541 | iç seste ünlü türemesi | Türkçenin hece yapısına aykırı olan yabancı kelimelerde söyleyişi kolaylaştırmak, Türkçe kelimelerde de anlama güç katmak üzere kelimenin iç sesinde ünlü türemesi olayı. Başlıca türleri şunlardır: İki ünsüzle başlayan tek heceli yabancı kelimelerde iki ünsüz arasında: tren > tiren, grup > gurup, kral > kıral, klüp > kulüp vb. || Sonu iki ünsüzle biten tek heceli yabancı kelimelerde ünsüzler arasında: akl > akıl, fikr > fikir, ömr > ömür, lûtf > lûtuf, zikr > zikir vb. || Güçlendirme ve küçültme sıfatları yapan ekler almış bazı Türkçe kelimelerde kelime ile ek arasında: az-cık > az-ı-cık dar-cık > dar-a-cık, güp-gündüz > güp-e-gündüz, yap-yalnız > yapa-yalnız, sap sağlam > sap-a-sağlam vb. bk. ünlü türemesi. |
542 | iç seste ünsüz türemesi | Çeşitli nedenlerle kelime içinde bir ünsüz türemesi olayı: Ar. fenn "bilim, sanat" > fent "hile", fırsat > fırsant, meclis > mencilis, mahakk > mihenk, mai > mavi, fa ide > fayda, fiat > fiyat Far. pâsbân > pazvant "gece bekçisi", peştemal > peştembal, kılıç > kılınç, bilezik > bilerzik, dolamaç > dolambaç vb. |
543 | içe dönük ünlemler | İnsanın iç dünyasındaki türlü duygu ve heyecanları dışarı vuran ünlemler. Bunlara duygu ünlemleri de denebilir. aa, ah, aman, vah vah, yazık, uhh, yaa, tövbe tövbe vb. Örnekler için bk. ünlem. |
544 | iğretileme | bk. deyim aktarımı |
545 | ikileme | Aralarında belli bir ses düzeni bulunan, biçim ve anlamca birbiriyle ilişkili olan, aynı, yakın ya da zıt anlamlı iki veya daha çok kelimenin bir tek kelime gibi anlam göstermek üzere yanyana gelmesi ile oluşturulan kelime grubu: birer birer, delik deşik, köşe bucak, yalvarıp yakarmak, yorgun argın, düğün dernek, hısım akraba, boy pos endam, cız cız, hele hele, of of, vah vah vb. || Ad çekimi ekleri alabilen, cümle içinde ad, sıfat ve zarf görevi yüklenen, anlamı güçlendirmek üzere kullanılan ikilemelerin başlıca türleri şunlardır: || a- Aynı kelimenin tekrarı ile kurulanlar: birer birer, teker teker, mışıl mışıl, dinleye dinleye, dura dura, bekleye bekleye, göre göre vb. || b- Eş veya yakın anlamlı kelimelerle kurulanlar: ev bark, belli başlı, bitip tükenmek, delik deşik, doğru dürüst, köşe bucak, yalvarıp yakarmak, düğün dernek, yalan yanlış, soy sop vb. || c- Zıt anlamlı kelimelerle kurulanlar: bata çıka, düşe kalka, yaza çize, doğru yanlış, iyi kötü, az çok, üst baş, analı babalı, karı koca, yaz kış vb. || d- Aynı kelimenin ön sesisinin değiştirilerek tekrarlanması ile kurulanlar: ayak mayak, güzel müzel, yaka maka, kutlu mutlu, çehiz mehiz, sandık mandık vb. |
546 | ikilemeli tamlama | İkilemeli sözlerden kurulu tamlama türü: güzeller güzeli, tatlılar tatlısı, arslanların arslanı, anaların anası vb. |
547 | ikili çatı | Bir fiil çatısının hem dönüşlü hem de edilgen olarak kullanılması: at-ıl-mak, al-ın-mak, bul-un-mak, sil-in-mek, sık-ıl-mak, kap-ıl-mak, tut-ul-mak, yık-ıl-ak gibi. Örnekler: ortaya atılmanın ne anlamı vardır? Tembelliği yüzünden işten atıldı. Arkadaşımın sözlerinden iyiden iyiye alındı. İstediklerimizin hepsi de alındı Toplantıda bulunması iyi olacaktı. Kayıp eşya bulunamadı. Silinmek için havlu gerekli. Camlar silindi mi? Bu türlü işlerden sıkıldığını bilmiyorduk. Portakalların sıkılmasına yardım edecek vb. |
548 | ikili kelimeler | Aynı kökten geldikleri ve aynı anlamı verdikleri hâlde, ses yapıları birbirinden az çok ayrılmış olan kelimeler, çift kelimelerdir. || Far. badam > T. badem / bayam, payam Far. gavz > Ar. cavuz T.ceviz, koz Far. gavmış > Ar. camus > T. camız, kömüş Ar. akıda > T. akide, ağda Fr. abatjour > T. abajur, pancur vb. (H. Eren "Türkçede doublet örnekleri", TD. S. 523-Temmuz 1995, s. 931 ve öt.) |
549 | ikili kök | Hem ad hem de fiil kökü olarak kullanılan kök: acı / acı-, ağrı / ağrı-, boya / boya-, eski / eski-, ekşi / ekşi-, karı "ihtiyar eş, zevce" / karı- "yaşlanmak", sancı / sancı-, toz / toz-, art / art-, bağır / bağır-, yüz / yüz-, ara / ara-, yaz / yaz- gibi. || Bu ikili köklerin bir kısmında yalnızca ses bakımından bir birlik vardır. Aralarında hiçbir anlam ilişkisi yoktur. ara / ara-, yaz / yaz-, yüz / yüz- gibi kökler bu niteliktedir. İkili köklerin bir kısmında ise tam bir anlam ilişkisi söz konusudur. Bu nitelikteki adların çoğu Türkçedeki fiilden ad türetme eki olan -g ünsüzünün eriyip kaybolmasından oluşmuştur. Dolayısıyla aynı kökten kaynaklanan bu ikilik, bir ses değişmesinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır: acı- / açı-g > acı, kuru- / kuru-g > kuru, boya- / boya-g > boya, karı- "ihtiyarlamak" / karı-g > karı "ihtiyar" tat- / ta-ıg > tat, sanç- / sanç-ıg > sancı vb. |
550 | ikili şekil | bk. ses nöbetleşmesi. |
551 | ikilik | Bazı dillerde adların, zamirlerin teklik-çokluk açısından iki varlığı iki nesneyi belirtmesi, çekimli fiilerde iki kişiyi göstermesi. İkilik şekli Arap, Yunan ve Sanskrit gibi dillerde var olan bir şekildir. Dilimizde ikilik yoktur. Yalnız Türkçeye Arapçadan girmiş olan bazı eski kelimelerde veya Osmanlıca metinlerde göze çarpar. -An ve -Ayn ekleri ile kurulur. Ar. taraf-eyn "iki taraf", ebe-v-eyn "ana-baba", harem-eyn "Mekke ve Medine", kamer-eyn "ay ve güneş", devlet-eyn-i fahîm-eteyn "iki büyük devlet" vb. || Arapçada ikilik, çekimli fiilerde de kurallı olarak kullanılmaktadır: kete-bâ "iki erkek yazdı", ketebetâ "iki kadın yazdı" ketebtümâ "iki erkek veya iki kadın yazdınız", tektübâni "iki erkek veya iki kadın yazarsınız" gibi. |
552 | ikinci çokluk şahıs | Zamirlerde ve çekimli fiillerde belirtilen "dinleyenler" siz zamirinin ve çekimli fiillerin iyelik eki ve zamir kökenli -nIz / -nUz, -sInIz / -sU- nUz, -In / -Un, -InIz / -UnUz 2. şahıs çokluk ekleri: Fakat siz, bu asrın Türk gençliği, iki nevi ıstırap ortasında çırpınan âvare ruhlarısınız (Y. K. Karaosmanoğlu, Erenlerin Bağından, s. 103). İşte tam o sırada siz o harabeler içinden göçmüş bir neslin cehennemden dönen hayaletleri halinde bizim önümüze çıkıyor veyahut önümüzden kaçıp gidiyorsunuz (Y. K. Karaosmanoğlu, göst. e., s. 111). Siz de bir milleti ve bir dünyayı, boynuna böyle bir ip takarak maceradan maceraya sürüklediniz (Arif N. Asya, Kubbeler: İpler, s. 263) vb. bk. ikinci şahıs, krş. ikinci teklik şahıs. |
553 | ikinci şahıs | Zamirlerde ve çekimli fiillerde belirtilen "dinleyen" veya "dinleyenler". Sen (2. teklik şahıs), siz (2. çokluk şahıs) zamirleri ve In-, -sIn / -sUn, -sInIz / -sUnUz ekleri. Sen: Ama sen de ölçülerinde eczacı kalfaları gibi titizlenmeye başladın (T. Buğra, Yalnızlar, s. 80). Sen benim gördüklerimi görmedin, geçirdiklerimi geçirmedin (H. N. Zorlutuna, Aydınlık Kapı, s. 210). Siz: Siz zamanımızı idrâk etmiş birisiniz. (T. Buğra, Yalnızlar, s. 77) vb. bk. ikinci teklik şahıs, ikinci çokluk şahıs. |
554 | ikinci teklik şahıs | Zamirlerde ve çekimli fiillerde belirtilen "dinleyen" sen zamiri ve çekimli fiillerin -n, -sIn / -sUn teklik şahıs ekleri: Sen bilirsin artık Allah'ım (T. Buğra Firavunun imamı s. 185). Sen ise beni zayıf tanıdın onunla bu uzun ülfetime şaşırman lazım gelir (Y. K. Karaosmanoğlu, Erenlerin Bağından, s. 24). Sen bana sönmeyen ateşlerden ve solmayan güllerden bahset (Y. K. Karaosmanoğlu, göst. e., s. 55). Bir gün olup sen yine buralara gelmiş olacaksın. Neden bu kadar yoruluyor-sun? vb. |
555 | ikincil uzunluk | Bir kelimenin ilk veya daha sonraki hecelerinde ses değişmeleri veya kaynaşmaları ile oluşmuş bulunan uzunluk, ikaame uzunluğu: yağmur > yamur, çekerken > çekeken, parça > paça, vara-cak > vacak, geldi > gedi vb. Bu olay daha çok Anadolu Ağızlarında görülür. |
556 | ikincil vurgu | Bir kelimenin asıl vurgusu dışında kalan ve cümle içindeki kullanılış biçimine bağlı olan vurgusu. yarın gelecek, (normal vurgulu şekil yarın). kapuya koştu (kapu'ya) oturmadı. (oturma'dı) canın isterse. (canın isterse) vb. |
557 | ikiz kelime | Aynı veya yakın anlamdaki iki kelimenin oluşturduğu kelime grubu bağ bahçe, bet beniz, çekip çevirmek, düğün dernek, soy sop, yalan yanlış, yamrı yumru vb. bk. ve krş. ikileme. |
558 | ikiz ünlü | Aynı nefes baskısı altında boğumlanan ve tek bir ünlü değerinde olan çift ünlü: ai, ei, au, äu gibi. İng. you [yu:sen, siz], my [mai "benim"], fine [fayn: ince nazik], go [gou "gitmek"], time [taym: zaman], beer [bir: bira], loud [laud: yüksek sesli, gürültülü] Almanca Auto [auto "atomobil"], Haus [haus "ev"], Haar [har:saç], baum [baum: ağaç], bäume [boyme:ağaçlar], zwei [tsvay: iki], İt. scuola [scuola:okul] vb. || Türkçede aslî olarak ikiz ünlü yoktur. Özbek, Türkmen, Karagas, Azerbaycan vb. Türk lehçelerinde görülen ikiz ünlüler, Ana Türkçedeki aslî uzun ünlülerin zamanla ses değişmelerine uğrayarak ikiz ünlü durumuna dönüşmesinden oluşmuştur. Yenisey yazıtlarında: üöz < öz, "kendi" Yak. suoh < *yok "yok", suol < yol, "yol" küöh < kök "kök", Tkm. düyp < tüp "dip", düş < düş "rüya", Karag. eiş < Beş "eş, yoldaş", Özb. dii- < ti- "demek, söylemek", Krg. beyş < beş vb. || Türkiye Türkçesinin yazı dilinde de ikiz ünlü bulunmaz. Ancak, heceleri y, v ünsüzleri ile sonuçlanan bazı kelimelerde bunların söylenişleri bakımından bir ikiz ünlü oluşmuştur. öyle [öile], böyle [böile], söylemek [söilemek], yavru [yauru] vb. || Anadolu ve Rumeli ağızlarında da ünlü düşmesi ya da hece sonlarındaki y, v ünsüzleri ile yalın veya eklerle genişletilmiş kelimelerin iç seslerindeki y, v, ğ, h ünsüzlerinin eriyip kaybolmaları dolayısıyla yanyana gelen ünlüler, tek bir nefes baskısı altında birleşerek ikiz ünlüleri oluştururlar: nerei < nereye, sarei < saray, gonuşii < konuşuyor, yiit < yiğit, düün < düğün, dii < diyin "diyerek", muakkeme < muhakeme vb. Kelimelerin söyleyiş değerleri bakımından || Türkçede üç türlü ikiz ünlü vardır: || a- Alçalan ikiz ünlü: Birinci ögesi vurgulu veya sürekli, ikinci ögesi birinciye göre daha dar ve süreksiz olan ikiz ünlü: aulu < avlu, yauru < yavru, öile < öyle, öilen < öylen "öylen", köilü < köylü, geinip < giyinip, nirei < nereye vb. || b- Yükselen ikiz ünlü: İkinci ögesi vurgulu veya birinci ögeye oranla daha sürekli, birinci ögesi daha süreksiz olan ikiz ünlü türü: buria < buraya,çual < çuval, uahıt < o vakit, cierim < ciğerim vb. || c- Eşit ikiz ünlü: Her iki ögesindeki ünlü aynı ve boğumlanma süresi eşit olan ve seyrek rastlanan ünlü türü: yağmur yaar < yağar, babayiit < babayiğit, düün < düğün vb. |
559 | ikiz ünsüz | Aynı hece içinde bulunan ve ses değeri bakımından tek bir ünsüz durumunda olan ünsüz: Ar. hiss, zann, hakk, redd Almanca nass "ıslak", gross "büyük", Nullpunkt "başlangıç noktası", İng. gills "solungaç", hall "büyük salon", hill "tepe", hummer "çekiç" vb. |
560 | ikizleşme | İç seste iki ünlü arasında bulunan bazı ünsüzlerin boğumlanmalarındaki tekrarlanma: İki / ikki, yedi / yeddi, yetti, otuz / ottuz, tokuz / tokkuz gibi. Eski Türkçede ve öteki Türk lehçelerinde görülebilen ikizleşme olayı, Türkiye Türkçesinin yazı dilinde yoktur. Genellikla bazı Anadolu ağızlarında devam edegelen bir olaydır: yeddi "yedi" dokkuz "dokuz", sakkal "sakal", ıssırmak "ısırmak", gaşşıh "kaşık", ışşıh "ışık", yazzık, yazzıh "yazık" gibi. || Lehçelerde uzun ünlülerin kaybından ortaya çıkmış telâfî (yerine geçme) sesi niteliğinde ikizleşmeler de vardır: Özb. sade > sadde, Kum. taze > tazze, Az. T. çakal > çakkal vb. || Türetme, birleşme veya ses değişmesi yoluyla yanyana gelmiş bulunan yassı < yat-sı < yat-sıg, gömme < göm-me, yolluk > yol+luk, tuttum > tut-tu-m, ıssız > ıdı-sız gibi kelimelerdeki ikizleşmenin bu olayla ilgisi yoktur. || Kubbe, mücellâ, muattal, müddet, cellat, hisse, cadde gibi Araça kelimelerdeki ikiz ünsüzler de bu kelimelerin asıllarında var olan çift ünsüzlerdir. Dilimizde son sesleri tekleşmiş olan his, zan, red, hak gibi Arapça sözlerde ekleme veya birleşme sırasında kendini gösteren ikizleşme, bunların asıllarında zaten var olan seslerin yeniden ortaya çıkmasından ibarettir: hissetmek, reddetmek, zannetmek, hissi, redde, zanna, hakka vb. |
561 | iktidar fiili | bk. yeterlik fiili. |
562 | ilerleyici benzeşme | Kelime içinde yanyana bulunan ünsüzlerden öncekinin kendinden sonrakini etkileyerek boğumlanma niteliği bakımından kısmen veya tamamen kendisine benzetmesi olayı: işçi, balcı, askı, eski, bitki, yetki, sözcü, gözcü yanında yaygı, kaygı, vergi, attan, ağaçtan, elden, evden vb. Benzeşme olayı ağızlarda yaygındır. Türü bakımından ilerleyici yarı benzeşme ve İlerleyici tam benzeşme olmak üzere ikiye ayrılır. || İlerleyici tam benzeşme: anlamak > annamak, dinlemek > dinnemek, şemsiye > şemşiye, yanlış > yannış vb. || İlerleyici yarı benzeşme: düğümlenmek > düğümnenmek, kimler > kimnBe, mumlu > mumnu, añlatmış > añnatmış vb. || İlerleyici benzeşme, ünlü uyumu kurallarına bağlı olarak bazen kaynaşmış birleşik kelimelerde, ünlülerde de görülür. hay demek > haydamak, bir az > birez, yalın öz > yalınız > yalnız, kıl ibrik > kılıbık, sekiz on > sekizen > seksen vb. Karşıtı gerileyici benzeşme'dir. bk. benzeşme |
563 | iletişim | Bir bilginin, bir haberin, bir niyetin, bir konuşmanın ilkel veya gelişmiş bir işaret sisteminden yararlanılarak bir zihinden başka bir zihne yahut da bir merkezden başka bir merkeze ulaştırılması. Dil en önemli iletişim aracıdır. |
564 | ilgi durumu | Tamlamalarda bir adın bir başka adla ilgili olma durumu. Bu durum +In, / +nIn, +Un / +nUn ekleriyle karşılanır: ağac+ın yaprağı, kitab+ın kapağı, okul+un bahçesi, güzelliğ+in sırrı vb. Tamlamalarda tamlayan görevindeki ad, ilgi ilişkisini, ilgi durumu ekini almadan da kurabilir: ağaç kabuğu, yağmur havası, toprak kokusu, çocuk sesi, mum ışığı, ana yüreği gibi. Ancak, bu türlü tamlamalarda, tamlanan ad belirsiz bir ad durumundadır. Ev+in kapısı belirli bir evin kapısı olduğu hâlde, ev kapısı herhangi bir evin kapısıdır ve birleşik kelime niteliğindedir. |
565 | ilgi eki (ilgi durumu eki) | Eklendiği ad ile başka bir ad arasında, asıl görevi itibarıyla ilgi bağı kuran ek, +In, / +Un, +nIn, / +nUn ekleri: ev+in, yılan+ın, okul+un, söz+ün kişi+nin, kapı+nın, çocuğ+un, sürü+nün vb. Hareket bir insanın giyindiği şekil olur (A. H. Tanpınar, Yaşadığım Gibi, s. 327). Ahmet Haşim'in büyük ve esrarlı kıymeti, hâlis bir şair olarak doğmuş olmasıydı (A. Ş. Hisar, Ahmet Halim-Yahya Kemal'e Veda, s. 152). Lalanın odasında yaz kış bir saç mangal bulunur, bu mangalın üzerinde kulpsuz bir ibrik kaynardı (R. N. Güntekin, Kızılcık Dalları, s. 47). Başındaki dağınıklığın eklemlerindeki kesikliğin, hiç değilse hafiflemesini uzun süre bekledi (T. Buğra Yalnızlar, s. 51). Doğruluğun ve güzelliğin kaynağı, bu duru ve sessiz mıntıka değil de neresidir (Y. K. Karaosmanoğlu, Erenlerin Bağından, s. 32) vb. |
566 | ilgi grubu | İlgi eki almış bir ad ya da ad soylu kelimenin ek almamış başka bir adla oluşturduğu grup: Devecilerin Ahmet, bizim oğlan, sizin çocuklar, onların evi vb. |
567 | ilgi hâli | bk. ilgi durumu. |
568 | ilgi hâli eki | bk. ilgi eki (ilgi durumu eki). |
569 | ilgi zamiri | bk. bağlama zamiri. |
570 | ilgileme cümlesi | İlgi zamirleriyle (ki) kurulan birleşik cümle türü: Vatan muhabbeti ki muhabbetlerin muhakkak en temizidir,.... (R. N. Güntekin, Kızılcık Dalları, s. 48). Ne ise.... demin Zehra'ya demek istemiş ki Murad'ın ortaya koyduğu sermayeyi kabul edişim bu sefer işi adamakıllı ciddiye alışımdandır (T. Buğra, Yalnızlar, s. 59). O anda istedim ki benim de devamlı bir işim, bel bağlayabileceğim bir gelirim olsun... (T. Buğra, Yalnızlar, s. 59) vb. bk. ilgi zamiri. |