıldığı sırada kıvrımlar, büklümler oluşturarak birbirine dolanması. |
| 913 | dolaylı yayın | TV. Herhangi bir yöntemle film, mıknatıslı görüntü kuşağı gibi bir araç üzerine saptandıktan az ya da çok süre sonra gerçekleştirilen yayın için kullanılır. Canlı yayın karşıtı. |
| 914 | dolaysız sinema | Sinema Sinema ile televizyon çalışma yöntemlerinin bağdaştırılmasıyla ortaya çıkan sinema akımı. 1960 sularında ABD ile Kanada'da, özellikle Flaherty'nin eski alıcı yönetmeni Richard Leacock'un ön ayak olmasıyla gelişti. Dolaysız sinema, bir yandan televizyonun canlı yayın yapan elektronik alıcısının uygulayımına, bir yandan televizyon için hazırlanan filmlerin uygulayımına dayanır. Ayrıca, sinemada öteden beri var olan haber filmlerinin, belgesel filmlerin deneylerinden yararlanır. Dolaysız sinema, görüntü ile sesin, olayın ortaya çıktığı anda saptanmasına büyük önem verir. Televizyon filmi ve televizyon yayını çalışmalarına uygun olarak aynı anda birkaç alıcının birden aynı olayı değişik açılardan saptamasını da öngörür. Çalışma, büyük bir bölümüyle doğaçlamalı olarak yapılır zaten saptanan olayların önceden belirlenmesi de olanaksızdır. Yönetmen ile alıcı yönetmeni aynı kişide birleşir. Yönetmen-alıcı yönetmeni, kurguyu, daha filmi çevirirken gerçekleştirmeye çalışır. |
| 915 | dolaysız televizyon uydusu | TV. Kıtalararası televizyon yayınını, yer ara yayaçlarının aracılığı olmaksızın, doğrudan doğruya evlerdeki almaçlara ulaştırabilecek yapıdaki uydu. |
| 916 | doldurma ışık | Sinema/TV. 1. Ana ışıktan doğan keskin gölgeleri yumuşatmak üzere önden ve yandan verilen yumuşak ışık ana ışığı destekleyen ışık. 2. Dışarıda çevirimlerde gün ışığını artırmak üzere kullanılan, genellikle ışık yayından sağlanan ışık. |
| 917 | doldurmalık | Sinema Alıcıda kullanılacak boş filmi alıcıya kolayca takılacak durumda bulunduran, ışığa karşı korunmalı, alıcıya yerleştirildiği vakit başkaca bir işleme gerek kalmaksızın filmin kendiliğinden geçiş düzeneğine girmesini sağlayan kapalı kutu. |
| 918 | dolu film | Sinema Alıcıda kullanılarak duyarkatı etkilendirilmiş, üzerinde gizli görüntü bulunan film. Boş film karşıtı. |
| 919 | dolu ses kuşağı | Sinema/TV. Alıcıda kullanılmış, ses yolu etkilenmiş kuşak. Boş ses kuşağı karşıtı. |
| 920 | dolu ses yolu | Sinema Alıcıda kullanılmış, etkilenmiş ses yolu. Boş ses yolunun karşıtı. |
| 921 | donatı | Sinema/TV. Bir film çevirmek ya da bir televizyon yayınını gerçekleştirmek için gerekli araçlar. |
| 922 | donatı çantası | Sinema/TV. Alıcı donatısını taşımakta kullanılan çanta. |
| 923 | donatım | Sinema/TV. Bir görünçlük içinde yer alan her çeşit eşya, nesne. |
| 924 | donatım dökümü | Sinema 1. Bir çevirim günü için gerekli donatımı gösteren dizelge. TV. 2. Bir izlence için gerekli donatımı gösteren dizelge. |
| 925 | donatım korunağı | Görünçlük donatımının saklandığı ve korunduğu yer. |
| 926 | donatımcı | Sinema/TV. Görünçlük donatımıyla ilgili işleri yürüten, bu donatımın sağlanması bakımı ve korunmasından, gerekli görünçlükler için gerektiği anda donatımın bulundurulmasından sorumlu kimse. |
| 927 | dondurulmuş görüntü | Sinema/TV. Sürekli bir devinim verilirken, bu devinimin parçası olan tek resmin, sinemada basım işlemiyle, televizyonda elektronik işlemle istendiği kadar gösterilmesi böylelikle görüntülükte devinimin durdurulmuş olarak, sanki bir saydam resim ya da fotoğraf izleniyormuş gibi yansıtılması. |
| 928 | donuk görüntülük | Sinema Parlaklığı her görüş açısından aynı olan, yansıtıcı özellikte perde. |
| 929 | donuk yüz | bk. duyarkat yüzü |
| 930 | Doppler etkisi | TV. Belirli bir kaynaktan çıkan sesin ya da elektromıknatıslı ışınımın yineleniminde, bu kaynak ile onu izleyen gözlemcinin birbirlerine göre deviniminden doğan değişme. |