| 121 | bağımlı kelime | Yalnız başına anlamı olmadığı için ad çekimine girmeyen ve cümle içindeki öteki kelime ve kelime grupları arasında çeşitli anlam ilişkileri kurmaya yarayan ve onlara bağımlı olan kelime. Türkçede gibi, için, göre, beri, kadar vb. edatlarla , ve, ile, ama, yahut, veya, fakat vb. bağlaçlar bu nitelikte kelimelerdir. bk. edat, bağlaç. Karşıtı bağımsız kelimedir. |
| 122 | bağımlı sıralı birleşik cümle | En az iki cümleden oluşan yalnız başlarına kullanıldıklarında da bir yargı bildiren fakat özneleri nesneleri veya tümleçleri ortak olan birbirine virgül, noktalı virgül gibi işaretler veya bağlaçlarla bağlanan ve anlamca birbirine bağımlı olan cümleler: İnsan bir arayıp sorar, bir mektup yazar, bir telefon eder, şöyle bir hatır sorar. Konusu kendilerine pek ilgi çekici gelen bu kitabı Ayşe okuyor, arkadaşları dinliyor, Dilek de arasıra notlar alıyordu. Kendisi on senedir ne Bursaya gitmiş, ne akrabalarını görmüş, hatta mallarını bile İstanbuldan gönderdiği bu vekil vasıtasıyla sattırmıştı (Ö. Seyfettin, Primo Türk Çocuğu I, Bütün Eserleri 3 Bomba, s. 25). Bu inkılâp mucizesi bugün dillendi, bugün ses, renk ışık ve heyecan hâlinde büyüklüğünü ve eşsizliğini bize haykırıyor (Y. N. Nayır, Bu Onyıl, s. 115). Kayıklar yan yana duruyor, hatta, bazen kayıkçılar bunları çarpışmasınlar diye tutuyor, çekiyor, birleştiriyor bazen de çarpışmadan yol alsınlar diye hafifçe itiyor, uzaklaştırıyorlardı (A.Ş. Hisar BM, s. 201).Orta sırada yan yana bir diziye oturmuş, dört beş piyade neferi, bütün parterde yalnız bir tek bahriyeli var (M.Ş. Esendal, EOY, s. 105). Karşı sarraflara el öpmeğe gidecektik... Bunu bize ne babam ne de annem söylemişti (O. Kemal, BE, s. 69) vb. |
| 123 | bağımsız cümle | Yapısı bakımından, başka bir cümle ile aralarında bağlantı bulunmayan müstakil cümle: Öğrenci Seçme Sınavına girecek adaylara kimlik kartları ve sınava giriş belgelerini gönderme işlemi tamamlandı vb. bk. cümle. |
| 124 | bağımsız kelime | Tek başına bir anlamı olan, cümle içinde anlam bakımından başka bir kelimeye bağlı bulunmayan kelime. İsim, sıfat, zamir, zarf, ünlem ve fiil türünden olan kelimeler bağımsız kelimelerdir: masa, pencere, Ayşe, güzel, uzun, sen, onlar, yarın, geceleyin, eyvah, of gibi. Karşıtı bağımlı kelimedir. |
| 125 | bağımsız sıralı birleşik cümle | Birden fazla bağımsız cümleden oluşan, yalnız başlarına kullanıldıklarında da birer anlam taşıyan özne, tümleç ve yüklemleri ortak olmayan ancak, anlamca birbirlerini bütünleyen ve virgül, noktalı virgül veya bağlaçlarla birbirine bağlanan cümleler: Gençlik uçan ümidi bir hakikat hâlinde yakalayan avcıdır ve hayatta her dakikamız uçan bir ümittir ve hayatın bütün sırrı bunların kanadındadır. (Y.K. Karaosmanoğlu, Erenlerin Bağından, s. 100). O şimdi bu karanlığın, bu ıssızlığın dibinde idi ve evin içinde ve mahallede herkes çoktan uyumuştu bütün ışıklar çoktan sönmüştü. (Y. K. Karaosmanoğlu, Erenlerin Bağından, s. 101). Aydınlığı, vuzuhu herkes gibi severim hayatı yapan şüphesiz ki onlardır (A.H. Tanpınar, YG, s. 133). Söğütte Kuvayı Milliyeyi biz kurduk, biz büyüttük. Taburların başında cepheye gittik, üstümüze düşeni, kelle koltukta yerine getirmeğe çalıştık. (S. Çokum, AB, s. 165) vb. |
| 126 | bağlaç | Söz içinde birden çok kelimeyi kelime grubunu veya cümleyi birbirine bağlayarak aralarında çeşitli yönlerden ilgiler kuran görevli kelimeler. Bazı bağlaçlar, bağladıkları ögelerden önce veya sonra tekrarlanarak da kulanılırlar: ile, ve, de, hem
hem, ne
ne, de
de, gerek
gerekse, olsun
olsun ya, yahut, ya da, veya, ya
ya, mi
mi, ister
ister, ama, fakat, lakin, yalnız, ancak, bununla birlikte, şu var ki, yine de, bir
bir, kimi
kimi, bazen
bazen, kâh
kâh
, hatta, bile, üstelik yani, demek ki, böyle ki, başka bir deyimle ki, kim gerçekten, nitekim, hâlbuki, oysa çünkü, zira buna göre, bundan dolayı, bu sebeple, bunun üzerine bunun için öyleyse taki, diye eğer, şayet, yoksa, illa, o takdirde aksi hâlde vb. örnekler: Biz de güçsüzüz ama iyimseriz (Kemal Tahir, Yol Ayrımı, s. 235). Arkası bana dönük olduğu için göremem ama budala gülme hep dudağındadır. (S. F. Abasıyanık, Bütün Eserleri 2, s. 232) Ya devlet başa ya kuzgun leşe. Anlayışlı fakat hazırlıksız bir kimse. Hem kel hem fodul. Ya anlat yahut da yazılı olarak getir. Demek ki, senin anlattığın kadarından da fazlaymış. Teşrinler geldi, lüfer mevsimi başlayacak yahut nisandayız. Boğaz sırtlarında erguvanlar açmıştır, diye düşünmek, yaşadığımız anı efsaneleştirmeye yetişir. (A. H. Tanpınar, Beş Şehir, s. 145). Ne bir ayak sesi hanın boş, loş, sessiz, ölü sofalarında gezindi, ne de bir kapı gıcırtısı duydum (S. F. Abasıyanık, Bütün Eserleri, s. 181). Zengin mi fakir mi bilmiyorum o mu yoksa öteki mi gelecek On yedisinde ya var, ya yoktu. (Y. Kemal, Ortadirek, s. 358). |
| 127 | bağlaçlı ikileme | Anlamı güçlendirmek için, dA ve ha bağlaçları ile aynı kelimeden kurulan ikileme: güldü de güldü yazdı da yazdı kitap da kitap yalnız ve yalnız hatta ve hatta yıllarca ve yıllarca koş ha koş, git ha git vb. |
| 128 | bağlaçlı tamlama | Tamlayanları arasında bağlaç olan ad veya sıfat tamlaması: cami ve sarayların geniş beyaz merdivenleri eski ve büyük ahşap yalılarla konaklar küçük ama kullanışlı ev zeki fakat yaramaz çocuk anne ile babanın görev ve sorumlulukları vb. |
| 129 | bağlam | Bir cümlede, bir konuşmada veya bir metin içinde yer alan herhangi bir kelimenin anlamının daha iyi belirlenebilmesi ve başka anlamlarından ayırt edilebilmesi için, kendisini çevreleyen ve karşılıklı ilişkide bulunduğu öteki öge veya ögelerle oluşturduğu bütün. Söz gelişi baş kelimesi Dün başım çok ağrıyordu ibaresinde «insan başı» anlamına geldiği hâlde, Kumaşın iki başındaki eğrilik ibaresinde «kumaşın uçları», havuz başı, ocak başı, mangal başı sözlerinde «bir şeyin yakını, çevresi», başı çekmek deyiminde «bir işe önayak olmak, öncülük etmek» Her işin başı sağlıktır cümlesinde «esas, temel» söz başı, ay başı, yıl başı kelime gruplarında «başlangıç», Bu çocukla baş edemiyorum cümlesinde ise «hâkim olamama, disiplin altına alamama» anlamlarını vermektedir. Baş kelimesinin sıralanan örneklerdeki bu birbirinden farklı anlamları, ancak, o cümleler içinde kendisini çevreleyen ve karşılıklı ilişkilerde bulunduğu diğer ögelerle oluşturduğu bütün, yani bağlam sayesinde belirlenebilmektedir. |
| 130 | bağlama | Bir kelimenin son ses ünsüzü ile ondan sonra gelen kelimenin önses ünlüsünü veya ünlü ile başlayan ilk hecesini birleştirerek tek bir hece hâlinde söyleme veya okuma: deniz_anası, yıkım_emri, gök_ova, sözlük_anlamı vb. |
| 131 | bağlama cümlesi | İki yargıyı aynı yöndeki oluş ve kılış beraberliği veya sırasıyla ya bağlaçlar ya noktalama işaretleri ya da zarf-fiiller ile birleştiren cümle: Fikret eve uğradı ve babasıyla konuştu. Fikret eve uğradı, babasıyla konuştu. Fikret eve uğrayıp babasoyla konuştu. Fikret eve uğrayarak babasıyla konuştu vb. |
| 132 | bağlama grubu | Bağlaçlar ile birbirine bağlanmış ad veya ad soylu kelimelerin oluşturduğu kelime grubu: Anne ile baba, para ve zenginlik, güzel ama soğuk, iyi değil çok iyi, akıllı ama tembel gök, deniz ve dağlar kimlik, şeref ve haysiyet sevimli, tombul, minik ve afacan vb. Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi ikiden fazla ad unsurunun yer aldığı bağlama gruplarında, bağlaç son iki ad ögesinin arasına girer. Hem
hem, ne
ne, da
da, ister
ister, ya
ya, mi
mi gibi tekrarlanan bağlaçlarla kurulan bağlama gruplarında bağlaçlar ad ögelerinin başında ve sonunda yer alır: Hem kellik hem de hodulluk Ne iyi ne kötü Aliden de Ahmetten de haber yok! Ne Arabın yüzü ne Şamın şekeri Ya şevk içinde harâb ol, ya aşk içinde gönül! Ya lale açmalıdır gönlümüzde yahut gül (Y. K. Beyatlı, Kendi Gök Kubbemiz, s. 86). Ne Akdenizde şafaklar ne çölde akşamlar ne görmek istediğim Nil ve köhne Ehramlar Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli vb. |
| 133 | bağlama işareti | Bir kelimenin son ses ünsüzü ile ondan sonra gelen kelimenin ön ses ünlüsünü veya ünlü ile başlayan ilk hecesini birleştirerek tek bir hece hâlinde söylemeye veya okumaya yarayan işaret (_): ağaç_altı, hanım_eli, şairin_ölümü, yaş_otuz, Ahmet _Ali_Bey, Mahmut Şevket_Esendal vb. |
| 134 | bağlama zamiri | Kendisinden önce gelen bir kelime veya kelime grubunun yerini tutan ve yerini tuttuğu kelime veya kelime grubu ile kendisinden sonra gelen açıklayıcıyı birbirine bağlayan Far. ki zamiri: Konyada bir ağaç vardır ki dökülmez yaprakları (A. N. Asya, Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, s. 160). O insanlar ki, renkli, silik (O. Veli Kanık, Bütün Şiirleri, 2. s. 1686). Vallahi bu o kadar karışık ve zor bir sistemdir ki, size ayrıntıları ile açıklayamam (Y. B. Bakiler, Üsküpte Kosovaya, s. 171). Hissediyor ki, bir tarafı can çekişir ve ölürken, her tarafına bedel başka bir tarafı canlanmakta, dirilmektedir (N. Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, s. 59). Ben ki Bursayı o kadar severim, sanatımın ve iç hayatımın bütün bir tarafını bu şehre borçluyum (A. H. Tanpınar, Yaşadığım Gibi, s. 209). Dediler ki, bin derde deva bu mübarek sudur (Y. K. Karaosmanoğlu, Erenlerin Bağından, İki âmanın Sözleri, s. 106). Dünyanın başka yerlerinde öyle memleketler vardır ki, düzenini periler kurdu zannedersiniz (Y. K. Karaosmanoğlu, göst. y.). Bu işler o kadar zordur ki, gecenizi gündüzünüze katmadan başarıya ulaşamazsınız. vb. |
| 135 | bağlantı ünlüsü | bk. bağlayıcı ünlü. |
| 136 | bağlantı ünsüzü | bk. bağlayıcı ünsüz, koruyucu ünsüz |
| 137 | bağlayıcı ses | Belirli durumlarda kelime kök veya gövdelerine eklerin bağlanması sırasında kullanılan ses. bk. bağlayıcı ünlü, bağlayıcı ünsüz. |
| 138 | bağlayıcı ünlü | Ünsüzle biten kelime kök ve gövdelerine ünsüz ile başlayan eklerin getirilmesi sırasında kullanılan ve kök ile eki birbirine bağlama görevi yüklenmiş olan ünlü: el-i-m, kol-u-m, baş-ı-n «senin başın», yol-u-n yordam-ı-n «senin yolun yordamın» al-ı-r, ver-ir-i-m otur-u-r, gör-ü-r aç-ı-l bil-i-n- yak-ı-n bil-i-ş-, ac-ı-k-, geç-i-k- gör-ü-ş-, koş-u-ş- ak-ı-t-, kork-u-t- vb. |
| 139 | bağlayıcı ünsüz | Ünlü ile biten kelime kök ve gövdelerine ünlü ile başlayan bir ek eklendiğinde veya ünlü ile başlayan başka bir kelime ile birleştiğinde aradaki ses boşluğunu (hiatus) ve ünlü çatışmasını önlemek için kullanılan ünsüz, koruyucu ünsüz: anla-y-an, dinle-y-en okulda-y-ım, yanında-y-ım tatlı-y-dı (<tatlı idi) vasıtası-y-la (<vasıtası ile), kendisi-y-le eski-y-ince başla-y-ayım, sakla-y-acak başla-y-ıp neyse <ne ise, vasıtasıyla <vasıtası ile vb. Gramerlerde 3. şahıs iyelik ekleri ile ad çekimi ekleri arasına giren zamir nside bu gruba sokulmuştur: babası-n-a, evi-n-e yol boyu-n-ca vb. |
| 140 | bağlı cümleler | Ve, veya, ama, da, fakat, halbuki, lakin, meğer vb. bağlaçlardan biri ile birbirine bağlanmış olan ve aralarındaki anlam ilişkisi de bu bağlaçlar ile sağlanan bağımsız cümlelerden oluşmuş cümleler Henüz bu yaşta, zavallı çocuk gönül çekmek nedir bir büyük adam gibi biliyor ve bir büyük adam gibi yarasının acısını kimseye sır vermeyerek taşıyor (Y. K. Karaosmanoğlu, Kiralık Konak, s. 73). Gülüyordu ama hisli hisli
bir devle güreşmiş de yenmiş gibi (T. Buğra, Yağmur Beklerken, s. 97). Ben, ne âlimim, ne de bir siyaset adamıyım, dedi, sadece bir iptidai hocasıyım (R. N. Güntekin, Yeşil Gece, s. 65). Doktor kendisiyle konuşmak isteyenlerin bulunduğunu anlamıştı: Fakat bunları görmemezlikten geldi (T. Buğra, Küçük Ağa, s. 127). Bu kitapta harbe, mümkün olduğu kadar az yer vermeye çalışacağım, Çünkü harbin hikâyesi, çağdaş insan için artık ilgi çekici olmaktan çıkmıştır (Ş. S. Aydemir, Suyu Arayan Adam, s. 93). Hoca Efendi hâlâ reis beyin gözlerine bakıyordu fakat bu bakışlar neler duyup düşündüğünü belli etmiyor, olsa olsa durgun ve dalgın görünüyorlardı (T. Buğra, Küçük Ağa, s. 223). Diyeceğim şu ki siz şimdi şükredin hâlinize (S. Çokum, Ağustos Başağı, s. 114). Zannetmeyin ki bu savaşa yeni başlıyoruz (S. Çokum, Ağustos Başağı, s. 3). Adam etrafına bakındı. Ne gelen vardı ne de bir ses duyuyordu vb. |
| 141 | basit ad cümlesi | Bir düşünceyi, bir duyguyu ve bir oluş ve kılışı ad soylu bir kelime veya bir ek-fiil ile tek yargı hâlinde anlatan ve en az bir özne ile bir yüklemden oluşan cümle türü: Bu gün hava oldukça serin. Günler kısa geceler uzun. Gökyayım ne yapsam ziyade değil / Sencileyin hasmı rüyada değil / Topun namlusunda görenlerindir (O. Ş. Gökyay, Bu Vatan Kimin?). Eğerlen kıratı alın getirin / Ağam gelir diye gözü yoldadır (Karacaoğlan) vb. bk. basit cümle. |
| 142 | basit cümle | Bir düşünceyi bir duyguyu veya bir oluş ve kılışı tek bir yargı hâlinde anlatan ve en az bir yüklemden oluşan cümle türü: Bu yıl ağaçlar erken çiçeklendi. Elimdeki işi yarına kadar bitirmeliyim. Ben yalnız değilim. Sen iyi misin. Bu güller tam aradığım türdendir. vb. Buna göre basit cümleyi basit ad cümlesi ve basit fiil cümlesi olarak ayırabiliriz. Bunlara bk. Karşıtı birleşik cümledir. |
| 143 | basit ek | Bir tek ünlü veya ünsüzden yahut da ünsüz-ünlü, ünlü-ünsüz, ünsüz-ünlü-ünsüz birleşiminden oluşan ve yapısı bakımından içinde başka bir ek bulunmayan ek: anne+m taş+a çalış+sa doğru+la- top+aç oy-uk kira+lık ök+süz tat+sız oku-mak, ev+ler vb. |
| 144 | basit fiil | Yapı ve anlam bakımıdan daha basit ögelere ayrılamayan, tek veya iki heceli kök durumudaki fiil: at-, aç-, ye-, gir-, tut-, yaz-, oku- vb. |
| 145 | basit fiil cümlesi | Bir düşünceyi, bir duyguyu veya bir oluş ve kılışı yargı hâlinde bir tek çekimli fiille anlatan ve en az bir özne ve bir çekimli fiil ögesi taşıyan basit cümle türü: Üşüyorum. Sen üşümüyor musun? Bahçenin kapısı açık kalmış. Yarın buradan ayrılıyoruz. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır vb. |
| 146 | basit kelime | Türetilmiş veya birleşik olmayan ve yapısı daha küçük parçalara ayrılamayan kök durumundaki kelime: at, el, üç, beş, yok, bu, şu, o, at-, yak-, üz- vb. |
| 147 | basit kip | (basit zamanlı kip) Herhangi bir ek-fiil almadan yalnız esas fiiller ile kurulan ve yapısında tek bir kip eki taşıyan çekimli fiil. Basit kipler bildirme kipleri ve tasarlama kipleri olarak ikiye ayrılır. Bildirme kipleri görülen geçmiş zaman, duyulan geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman ve geniş zaman kipleridir: yaz-dı-m, yaz-mış-sın, yaz-ıyor-sun, yaz-acak-sınız, yaz-ar-lar gibi. Tasarlama kipleri ise istek, şart, emir ve gereklilik kipleridir: yaz-ayım, yaz-san, yaz-sın, yaz-malı-sın gibi. bk. bildirme kipleri, tasarlama kipleri. krş. birleşik kip. |
| 148 | basit sıfat | Türemiş veya birleşik olmayan yapı bakımından daha küçük parçalara ayrılamayan ve kendinden sonra gelen bir adın belirteci durumunda olan kök durumundaki sıfat: üç (kişi), mavi (keten), sarı (yaprak), kötü (alışkanlık) bazı (insanlar), ince (hesap) gibi. |
| 149 | basit siga | bk. bildirme kipleri. |
| 150 | basit zamanlı kip | bk. basit kip |