Gramer - XML


IDTerimAçıklama
991tür adıAynı türden olan varlıklara soyut kavramlara verilen genel ad: ağaç, ateş, çiçek, koyun, kum, ördek, tuğla, yol, savaş, yağmur, bilgi, bilim, arkadaşlık, duygu, düşünce, güzellik, sevinç, gönül, bilgi vb.
992türemebk. ünlü türemesi.
993türeme ünlüAsıl kelimede olmadığı hâlde çeşitli nedenlerle kelime başında veya içinde türeyen ünlü: Rus > urus İng. steam > istim, lazım > ilazım, grup > gurup, gencecik (<genç-e-cik), sabr > sabır, keşf > keşif vb. bk. ünlü türemesi.
994türeme ünsüzAsıl kelimede olmadığı hâlde, çeşitli nedenlerle kelime başında veya içinde türeyen ünsüz: ur- > vur-, Baveng > hevenk, ip > yip, kılıç > kılınç vb. bk. ünsüz türemesi.
995türemiş adAd veya fiil köklerinden yapım ekleriyle kurulmuş ad: göz+lük, iş+çi, pazar+cı, ben+cil, yok+sul, tüt-ün, göç-ük, tarı-m, yık-ık, acı (<aç-ıg), yay-gın, süpür-ge, çal-gı vb.
996türemiş fiilAd veya fiil kök ve gövdelerinden yapım ekleriyle kurulmuş fiil: göz / göz + le-, gözle-m+le-, göz + le-n-, yaş / yeş-er-, gök /göğ-er, iyi / iyi + le-ş-, yürü- / yürü-t-, al- /al-ın-, gül- /gül-üş-, sar- / sar-ıl- vb.
997türemiş kelimeAd ve fiil soylu kelime köklerinden yapım ekleriyle genişletilerek bağlandığı kelimeyle ilgili yeni anlamlar kazanmış kelime: yazlık < yaz+lık, kutlu < kut+lu, konuk < kon-uk, yaygı < yay-gı, iyice < iyi+ce, güzün < güz+ün vb.
998türemiş sıfatAd ve fiil köklerinden sıfat yapım ekleriyle kurulmuş sıfat: ak saç+lı kadın, Ankara+lı yolcu, can+lı yayın, ün+lü sanatçı, tuz+lu yemek, kut+lu gün, insancıl davranış, insancıl tutum, çocuksu yüz dip+siz kuyu, ök+süz çocuk, yeşilbaş ördek, kes+kin bıçak, seç+kin insan, kıs+ık ses, esne-k kumaş, parla-k yüz, çat-ık kaş, bir+inci sınıf, iki+şer kişi vb.
999türemiş zarf(Almanca abgeleitetes Adverb abgeleitetes Umstandswort Fr. adverbe derive İng. derived adverb Osm. müştak zarf. || Zarf türetmeye yarayan eklerle kurulmuş zarf: bizcileyin < biz+ce+leyin «bizim gibi», sabah+leyin, akşam+leyin, tez+cek, çabuçak < çabuk+çak, yaz+ın, kış+ın, ardı+n+ca (seğirtmek), ileri < il+geri, yukarı, beri vb.
1000türetmeAd veya fiil kök ve gövdelerine yapım ekleri getirmek suretiyle eklendiği kökle ilgili yeni anlamlar kazanmış kelime yapma işi: oyun+a-mak, verim+li+lik, yara-r+lı, kum+luk, bin-ici + lik, ben + im + se-mek, bir-le-ş-tir + mek, oku-t-tur-, yan-kı vb.
1001türevTüretme yoluyla yapılmış kelime: az+lık, yol+luk, bula-n-ık, sev-gi + li, tara-n-mış, yeşil+lik, tut-uş, ayır-ıntı vb.
1002ulamabk. bağlama ve bağlama işareti
1003unvanŞahıs adlarıyla bir arada kullanılarak nezakete yönelik bir hitap biçimini veya şahsın ailedeki, topluluk ve toplumdaki mevkini ve akrabalık derecesini gösteren ad: Kağan, tegin, erkin, beg, hatun, paşa, ağa, hanım, abla, dede, amca, teyze, yange, bacı vb.
1004unvan grubuBir şahıs adı ile bir unvan ve akrabalık gösteren adın eksiz olarak yanyana gelerek oluşturduğu belirtme grubu. Unvan gösteren ad şahıs adından önce de sonra da gelebilir şahıs adı birleşik bir ad olabilir: Bilge Kağan, İlbilge Hatun, Köl Tigin, Mimar Sinan, Mütercim Asım, Süleyman Şah, Mustafa Kemal Paşa, Turgut Reis, Ali Çavuş, Mehmet Ağa, Gülsüm Bacı, Sıdıka Öğretmen, Ahmet Bey, Şair Nigâr Hanımefendi, Zekiye Hatun, Rukiye Teyze, Mehlika Sultan, Hasan Kaptan, Muallim Naci, Vali Reşit Galip, Binbaşı Cahit, General Kâzım Karabekir vb. Ünvan gruplarında vurgu birinci öge üzerindedir.
1005uygulamalı ses bilimibk. deneyli ses bilimi
1006uygunlukTürkçede cümle içinde özneyle yüklemin şahıs ve sayı bakımından birbirine uyması: Şükriye, gerçekleşeceğini kimsenin söyleyemeyeceği bir ümide mahkum edilmiş bulunuyordu (T. Buğra, Yalnızlar, s. 119). Siz doğru dürüst konuşmasını bilmez misiniz hiç? (T. Buğra, göst.e. s. 216). Kolcular bildikleri hâlde yolunu beklemek şöyle dursun, rasgeldikleri yerde hatırını alırlar, gönlünü hoş ederlerdi (R. H. Karay, Memleket Hikâyeleri: Küs Ömer, s. 73) vb.
1007uzak başkalaşmabk. uzak benzeşmezlik.
1008uzak benzeşmeKelime içinde bir sesin uzakta bulunan başka bir sesi boğumlanma niteliği bakımından kendisine benzetmesi: binmek > minmek, etmek > ekmek, benderek > mendirek, şemsiye > şemşiye gibi bk. benzeşme.
1009uzak benzeşmezlikBir kelimede yanyana bulunmayan ancak boğumlanma nitelikleri birbirinin aynı ya da birbirine yakın iki ünsüzden birinin başka bir ünsüze dönüşmesi olayı: berber > belber, kehribar > kehlibar, birader >bilader, fincan > filcan, zelzele > zerzele vb. bk. benzeşmezlik.
1010uzak göçüşmeYanyana bulunmayan ünsüzlerin yer değiştirmesi ile oluşan göçüşme olayı: ödünç> öndüç, ileri > ireli, lanet > nalet, güvercin > güvencir, zerdali > zelderi vb. Ayrıca bk. göçüşme.
1011uzak lehçeBir dilin ana gövdesinden, metinlerle izlenemeyen çok eski devirlerde ayrılan ve öteki lehçelerle aralarında büyük oranda ses ve şekil bilgisi ayrılıkları bulunan lehçe. Yakut ve Çuvaş lehçeleri, Türkçenin uzak lehçeleri durumundadır. Karşıtı yakın lehçe’dir. bk. lehçe.
1012uzatmaBir veya iki hecesinde uzun ünlü bulunan kelimelerde bu hecelerin uzun okunması: sade (sade), salim (salim), lazım (lazım), yarın (yarın), mevcudumuz (mevcudumuz), hakikî (hakiki), âlimane (alimane) «bilgince» vb.
1013uzun heceÜnlüsü uzun olan hece: âlim (a-lim), inayet (ina-yet), mevcudiyet (mevcudiyet), rica (rica), ilmî (ilmi), ailevî (ailevi) vb. Karşıtı kısa hece’dir.
1014uzun ünlüBoğumlanma süresi normal bir ünlünün süresinden daha uzun olan yahut normal uzunluktaki iki ünlünün boğumlanma süresini içine alan ünlü: / a / ı / / i / o // u // ö // ü / vb. Türkiye Türkçesinde yabancı kelimelerde yer alan ünlüler dışında uzun ünlü yoktur. Ancak, Türkçenin çok eski devirlerinde ister aslî ister ses değişmeleri sonucu olsun, uzun ünlülerin varlığı bilinmektedir: ab «av», aç- «acıkmak», bar «var», ot «ateş», beş «beş», üç «üç», süt «süt», yok «yok» vb. Bugün bu uzunlukları veya bu uzunlukların daha önceki devirlerde var olduğunun görüntülerini (Çuv. *kanat > sunat “kanat”, *kök > kavak “mavi” tört > tavatta “dört” vb.) Türkmen, Çuvaş, Yakut, Halaç lehçelerinde de buluyoruz. Bu türlü uzunluklar Anadolu ağızlarında da yer yer süregelmektedir. Uzunlukların bir kısmı da özellikle ağızlarda ve konuşmalarda ünlü, ünsüz düşmelerinden ve ses kaynaşmalarından oluşmuştur: ağabey > ãbi , var mı? > va-mı? daha > da, ağlama > alama, bu gün > bön vb.
1015üçlemeAynı kök veya gövdeden yapılan bir ikilemenin aynı kök veya gövdeden kurulmuş bir fiille birlikte kullanılması: sızım sızım sızlamak, kurum kurum kurulmak, didik didik didiklemek, inim inim inlemek, tir tir titremek, süzüm süzüm süzülmek vb.
1016üçüncü şahısÇekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan ve dinleyen dışındaki kişi veya nesne (kişiler veya nesneler): bildi, bilmiş, biliyor, bilir, bilecek, bile, bilse, bilmeli, bilsin, ve «o» zamiri (teklik 3. şahıs) bildiler, bilmişler, biliyorlar, bilirler, bilecekler, bileler, bilseler, bilmeliler, bilsinler, ve «onlar» zamiri (çokluk 3. şahıs) vb.
1017üçüz ünlüTek bir hecede yanyana bulunan üç ünlü: Fr. beaucoup (çok), fauteuil (koltuk) quitude (huzur, sessizlik) İng. contagious “bulaşıcı, sarî”, contentious “kavgacı, münazaacı” gibi.
1018üleştirme sayı sıfatlarıAsıl sayılar üzerine -Ar, -şAr eklerinin getirilmesiyle kurulan ve ilgili olduğu nesneyi sayı bakımından paylaştırma, dağıtma, ayırma ve bölük bölük gösterme yönlerinden açıklayan sıfatlar: beşer soru, üçer kez, ikişer el, birer defter, yedişer kişi vb.
1019üleştirme sayılarıNesneleri sayıca paylaştırma ve dağıtma bakımlarından ifade etmek için, asıl sayılara bu kavramı veren veya -Ar, -şAr eklerinin eklenmesiyle kurulan sayılar: birer, ikişer, üçer, dörder, beşer, altışar, yedişer, sekizer, dokuzar, onar, ellişer, seksener, doksanar vb.
1020üleştirme sıfatıbk. üleştirme sayı sıfatları

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir