Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
4771 gözü kara çıkmakkorkusuz olduğu anlaşılmak. Örn: “Gözü kara çıkmış, yaşamın bozuk para gibi harcanabileceğini kanıtlayan o üstün insanlar arasına katılmıştı.” -S. İleri.
4772 gözü kızmakgözü hiçbir şey görmeyecek ölçüde öfkelenmek.
4773 gözü korkmakdaha önce geçirdiği kötü bir denemeden sonra birinden veya bir şeyden zarar gelebileceği kanısına varmak. Örn: “Yabancı bir iklimde, ebedî olarak yaşamaya mahkûm olduktan sonra bundan üstün hangi bir cezadan gözümüz korkabilir.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
4774 gözü sönmekkör olmak.
4775 gözü toprağa bakmakölmek üzere olmak.
4776 gözü uyku tutmamakuyuyamamak. Örn: “O gece Aşağı Sazan'ın gözünü uyku tutmamıştır, birçok pencerede ışık vardır.” -R. N. Güntekin.
4777 gözü yılmakdaha önceden denediği için o durumla karşılaşmaktan korkmak, o işe girişmekten çekinmek. Örn: “Artık bu tedaviden bıkmış usanmış, adamakıllı gözü yılmıştı.” -P. Safa.
4778 gözü yolda (yollarda) kalmak (olmak)birinin gelmesini merak, istek veya özlemle beklemek.
4779 gözü yüksekte (yükseklerde) olmakbulunduğu durumdan çok üstün olan bir duruma ulaşma amacını gütmek.
4780 gözüm çıksın (kör olsun)bir şeyin doğruluğuna inandırmak için edilen ant.
4781 gözün aydın!sevinçli bir olay dolayısıyla kullanılan bir kutlama sözü.
4782 gözünde (gözlerinde) şimşek (şimşekler) çakmak1) sert ve şiddetli darbe yüzünden göz önünde yıldızlar oluşmak 2) çok sevindiğini belli etmek. Örn: “Zehra'yı Haşim'e almayı düşünürken, oğlanın gözlerinde nasıl şimşek çakmıştı.” -H. E. Adıvar. 3) çok kızmak, öfkelenmek. Örn: “Eski oyuncunun gözlerind
4783 gözünde büyümekbir şey bir kimseye olduğundan güç veya önemli görünmek. Örn: “Güneşin altında bu sıcak kırları geçmenin ağırlığı gözümde büyüyordu.” -M. Ş. Esendal.
4784 gözünde büyütmekbir kimseyi, olayı veya şeyi abartmak. Örn: “Bir zamanlar gözünde büyüttüğü adama bir nevi minnet borcu edası olmalıydı bu.” -O. Aysu.
4785 gözünde tütmekçok özlemek. Örn: “Akşamlar niçin hâlâ gözünde tütüyor?” -A. N. Asya.
4786 gözünden (gözlerinden) uyku akmakçok uykulu olmak. Örn: “Şilteye diz çökmüş, uyku akan gözlerini parmaklarıyla açıyor, uyumayayım diye ninni söylüyordu.” -R. N. Güntekin.
4787 gözünden (gözlerinden) yaş (yaşlar) boşanmakçok ağlamak. Örn: “Gözlerinden yaşlar boşandı birden.” -C. Uçuk.
4788 gözünden kıskanmaküzerine titremek, kollayıp gözetmek.
4789 gözüne (gözlerine) bakmakgözünün veya gözlerinin içine bakmak.
4790 gözüne batmaktedirgin etmek, rahatsız etmek. Örn: “Kimsenin gözüne batmadan, tanınıp bilinmeden büyük bir kentin kaldırımlarında yaşamanın doyulmaz bir tadı vardı.” -N. Cumalı.
4791 gözüne çarpmakgörünür olmak, dikkati çekmek. Örn: “İlk gözüme çarpan köşe minderi ve üstündeki eski nakışlarla işlenmiş yastıklar.” -H. E. Adıvar.
4792 gözüne diken olmakgözüne batmak. Örn: “Hasene'yi odadan kovdunuz da şimdi gözünüze ben mi diken oldum?” -H. R. Gürpınar.
4793 gözüne dizine dursunnankörlük eden birine “Allah nankörlüğünün cezasını seni kör ve kötürüm ederek versin” anlamında söylenen bir ilenme sözü. Örn: “Yaptığım iyilik gözünüze dizinize dursun.” -S. F. Abasıyanık.
4794 gözüne hiçbir şey görünmemekkendi derdi dolayısıyla hiçbir şeye değer vermemek.
4795 gözüne karasu inmek1) karasu hastalığı yüzünden gözü görmez olmak 2) gelmesini çok istediği kimsenin uzun süre yolunu gözlemek.
4796 gözüne kestirmek1) başarabileceğini ummak 2) zevkine uygun bulmak, hoşlanmak. Örn: “Dam olarak beni gözüne kestirdiği anlaşılıyordu.” -R. N. Güntekin. 3) uygun bulmak, elverişli görmek. Örn: “Kayaların gözüme kestirdiğim bir yerinden aşağı inmeye başladım.” -R. N. Günt
4797 gözüne sokmakbir kimsenin görmediği veya bulamadığı bir şeyi, ona sert bir tavırla göstermek.
4798 gözüne uyku girmemekuyuyamamak, uykusuz kalmak. Örn: “Uykum kaçınca aklım bir şeye takılır ve o takıntıyı savuşturuncaya kadar gözüme uyku girmez.” -B. Felek.
4799 gözünü (gözlerini) (bir şeye) dikmekdikkatle bakmak, gözünü ayırmadan bir yere veya bir kimseye bakmak. Örn: “O sert bir tavır alıyor, gözlerini Ali Rıza Bey'in gözlerine dikerek adamcağızı büsbütün şaşırtıyordu.” -R. N. Güntekin.
4800 gözünü (gözlerini) açmak1) uyanmak 2) kendine gelmek, ayılmak. Örn: “Eczacının yaptığı bir adrenalin iğnesinden sonra gözlerini açtı.” -H. Taner. 3) uyanık, dikkatli bulunmak. Örn: “Gözünü aç da kâğıdı kaptırma.” -S. Ali.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir