| 571 | öğretimli roman | Okuyuculara her hangi bir bilgi vermek üzere yazılmış roman. |
| 572 | öğretme türü | Bir öğretim amaciyle kaleme alınan yazılardan ibaret edebiyat türü. |
| 573 | öğütlük | Kendisinden bir ahlak dersi çıkarılan kısa hikâye. |
| 574 | ölçü | 1. Bir dizedeki hece sayısı, ki bölünüşlerine göre çeşitli tartılar meydana gelir. 2. Tartı anlamına da kullanılır. |
| 575 | ölçü zoru | Ölçü ve tartı dolayısıyla nazımcının, kimi vakit düştüğü zorluk. |
| 576 | önceleme | (Söz sanatı terimi) Hasımdan gelebilecek takışmaları ondan önce gözönüne alıp karşılama (ÖNCELEMELİ, Proleptique). |
| 577 | öncü | Sanatta mevcutların önüne geçerek yeni bir çığır açan (hareket, sanatçı...). |
| 578 | öndem | Bir romanda veya bir sahne eserinde asıl konu olarak ele alınan olaylardan önce geçmiş bir takım başka olguları anlatan ilk kısım. |
| 579 | önörgü | Sanatçının, gereken şekil ve süslerle doldurarak eseri meydana getirmek üzere saptandığı çatı. |
| 580 | önsöz | Bir eserin amacını belirtmek üzere onun baş tarafına eklenen, fakat ondan bir parça sayılmayan kısım. |
| 581 | öre | Gazete, dergi veya kitap gibi yazılı şeylerde sayfanın yukarıdan aşağıya doğru bölünmüş olduğu kısımlardan her biri. |
| 582 | örnekleme | (Söz sanatı terimi) Ortaya konulan bir fikri inandırmak veya kuvvetlendirmek için söze, ata sözü değerinde bir örnek koşma. Birinden bahsederken İstediği kadar gezsin tozsun tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır demek gibi. |
| 583 | örtmece | (Söz sanatı terimi) Doğrudan doğruya kendi kelimesini ağıza almaktan herhangi bir sebepten dolayı çekinilen kötü şeyi, dilekleme, dolaylama, öteleme, yeğinseme gibi şekil ve yollarla anlatma, Cinleri anlatmak için İyi saatte olsunlar, «öldü» dememek için |
| 584 | örüşük üçlü | Dantenin Divina Commediada kullandığı koşuk şekli ki uyakları birbiriyle örüşük üçlülerden meydana gelir. |
| 585 | öteleme | (Söz sanatı terimi) Bir şeyi anlatmak için ondan önceki veya sonraki olayları söyleme. Geçen yıl kardeşimin düğününü yaptık veya Geçen yıl kardeşim ev bark sahibi oldu gibi her ikisi «Geçen yıl kardeşim evlendi» demektir. |
| 586 | övgü | Birini veya bir şeyi övmek için yazılan yahut söylenen söz (ÖVGÜLÜ, Elogieux). |
| 587 | övgü söylevi | Birini övmek üzere verilen söylev. |
| 588 | övgümsü yergi | (Söz sanatı terimi) İlk bakışta över gibi görünen sözlerle yerme. |
| 589 | övmelik | Bir eseri övmek için yazılan ve o eserin başına konan yazı. |
| 590 | övürlük | Konuşmada olduğu gibi sade ve zorluksuz yazma veya söyleme tarzı. |
| 591 | öze yönenme | (Söz sanatı terimi) Şairin kendini ayrı bir kimse sayarak kendine hitapta bulunması. |
| 592 | özensizlik | Dikkatsizlik yüzünden yapılan ufak tefek üslûp yanlışları. |
| 593 | özenticilik | Onyedinci yüzyıl başlarında Fransada meydan alan özentili, şatafatlı, mecazlarla fazla yüklü ve süslü üslûp. |
| 594 | özgün | (Bir eser hakkında) İlk meydana getirilen. 2. (Çevirme esere karşın olarak) Asıl metin. 3. Başkalarını örnek tutmayıp kendisi örneklik eser veren (yazar) ve bu yolda meydana getirilen (eser) (ÖZGÜNLÜK, Originalité). |
| 595 | özgür nazım | Ölçü, tartı, uyak gibi kayıtlarla bağlı olmadan yapılan nazım şekli (ÖZGÜR NAZIMCILIK, Verlibrisme). |
| 596 | özlü | Az kelime ile çok şey anlatan (ÖZLÜLÜK, İcaz, Concision). |
| 597 | özolumluk | İnsanın kendi yazdığı olumluğu. |
| 598 | özolumluk romanı | Yazarın kendi hayatı veya hayatının bir evresi kahramanlardan birinde gösterilerek yazılan roman. |
| 599 | özöğrenimli | Öğretmen görmeden, kendi kendine bir bilgiyi edinmiş olan (kimse). |
| 600 | özsöz | Bir konu hakkında en çok bilinmesi gereken şeyi az kelime ile anlatan söz. |