Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
4561 gömlek değiştirmek1) yılan üst derisini değiştirmek 2) mec. huy veya düşünce değiştirmek. Örn: “Toplumun gömlek değiştirmesi, siyasal karmaşa elbette onları da etkiliyor.” -S. İleri.
4562 gömlek eskitmekdeneyim kazanmış olmak.
4563 gönderme yapmakkonuşurken veya yazarken başka kaynak veya olaylarla bağlantı kurmak.
4564 gönlü akmakbirine karşı güçlü sevgi duymak. Örn: “Bu delikanlının kıza, bu kızın delikanlıya gönlü akınca insanın yüreği kabarıyor.” -R. N. Güntekin.
4565 gönlü bulanmak1) kusacak gibi olmak 2) mec. kuşkulanmak.
4566 gönlü çekmekimrenip istemek.
4567 gönlü çelinmekgüzel sözlere aldanmak, kapılmak.
4568 gönlü çökmekyaşama gücü azalmak, ruhsal dengesi bozulmak.
4569 gönlü düşmekâşık olmak. Örn: “Çaydan üç güvercin uçtu / Benim gönlüm sana düştü” -Halk türküsü.
4570 gönlü istemekdilemek, kuvvetle içten arzulamak. Örn: “Gönül istiyordu ki böyle büyük sanatçılara hastalıklar hiç değmesin, onlardan uzak olsun.” -C. Uçuk.
4571 gönlü kalmak1) isteyip de edinemediği bir şeyi istemekten vazgeçmemek 2) gücenmek.
4572 gönlü kanmakbir işle ilgili kaygısı kalmamak, mutmain olmak, müsterih olmak.
4573 gönlü kaymaksevmeye eğimli olmak.
4574 gönlü kırılmaküzülmek, incinmek, yerinmek. Örn: “Bunları duymakla gönlüm kırıldı.” -A. Ş. Hisar.
4575 gönlü razı olmamakistememek. Örn: “Ama Salih'in gönlü buna razı olmaz, bu yüzden de sorunları yarım ağızla cevaplandırırdı.” -T. Buğra.
4576 gönlü takılmak1) bir şeye karşı ilgi duymak 2) aşk ile sevmeye başlamak.
4577 gönlü varmamakistek duymamak, istememek, çekinmek. Örn: “Birkaç gece evvel gelip de bir şey soracaktım, rahatsız etmeye gönlüm varmadı.” -P. Safa.
4578 gönlünde kalmakçok istediği hâlde ulaşamamak, elde edememek. Örn: “Bu soyadı çıkmasaydı, bu hatiplik onun gönlünde kalacakmış.” -M. Ş. Esendal.
4579 gönlünden geçirmek (geçmek)1) bir şeyin olmasını veya bir şey yapmayı istemek. Örn: “Topkapı Sarayı'nda Hünername minyatürlerine bakarken kaç defa gönlümden bu özleyiş geçti.” -Y. K. Beyatlı. 2) düşünmek.
4580 gönlünden kopmakkendiliğinden vermek. Örn: “Fukara bir denizciye rast gelirsen süngerlerimden birkaç tanesini ona ver, gönlünden koparsa.” -Halikarnas Balıkçısı.
4581 gönlüne doğmakiçine doğmak, sezmek, hissetmek.
4582 gönlüne dokunmaküzülmek, rahatsızlık duymak. Örn: “Onun kenar mahallelerde sürüklenen çıplak ayakları benim gönlüme dokunuyor.” -O. S. Orhon.
4583 gönlüne girmekkalbine girmek.
4584 gönlüne göredileğine göre, isteğine uygun olarak.
4585 gönlünü çalmakkalbini çalmak.
4586 gönlünü çelmek1) kandırmak, yola getirmek, aşkını kazanmak. Örn: “Nice beyler, paşalar onun peşinde yıllarca dolaşmışlar, onun gönlünü çelmek için her türlü çareye başvurmuşlardı.” -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) kendi yanına çekmek, sempatisini kazanmak. Örn: “İlk tanıştığ
4587 gönlünü düşürmekâşık olmak, sevdalanmak. Örn: “Biraz aklı olsa bizim Rabia'ya gönül düşürür mü?” -H. R. Gürpınar.
4588 gönlünü eğlemekmutlu, neşeli vakit geçirmek. Örn: “Ne güzel yayla da şu bizim yayla / Çık soğuk su başına da gönlünü eğle” -Halk türküsü.
4589 gönlünü kaptırmakâşık olmak. Örn: “Kız kaptırdı gönlünü / Sevdiği kalpsizin biri” -B. Necatigil.
4590 gönlünü karartmakyaşamaya karşı sevgi ve isteğini azaltmak. Örn: “Tabiatın bu eşsiz güzellikleri karşısında o birtakım gevezeliklerle benim kafamı ağrıtacak, gönlümü karartacak değil.” -O. C. Kaygılı.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir