Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
3301 deniz bindirmekdenizde birden fırtına çıkmak.
3302 deniz çıkmakdenizde fırtına olmak.
3303 deniz durmak (düşmek)denizdeki fırtına geçmek.
3304 denizde kum, onda para“parası çok kimse, zengin” anlamında kullanılan bir söz.
3305 denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapmakgerçekte bulunmayan bir konu üzerinde varmış gibi savunuculuğunu yapmak, hayalî konularda gereksiz söz söylemek. Örn: “Denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapıyorlardı.” -E. E. Talu.
3306 denizden (denizi) geçip çayda boğulmakbir işte büyük güçlükleri yendikten sonra önemsiz bir sebeple başarısızlığa uğramak.
3307 denizden çıkmış balığa dönmeksudan çıkmış balığa dönmek.
3308 denize açılmakkıyıdan çok uzaklaşmak. Örn: “Denize açıldıktan beş on gün sonra iki ciddi fırtına ile karşılaştım.” -Halikarnas Balıkçısı.
3309 denize çıkmakgezi veya av için kıyıdan ayrılmak.
3310 denize dökmekdüşmanı denize kadar sürüp yok etmek.
3311 denk düşmek1) uygun vakit ve fırsat olmak 2) rast gelmek. Örn: “Bodrum katında kalan sıska oğlanın salonunun tam üstüne denk düşüyordu odası.” -E. Şafak.
3312 denk gelmek1) uygun düşmek, uygun gelmek. Örn: “Neleri, nasıl yazacağımıza gelince, yaşadığım günden başlayıp, denk geldikçe geriye dönüşlerle.” -N. Meriç. 2) rast gelmek, rastlamak. Örn: “Dolunun her biri, denk gelse bir kafa yarardı.” -T. Buğra.
3313 denk getirmekuygun zamanını ve durumunu bulmak, rastlatmak. Örn: “Bizimkinin evde olmadığı bir zamana denk getirirsem çağıracağım, bakalım gelecek mi?” -Ç. Altan.
3314 denli densiz söz söylemekuygunsuz, yakışıksız ve saygısız sözler söylemek.
3315 depara geçmekkoşuya veya yarışa hızla başlamak. Örn: “Onu kaptırınca kıyıdaki öbür kayalara konmak için depara geçerler.” -H. Taner.
3316 depara kalkmakkoşu veya yarış içinde hızını birdenbire artırmak.
3317 depo etmekyığmak, biriktirmek.
3318 der oğlu derbir şeyin sürekli söylendiğini anlatan bir söz.
3319 derde (derdine) derman olmaksoruna çözüm bulmak, sıkıntıyı geçirmeye çare göstermek. Örn: “Hurşit Bey seni ağırlar, derdine derman olur.” -Y. Kemal.
3320 derde (dertlere) düşmek1) sorunla karşılaşmak 2) mec. hastalanmak. Örn: “Mutlaka umarsız dertlere düştüğümü biliyor.” -M. İzgü.
3321 derde düçar olmakkötü bir duruma düşmek.
3322 derdest etmekyakalamak. Örn: “Bu iddiayla yola çıktılar mı Millî Kongre'yi basarlar, Esat Paşa'yı derdest ederler.” -A. İlhan.
3323 derdine deva bulmaksıkıntıyı çözümlemek, atlatmak, çaresizliği yenmek. Örn: “Ağlamak, dertleşmek, dertlerine deva bulmak ihtiyacı her zamankinden fazla idi.” -A. Gündüz.
3324 derdine yanmakkendi durumuna üzülmek.
3325 derdini dökmekderdini, sıkıntılarını ayrıntılı olarak anlatmak, dile getirmek. Örn: “Efendinin ona ihtiyacı en ziyade kendi derdini dökmek, kalbini boşaltmak içindi.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
3326 derdini Marko Paşa’ya anlat“yakınmanı dinleyecek kimse yok” anlamında kullanılan bir söz. Örn: “Herif öylesine müzevir ki anlatılmaz efendim, anlatılmaz. İrtica yapıyor diye tutturdu mu anlat derdini Marko Paşa'ya efendim.” -R. N. Güntekin.
3327 dere tepe düz gitmekengelleri aşarak gitmek. Örn: “Gece boyunca kırlarda yürüdü, dere tepe düz gitti ve bir dağın eteğine geldi.” -İ. O. Anar.
3328 derece almakbaşarı göstererek ödül kazanmak.
3329 dereceye girmekyarışma, sınav vb.nde üst sıralarda yer almak.
3330 dereden tepeden konuşmakgelişigüzel konuşmak, rastgele konular üzerinde konuşmak. Örn: “Kahveler içilip dereden tepeden konuştuktan sonra yataklara kavuştuk.” -O. Kemal.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir