451 | eleştirici düşünme | Öncülleri ve kanıtları titizlikle değerlendirdikten sonra ilgili bütün etmenleri göz önünde tutarak ve geçerli mantık yöntemlerinden yararlanarak elden geldiğince nesnel sonuçlara varma süreci. |
452 | eleştirimcilik | 1. Bir felsefe görüşünü geliştirirken insan bilgisini eleştiriden geçirmeyi ilk koşul olarak ele alan anlayış. 2. Kant'ın ortaya koyduğu ve görgücülüğe karşı us ile düşüncenin, usçuluğa karşı da algı ile deneyin haklarını koruyan bilgi kuramı. 3. Ülkücülü |
453 | elişi | 1. Okullarda öğrencileri el işlerine alıştırmak amacıyla kâğıt, mukavva, tahta, tel gibi gereçler ve basit el araçlarıyle yaptırılan yaratıcı işlere verilen genel ad. 2. Amacı, el işleri yoluyla çocukların gelişmesine katkıda bulunmak olan ve daha çok ilk |
454 | engel sınavı | Yönetmeliklerde belirtilen özürleri dolayısıyle herhangi bir sınava zamanında giremeyeceklerini bildiren ve bu özürleri okul yönetimince kabul edilen öğrenciler için açılan sınav. |
455 | enstitü | Bir üniversiteye bağlı ya da bağımsız bir kuruluş olarak genellikle araştırma yapan ve kimi durumlarda öğretime de yer veren eğitim kurumu. |
456 | er öğretmen | İlköğretmen okulu çıkışlı olup Millî Eğitim Bakanlığı örgütünde ilkokul öğretmeni olarak çalışırken silah altına alınan ve Silahlı Kuvvetlere bağlı bir okuma-yazma taburunda görevlendirilen kimse. |
457 | erek | 1. Bir iş yapılırken, bir eyleme geçilirken varılmak istenilen son. 2. Eğitim etkinliklerine yön veren, öğrencilere kazandırılması istenilen davranımların oluşumunda hep göz önünde tutulan ve önceden düşünülen sonuç. |
458 | erginleme | Birini bir konu üzerinde aydınlatıp onu gerekli temel bilgi ve becerilerle donatarak ergin ve yetişmiş kılma. |
459 | erkek lisesi | Yalnız erkek öğrencilerin okuduğu lise. |
460 | erken bunama | Genellikle gençlerde görülen, yalnız kendini düşünme, dış ortamla ilgiyi kesecek ve gerçeği unutacak denli düşlere kapılma gibi belirtileri olan ve zihin çöküşü ile birlikte gözlenen bir us hastalığı. |
461 | erkin eğitim | 1. Aristo felsefesine göre, yetişmekte olan bir kimseyi insanlık ve özgürlük bakımından yetkin duruma getirmeye yarayan eğitim. 2. Ortaçağda Avrupa'da okumakta olan bir kimseye gerekli düşünce ve sanat kültürünü sağlayan yedi bilgi koluna (liberal arts) v |
462 | erkincilik | 1. Düşünme ve konuşma özgürlüğünü benimseyen, kişileri doğal yetenek ve ilgileri yönünde geliştirmeyi eğitimin temel ereklerinden sayan görüş. 2. Zihnin, özellikle mantık, matematik, klasik diller ve fizikötesi gibi bilgi dallarını kapsayan bir öğretim pr |
463 | eşdeğerli test | İçeriği ve kapsadığı maddelerin güçlüğü bakımından bir teste koşut olarak geliştirilen bir ya da daha çok sayıdaki benzeri testlere verilen ad. |
464 | eşdeğerlilik katsayısı | Bir testin iki eşdeğerli örneğinin uygulanmasıyle o test üzerine elde edilen güvenirlik kestirimi. |
465 | eşitçilik | 1. İnsanların doğal olarak eşit olduklarını ileri süren toplumbilim görüşü. 2. İnsanların özellikle hukuk, siyasa ve ekonomi bakımından eşitliğini isteyen öğreti. |
466 | eşitlik öğretisi | Bütün insanların eşit yaratıldığı temel düşüncesine dayanan, yetenekleri geliştirmek yolunda herkese eşit olanaklar sağlanması ve eğitimde bireysel ayrımların göz önünde tutulması gerektiğini savunan öğreti. |
467 | eşleştirme maddesi | Bir listede yer alan bilgi ya da soruların her biri ile ikinci bir listede yer alan bilgi ya da yanıtların her biri arasında doğru bağlantı kurulmasının istendiği test maddesi. |
468 | etkin okul | 1. Eğitim ve öğretim etkinliklerinin planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi konularında öğrencilere geniş çapta katılma olanağı sağlayan okul. 2. Program, yöntem ve insan ilişkileri bakımından işe ve etkinliğe önem veren okul. |
469 | etkin öğretim | Ele alınan bir sorunun çözümünde, geleneksel derslik yöntemlerinden yaralanmak yerine, ilgili birkaç bilgi alanında araştırma, deneme ve inceleme yapmaya önem veren öğretim. |
470 | etkincilik | 1. Gerçeği yalnızca bir anlık sorunu olarak değil, aynı zamanda bir iş ve eylem sorunu olarak gören, çocuğun doğal olarak etkin olduğunu ileri süren öğreti. 2-Yaratıcı etkinliğin, eğitimin amacı olduğunu savlayan öğreti. 3. Uygulamada etkinliği temel alan |
471 | etkincilik yöntemi | Öğrencilerin, etkinlik üniteleri yoluyla kendileri için anlamlı öğrenme çalışmalarına katılmalarına önem veren bir öğretim yöntemi. |
472 | etkinlik | Çocukların, kendi amaç ve gereksinmelerine uygun geldiği için isteyerek katıldıkları herhangi bir öğrenme durumu. |
473 | etmen | 1. Birlikte ya da ayrı ayrı etkisini gösteren ve belli bir sonuca götüren güçlerden, koşullardan her biri. 2. Zekâ ölçümünde, uygulanan iki ya da daha çok sayıda testten elde edilen sonucu belirleyen ve etkileyen böylece ayrı test puanları arasında bağlıl |
474 | etmen çözümlemesi | 1. Test puanları gibi bir dizi değişken arasındaki iç-bağlılaşmaları çözümleyen türlü yöntemlerden biri. 2. Bulgulara temel olan başlıca öğeleri ortaya çıkarmak amacıyla test puanlarının incelenmesi. 3. Belli test sonuçlarında kendini gösteren başlıca zih |
475 | ev ekonomisi | 1. Üniversitelerde ve yüksek okullarda kimi öğrencileri ev yönetimi alanında yetiştirmek ve kimi öğrencileri de öğretmenlik, kurum yöneticiliği, beslenme uzmanlığı gibi görevlere hazırlamak amacıyla yapılan öğretim. 2. Besin, giyim, barınma ve insan ilişk |
476 | ev ekonomisi okulu | Genellikle ortaokulu bitiren kız öğrenciler arasından ev ekonomisi alanında yetişmek isteyenlere öğrenim sağlayan üç yıllık parasız yatılı okul. |
477 | ev ödevi | Okul saatları dışında öğrencinin evinde yapması ya da bitirmesi istenilen ödevlere verilen genel ad. |
478 | ev yönetimi | 1. Ailenin toplumsal ve ekonomik yaşayışını istenilen düzeye çıkarabilmek için özdeksek ve tinsel olanaklardan en iyi biçimde yararlanmanın yollarını araştıran ve bu konuda beliren sorunlarla uğraşan bir öğretim alanı. 2. Genellikle kız öğrencilere bir ev |
479 | ev ziyareti | Veli-öğretmen-öğrenci ilişkilerini geliştirmek, öğrencinin ev çevresi üzerine bilgi toplamak, kılavuzluk programına karşı ailenin yardım ve desteğini sağlamak için sınıf öğretmeni ya da danışmanın, öğrencinin evine uğraması. |
480 | evren | 1. Var olan şeylerin insan zekâsıyle kavranabilen bütünü ve özellikle gök varlıklarının tümü. 2. Sayılama bakımından gözlenebilir durumda olan ve birtakım ortak özellikler taşıyan birey ya da nesnelerden oluşan kümeye verilen ad. |