361 | noktalama | Yazının daha iyi anlaşılması için, belirli işaretlerin gereken yerlerde kullanılması: "." Nokta, "," virgül, "" noktalı virgül, ":" iki nokta, "..." sıra noktalar, "!" ünlem işareti, "?" soru işareti, "-" çizgi (kısa, uzun) işareti, ("") tırnak işareti, ( ) ayraç, "[ ]" köşeli ayraç ,"§" çengel (paragraf) işareti vb. |
362 | olumlu eylem | (Derleme., olumlu fiil) Olumlu kavram veren eylem. Türkçede -me olumsuzluk eki almayan veya olumsuz koşaç değil sözcüğüyle kullanılmayan eylem: Sevdi, sevsin, sev, söylemeliydi, hastalanır, gelince, gelerek, gelip, yorgundur, yorgunum vb. |
363 | olumlu tümce | Yüklemi olumlu olan tümce: Çocuk okula gitti Öğrencinin bilgisiz olduğu anlaşılıyordu Dost başa, düşman ayağa bakar vb. |
364 | olumsuz eylem | Olumsuzluk kavramı veren eylem. Türkçede, -me olumsuzluk eki alan veya olumsuz koşaç değil sözcüğüyle kullanılan eylem: Sevmemiş, sevmedi, sevmesin, sevme, söylememeliydi, hastalanmaz, gelmeyince, gelmeyerek, gelmeyip, yorgun değildir, yorgun değilim vb. |
365 | olumsuz tümce | Yüklemi olumsuzluk kavramı veren tümce: Çocuk hasta değilmiş Parası yok Gelmezseniz biz de gitmeyiz iki karpuz bir koltuğa sığmaz vb. |
366 | olumsuzluk eki | Eylem soylu sözcüğe olumsuzluk kavramı veren ek. Türkçede bu kavram -me(-ma) ekiyle verilir: Sevmemek (sev-me-mek) , sevmeme (sev-me-me) , sevmeyiş (sev-me-y-is) , sevmeyen (sev-me-y-en) , sevmez (sev-me-z) , sevmeyince (sev-me-y-ince) , sevmedi (sev-me-di) , sevmiyor (sev-m-i-yor) , sevmeyecek (sev-me-y-ecek) , sevmemeli (sev-me-meli) vb. |
367 | olumsuzluk koşacı | Tümce içinde, art arda kullanılan iki veya daha çok özneyi, tümleci, yüklemi, aralarından bazılarına olumsuzluk kavramı vererek birbirine bağlayan veya ekeylemin olumsuz çekimini sağlayan sözcük: Bana insan değil ağlar melekler Bu işi Ali, Ahmet değil Ayşe yapar Parayı ondan değil babasından alacaksınız Paltosunu, şapkasını değil,şemsiyesini istiyor Çanta bende değil,kardeşindedir Ali bu işi yapmamış değil Ahmet zengin değildir Hasta değil Güzel değilmiş vb. |
368 | olumsuzluk koşacıyle yantümce | Olumsuzluk koşacıyle kurulan yantümce: Gül değil arkasında kanlı kefen Siz değil bu işi kimse başaramaz Gülen gözüme değil, ağlayan gönlüme bak vb. |
369 | orta hece yutumu | (Derleme., orta hece düşmesi, hece binişimi, hece gizlenimi, iç hece yutumu) Eklerin etkisiyle, orta hece durumuna geçen bazı seslerin kaybolması: (Ağız-ın > ağzın, (burun-un) > burnun, (oğulak) > oğlak, (oğul-um) > oğlum, (gönül-üm) > gönlüm, (yanıl-ış) > yanlış, bura-da > (burda) , (yay-ıl-ım) > yaylım örneklerinde olduğu gibi (bk. hece yutumu). |
370 | ortaç | (Derleme., sıfat-fiil) Tümleç alabilen, ad ve sıfat gibi kullanılan eylemsi: Hiç tanıdığım (tanı-dığ-ım) kalmadı tanıdık (tanı-dık) insan, susamış (susa-mış) çocuk, susayan (susa-y-an) işçi, adı batası (bat-ası) odam, akar (ak-ar) su, dinmez (din-mez) ağrı, akacak (ak-acak) kan vb. |
371 | ortaçlı ikileme | Sözcükleri ortaç biçiminde bulunan ikileme: Sararmış sararmış yüzler, kurumuş kurumuş yapraklar giden gidene, kaçan kaçana, koşan koşana bilir bilmez, der demez yemez içmez, bitmez tükenmez vb. |
372 | ortaçtan tümleç | Çeşitli ortaçlardan meydana gelen tümleç: Bir tek tanıdık göremedim Çocuk gittiğimizi anlamış, geldiğimizde anlattı Geleceğimizden emindi vb. |
373 | ortak dil | Bir dilin lehçe ya da ağızlarından birinin yaygınlaşarak ülkenin ortak dili durumuna gelmiş biçimi: Türk ortak dili, Fransız ortak dili vb. |
374 | ortak nesne | Ayrı eylemlerin ve eylemsilerin anlamını tamamlayan aynı belirtili nesne: Ali kitabı karaladı, Ahmet sildi Ali mektubu okurken Ahmet çekiverdi Turgut çantasını kaybetmiş ama, hemen bulmuş Parayı bulursan sahibine vermelisin örneklerinde olduğu gibi. |
375 | ortak özne | Çeşitli eylemlerin ve eylemsilerin aynı olan öznesi: Yüzbaşı atına atladı ve kışlaya gitti Öğretmen, gelmiş ve gitmiştir Kalem yere düşüp kayboldu O yapabileceğini yaptı Sen çalışırsan kazacacağını bil örneklerinde olduğu gibi. |
376 | ortak yüklem | Birden çok öznenin meydana getirdiği aynı yüklem: Biri kalemi aldı, öbürü de kitabı Biri gezmeye gitti, biri çalışmaya Ali de uyudu, Ahmet de vb. |
377 | ölçü belirteci | (Derleme., ölçü zarfı, nicelik zarfı, derece ve nicelik zarfı, azlık çokluk zarfı) Bir eylemin veya eylemsinin, bir sıfatın ya da başka bir belirtecin anlamını azlık çokluk bakımlarından etkileyen belirteç: Çok çalıştı Az verdi Çok söyleyeceğim var Pek çok uğraştı Biraz daha versen örneklerinde olduğu gibi. |
378 | ölü dil | Belgeleri bilinen fakat hiç bir ülkede artık konuşulmayan dil: Sümer dili, Hitit dili, Latince gibi. |
379 | önavurt ünsüzü | (Derleme., önavurt konsonu, önavurtsu konson, yanlama titrek) Dil ucunun öndamağa çarpmasından oluşan ve dilin yanlarından akan ses : Dil, bel, el gibi sözcüklerdeki l sesi. |
380 | öndamak ünsüzü | (Derleme., öndamaksı konson, öndamak fonemi, öndamaksıl) Ciğerlerden gelen havanın dil sırtı yardımıyla öndamağın çeşitli noktalarında patlayarak veya sızarak meydana getirdiği ses: k, g, ğ, y ünsüzleri gibi. |
381 | önek | Bazı yabancı dillerde, sözcük kökünün önüne gelerek sözcüğe belirli anlam katan ek: Fransızcada dis-(disqualifier), pré-(préfixe), ex-(exco-vation) Almancada ab-(abfahren), an-(ankommen), vor-(vorlesen) örnekleri gibi. |
382 | önses | Bir sözcüğün başındaki ilk ses: Başlangıç sözcüğündeki b, yıldız veya İzmir sözcüklerindeki y ve i sesleri gibi. |
383 | önses düşmesi | Sözcük başındaki bir sesin kaybolması: (ısıcak) > sıcak, (ısıtma) > sıtma örneklerinde olduğu gibi. |
384 | öntüreme | (Derleme.. başta ses türemesi, önönüm) Sözcüğün aslında bulunmayan bir ünsüzün veya ünlünün önseste belirmesi: (urmak) > vurmak, ayva> (hayva) , (öyük) > höyük Rum> (Urum) , (stasyon) > istasyon, (scala) > iskele, (stavrit) > istavrit vb. |
385 | önvurgu | (Derleme.. başta vurgu, gerilek vurgu) Yer adlarında, belirteç, bağlaç ve ünlem olarak kullanılan bazı sözcüklerde, ilk hecede bulunan vurgu: Ankara, Antakya, Kayseri, Köyceğiz, Isparta, İstanbul, ansızın, apaçık vb. |
386 | örnekseme | (Derleme.. benzetme, örnekleme) Bir sözcük örnek tutularak başka sözcüklerin yaratılması: Sağlam sözcüğü örnek tutularak toplam sözcüğünün yaratılması veya çarşamba sözcüğünün örnek tutularak pençşembih sözcüğünün perşembe olması gibi. |
387 | örtülü özne | (Derleme.. dolaylı özne, mantıkça özne ) Edilgen eylemle kurulmuş tümcede tümleç olarak görünen sözcüğün örttüğü gerçek özne: ßu mektup kardeşi tarafından yazılmış Yanlışlık öğretmen tarafından düzeltildi Duvar belediye tarafından yıktırıldı örneklerinde olduğu gibi. |
388 | özel ad | (Derleme.. özel isim) Tek varlığı bildiren ad: Ali, Ayşe, Ankara, İstanbul, Sakarya, Kızılırmak Sapanca, Pamuk (kedi adı) vb. |
389 | özel dil | (Derleme.. sınıf dili) Ticaret veya sanat sahiplerinin aralarında kullandıkları bir çeşit argo: Balıkçı dili, kalaycı dili, gemici dili gibi. |
390 | özne | Çekimli eylemin veya eylemsinin meydana gelmesini sağlayan kişi. Dilbilgisinde kişi kavramiyle çekimli eylemi veya bazı eylemsileri meydana getiren "insan, hayvan, bitki veya şey" özne adı altında belirtilir: Bu mektubu ben yazdım Çocuklar camı kırdılar Ali Ankara'ya gitti Sen yorgunsun galiba Birisi geldi Evlerinin önü daima temizdir Ali, Ahmet gelince gitti Kedi kaçmış örneklerinde olduğu gibi. |