4411 | gebe kalmak | 1) insan veya hayvanın karnında yavru oluşmak. Örn: Kırk dört yaşında gebe kalan bir kadın böyle bir sabırsızlığa kapılabilir. -Y. Atılgan. 2) mec. minnet altında kalmak. |
4412 | geberip gitmek | istenmedik bir biçimde ve beklenmedik bir zamanda ölmek. Örn: En ufak sarsıntıda damlarınız kafanıza yıkılıyor, çoluk çocuk geberip gidiyorsunuz. -A. Kulin. |
4413 | gece gündüz dememek | 1) vaktin uygun olup olmadığına bakmamak, vakit seçmemek 2) bir işi sürekli olarak, ara vermeksizin yapmak. Örn: Gece gündüz demez ha bire okurlardı. Sonra başlarlardı yazmaya. -A. Ümit. |
4414 | gece silahlı, gündüz külahlı | gerçekte iyi olmadığı hâlde iyi gibi görünen kimseler için kullanılan bir söz anlamında kullanılan bir söz. |
4415 | gecekondu gibi | derme çatma yapılan (yapı). |
4416 | geceyi (gecesini) gündüze (gündüzüne) katmak | aralıksız, gece gündüz çalışmak, büyük çaba göstermek. Örn: Başaramayacağı kadar çok işlerin altına girmekten çekinmedi, geceyi gündüze katıp çalışmaya başladı. -M. Ş. Esendal. Köycülük kollarında gecemi gündüzüme kattım. -Y. Z. Ortaç. |
4417 | geç kalmak | vaktinden sonra davranmak, gecikmek. |
4418 | geç! (geç efendim!) | kulak asma, önem verme! anlamında kullanılan bir söz. Örn: Biz ev yaptırdık ama sen bize bakma bizim paramız vardı. Geç efendim geç bu işler sizin gibilerin harcı değil. -N. Kurşunlu. |
4419 | geçimini doğrultmak | geçinmek için yeteri kadar para kazanmak. Örn: Biri elbise askısı yapıyor, diğeri de yapılanları satıyor, böylece geçimlerini doğrultuyorlardı. -S. Ayverdi. |
4420 | geçinip gitmek | çok iyi değilse de şöyle böyle geçinmek. Örn: Sözün tam anlamıyla bu sayede geçinip gidiyordu. -M. Mungan. |
4421 | geçiniz | 1) bu söylediklerinizi kabul etmiyorum, daha mantıklı sözler söyleyin anlamında kullanılan bir söz 2) bilgi yarışmalarında kendisinden sonraki yarışmacıya geçilmesini istemek için veya bir sonraki soruya geçmek için söylenen bir söz. |
4422 | geçinmeye gönlü olmamak | herhangi bir konuda isteksizliğini belli etmek. |
4423 | geçit vermek | çay, ırmak, dağ vb.nin geçilecek bir yeri olmak. |
4424 | geçmiş ola | o fırsat bir daha ele geçmez anlamında kullanılan bir söz. |
4425 | geçmiş olsun | hastalananlara, kaza geçirenlere, beklenmedik büyük bir olumsuz durumdan kurtulanlara veya hapishaneye girenlere söylenen iyi dilek sözü. Örn: Geçmiş olsun ağabey, ne oldu sana böyle? -O. C. Kaygılı. |
4426 | geçmişini kurcalamak | geçmişini araştırarak kötü amaçlı kullanmak için birisiyle ilgili bilgi edinmek. |
4427 | gedik açılmak | giderilmesi çok güç bir eksiklik veya açık ortaya çıkmak. Örn: El yordamıyla ilerlemeyi sürdürürken, sanki karanlıkta bir gedik açılıyor, bir yerlerden içeriye ışık vuruyor. -A. Ümit. |
4428 | gedik açmak | ask. düşman mevzilerindeki zayıf bir noktadan giriş yeri açmak. |
4429 | gedik kapamak | küçük bir gereksinimini karşılamak. |
4430 | gedik kapmak | bir gelir kaynağı ele geçirmek. |
4431 | gedikleri tıkamak | çıkan veya çıkacak olan zorlukları önlemek. |
4432 | gehgeh tutmak | nöbetli bir hastalığa yakalanmak. |
4433 | gel keyfim gel | büyük bir memnunluk ve alay anlatan bir söz. Örn: Oh, artık sabahın bu vaktinde güneş henüz doğarken bu serin harman yerinde, gel keyfim gel. -O. C. Kaygılı. |
4434 | gel zaman git zaman | aradan oldukça uzun bir zaman geçtikten sonra anlamında kullanılan bir söz. Örn: Gel zaman git zaman bu kadının bir kızı olmuş. -E. Şafak. |
4435 | gelberi etmek | argo aşırmak, çalmak, kendine mal etmek. |
4436 | gelin almak | 1) erkeğe bir eş bulmak 2) gelini babasının evinden özel bir törenle alıp damadın evine götürmek. |
4437 | gelin gibi süzülmek | geline yakışır biçimde edalı, nazlı yürümek. |
4438 | gelin gitmek | bir aileye, bir yere gelin olarak gitmek. Örn: Bin türlü dedikodu içinde ben oraya gelin gittim. -H. R. Gürpınar. |
4439 | gelin yazmak | gelinin yüzünü değişik süs gereçleriyle bezemek. |
4440 | gelinliği tutmak | gelinlik etmek. |