| 1171 | tutkal | genel uygulayım: Tahta, kâğıt, deri vb. yapıştırmaya yarayan özdek. |
| 1172 | tutma | bk. yapışma. |
| 1173 | tutumlayıcı | 1. işleyim: Bir buğu kazanının besleme suyunu, ocaktan çıkan yanmış gazlarda kalan ısı ile ısıtan aygıt. 2. mekanik: Yakıt tüketimini elden geldiğince düşürmek için patlamalı motorlara takılan düzenleyici aygıt. |
| 1174 | tutumluluk | bk. koyuluk. |
| 1175 | tümdizer | basımcılık: Satırları bütün olarak döken baskı makinesi. |
| 1176 | tümdizim | basımcılık: Satırları bütün olarak döküp basma yöntemi. |
| 1177 | türdeş | bk. biryapımlı. |
| 1178 | türdeşleştirme | bk. biryapımlama. |
| 1179 | ucay | fizik: Elektrik ya da elektromıknatıs alan yaratan dingin, devinen yük dağılımı türlerinden her biri. |
| 1180 | ucaylanma | fizik: Işığın değişik doğrultulardaki titreşim yönünü değiştirerek bir tek düzey üzerinde yayılması olayı. |
| 1181 | ucaylayıcı | 1. fizik: Geçirdiği ışık dalgalarını belirli bir düzleme salan araç, 2. sinema: Işığı ucaylamak için kullanılan özdek ya da nesne. |
| 1182 | ucaylık | fizik, elektrik: Artı, eksi yükünlerin birbirinden ne ölçüde ayrılmış olduğunu gösteren nicelik. |
| 1183 | ucayölçer | fizik, optik: Bir ışığın ucaylanma oranını ölçmeye yarayan aygıt. |
| 1184 | ucaysı | fizik, optik: 1 -Işığı ucaylaştırıp az çok geçiren bir tür mercek özdeği. 2. Geçirdiği ışığı ucaylayan saydam yaprak. |
| 1185 | uçunma | 1. fizik, metalbilim: Bir katının erimeden buğulaşması ya da bir buğunun sıvılaşması olayı. 2. kimya: a. Katı özdekleri, ısıtarak buğulaştırdıktan sonra soğutma yoluyla yeniden katılaştırmaya dayanan özel damıtma yöntemi. b. Bir özdeği, katı iken gaz duru |
| 1186 | ufalayıcı | döşem: Pissuda bulunan iri özdeklerin küçük parçalara ayrılmasını sağlayan aygıt. |
| 1187 | ulaşım | bk. iletim 3. |
| 1188 | uyarlaç | 1. genel uygulayım: Ayrı büyüklük ve yapılarda olan parçaları bir araya getirmek için kullanılan araç, bağlama parçaları. 2. optik: Bir alıcıda, değişik büyüteçlerin eklenip kullanılmasını sağlayan ara parça. |
| 1189 | uydu | 1. gökbilim: Bir gezegen ya da gökcisminin çekiminde bulunarak onun çevresinde dolanan daha küçük gezegen, gökcismi. 2. fizik: Bir öğecik çekirdeğinin çevresinde dönen eksiciklerden her biri. |
| 1190 | uydurma | bk. uyma, uyarlama. |
| 1191 | uydurucu | bk. uyarlaç 1. |
| 1192 | uygulayım | 1. Fizik, kimya, matematik vb. bilimlerden elde edilen verileri iş ve yapım alanında uygulama. 2. Bu uygulamaya ilişkin. 3. Genel anlamda bir işin doğru yol yordamı, yöntemi. |
| 1193 | uygulayımbilim | 1. İş ya da yapım kollarında kullanılan bilimsel ve uygulayımısal yöntemleri, kullanılan araç, gereç, aygıtı kapsayan bilgi. 2. Bilim ve uygulayımın verilerini işe, yapıma yansıtma bilgisi. |
| 1194 | uygulayımcı | genel uygulayım: 1. Uygulayımla ilgili herhangi bir alanda bilgi ve becerisi olan (kimse). 2. Bilimsel, uygulayımsal bilgi ve verileri işe ve yapıma dönüştüren kimse. |
| 1195 | uyma, uyarlama | 1. genel uygulayım: a. Bir araç ya da aygıtın düzenli, verimli çalışmasını sağlayan öğeler arasındaki alışma, uyum. b. Bu alışmayı sağlayan işlemlerin tümü. 2. aydınlatma, fizik: Gözün, görme alanının ışıklılık ya da renk koşullarına alışması bu alışma so |
| 1196 | uyumsuzluk | madencilik: 1. Alttaki katman üzerinde uyumsuz durumda olma. 2. Bir katman dizisinin kendisine koşut olmayan daha eski katmanlar arasında yer alması. |
| 1197 | uzakkkölçer | 1. ölçübilim: İki nokta arasındaki uzaklığı ölçmeye yarayan aygıt. 2. fotoğrafçılık: Fotoğraf makinelerinde, çekimi yapılacak nesneye olan uzaklığı belirterek bunun ayarını yapan düzen. |
| 1198 | uzaktarım | fizik: Elektrik dalgalarıyla uzaktan makine işletme işi. |
| 1199 | uzakyazıcı | bilişim: Genellikle zaman bölüşüm dizgelerindeki giriş çıkış işlevlerini yapan uç birimi. |
| 1200 | uzamaölçer | bk. esneklikölçer. |