1381 | yuvarcık ll | 1. genel uygulayım: Taş, maden vb. yapılmış küçük yuvar. 2. fizik, otomobil: Makinelerin devinimini artıran, aktarma öğelerinin ayrılma ve erke yitimini önleyen yatakların içindeki yuvarlardan her biri. |
1382 | yuvgu | 1. matematik: Her noktadan eksenine dikey olarak alınan kesitleri, birbirine eşit daireler biçiminde olan cisim. 2. mekanik: Bir makinede, içinde pistonun gidip geldiği daire kesitli boru. 3. metalbilim: Bir hadde tezgâhında, su verilmiş dökme demirden ya |
1383 | yuvgulama | genel uygulayım: Basıp sıkıştırmak, düzleştirmek gibi amaçlarla bir yüzeyin üzerinden yuvgu geçirme işi. |
1384 | yuvgumsu | genel uygulayım: Yuvguyla ilgili, yuvguya benzeyen, yuvgu biçiminde. |
1385 | yükçük | bk. yükün. |
1386 | yükleme | elektrik: Bir yere, bir nesneye elektrik yükü biriktirme, doldurma işlemi. |
1387 | yükler | bayındırlık, yapıcılık: Başka bir araca ya da kendi üzerine kum, toprak, çakıl vb. bir kepçeyle alıp yükleyen araç. |
1388 | yükleyici | 1. genel uygulayım: a. Ağır yükleri kaldırma, taşıma, yükleme işinde kullanılan araç. b. bk. yükler. 2. bilişim: Daha önceden çevrilmiş, derlenmiş bir çizeylemi, bilgisayarın özek belleğine yerleştirme olanağını veren genel çizeylem. 3. bk. doldurucu 1. |
1389 | yüksekbaskı | basımcılık: Kabartma harfler ya da bölümler üzerine yapılan baskı yöntemi. |
1390 | yüksekısıölçer | 1. fizik: Yüksek ısı derecelerini anlamaya yarayan araç. 2. metalbilim: Işık, ışınım vb. ile elektrik direncinin özelliklerinden yararlanarak yüksek ısı derecelerini ölçen aygıt. |
1391 | yüksekısıölçüm | fizik: Yüksek ısı derecelerinin, değişik yöntemlerle ölçülmesi. |
1392 | yükseklikölçer | fizik, gökbilim: Deniz yüzeyinden yukarı doğru hava basıncının azalmasından yararlanarak, bir düzen ya da yararlanma noktasına göre yüksekliği veren aygıt. |
1393 | yükselim | gökbilim: Bir gökcisminin ya da gökyüzünün herhangi bir noktasının ekvatora uzaklığı. |
1394 | yükselteç | elektrik: Elektrik sinyallerinin gerilim, yeğinlik ya da gücünü artırmaya yarayan aygıt. |
1395 | yükseltgeme, yükseltgenme | 1. fizik, kimya: Bir öğecik ya da özdeciğin eksicik vermesiyle görünür artı yükünü çoğaltması. 2. metalbilim: Oksijen ya da başka bir elektrikli öğecik, kök ile hidrojen ya da artı elektrikli öğecik, kökün bir bileşikten uzaklaştırılması olayı. |
1396 | yükseltgen | fizik: kimya, metalbilim: Yükseltgeme yapan özidek. |
1397 | yükseltgenme-indirgenme | fizik, kimya: Kimi özdeciklerin yükseltgenirken kimilerinin dolayısıyla indirgenmesi olayları, tepkimeleri. |
1398 | yükseltgeyici | fizik, kimya, metalbilim: Yükseltgeme yapıcı özellikte olan (özdek, araç yb.). |
1399 | yükseltiyazar | havacılık: Hava araçlarının uçarken ulaştıkları yükseltileri çizgeleyerek veren basıölçer. |
1400 | yükseltme | elektrik: Herhangi sinyalin büyüklüğünü elektronik bir düzenek yardımıyla artırma. |
1401 | yükün | elektrik, fizik, kimya: Artı, eksi, elektrik yükü gösteren öğecik ya da özdecik. |
1402 | yükünleşme | elektrik, fizik, kimya: Özdeciklerin parçalanması, öğecik, özdecik topaklarına eksicik katılması ya da çıkarılmasıyla yükün oluşturulması. |
1403 | yükünleyici | elektrşk, fizik, kimya: 1. Bir öğecikte yükün oluşturan parçacık. 2. Özdek içinden geçerken yükün çifti oluşturan parçacık. |
1404 | yürüyen merdiven | yapımcılık: İnip çıkmayı sağlamak amacıyla geçit, büyük bağaza vb. yerlerde kullanılan mekanik düzenle çalışan merdiven. |
1405 | yüzergen | kimya: Yüzeyinde özdecik tutan, yüzerme eğiliminde olan özdek. |
1406 | yüzergezer | ulaştırma: Karada olduğu gibi, suda da kullanılabilen araba, tank, uçak gibi araçlar. |
1407 | yüzerme | bk. yüzesoğurma. |
1408 | yüzesoğurma | fizik, kimya: 1. Yüze, yüzeye soğurma. 2. Yabancı özdeciklerin, bir katı yüzeyine kimyasal ya da fiziksel kuvvetlerle tutunması. |