5191 | hayal kurmak | gerçekleşmesi istenen, özlenen şeyi düşünmek. Örn: Biz böyle hayal kurarken rüzgâr çıktı. -A. Erhat. |
5192 | hayal olmak | 1) gerçekleştirilememek 2) geçmişte kalmak, hatıra olmak. |
5193 | hayale dalmak | dış dünyadan uzaklaşarak gerçekleşmesi istenilen şeyleri veya hatıraları düşünmek. |
5194 | hayale kapılmak | hayallerin etkisi altında kalmak. Örn: Yine işi büyüttüğüne, hayale kapıldığına hükmetti. -R. H. Karay. |
5195 | hayalî fenere dönmek | çok zayıflamak. |
5196 | hayalinden geçirmek | olmasını istemek, düşünmek. Örn: Fransa'ya gitmeyi hayalinden geçirirdi. |
5197 | hayat geçirmek | yaşamak, varlığını sürdürmek. Örn: Gayet parlak ve kibar bir hayat geçiriyordu. -Ö. Seyfettin. |
5198 | hayat memat meselesi (yapmak, olmak) | ölüm kalım meselesi. |
5199 | hayata atılmak | geçim sağlamak üzere çalışmaya başlamak. Örn: Altı yıllık ortaöğretim bitirmek, hayata atılmanın ilk koşulu sayılır orada. -A. Erhat. |
5200 | hayata bağlamak | yaşamayı sevdirmek, hayattan kopmamak. Örn: Bu sıcak ve içten ses Fikret'i hayata bağlıyor, yaşama sevincini artırıyordu. -R. Enis. |
5201 | hayata geçirmek | uygulanır duruma getirmek, canlılık kazandırmak. |
5202 | hayata küsmek | bezgin, kötümser olmak, yaşama isteğini yitirmek. Örn: Adi günlerde size öyle gelir ki bunlar hayata küsmüş insanlardır. -R. N. Güntekin. |
5203 | hayatı kaymak | her işi ters gitmek, mahvolmak. |
5204 | hayatına girmek | yaşamında yer almak. |
5205 | hayatından çıkarmak | ilgisini, ilişkisini tamamen kesmek. Örn: Beni sırf, Müslüman olmayan bir erkeği sevdim diye hayatından çıkaran babamın evine dönmeyeceğim. -A. Kulin. |
5206 | hayatını (birine) borçlu olmak | 1) biri tarafından ölümden kurtarılmış olmak 2) birinin yaşamı bir başkasının desteği ile sağlanmış olmak. Örn: Bu hayatımı ağabeyime borçluyum. |
5207 | hayatını kazanmak | geçimini sağlamak. Örn: Hayatımı kazandığımda senin elini sıcak sudan soğuk suya sokturmam. -A. Kutlu. |
5208 | hayatını yaşamak | her türlü baskıdan uzak, dilediğince, gönlünce yaşamak. |
5209 | hayatının baharında olmak | hayatının en güzel dönemini yaşıyor olmak. |
5210 | hayatının baharını yaşamak | hayatının en güzel günlerini yaşamak. |
5211 | haybeye kürek çekmek | boşu boşuna uğraşmak. |
5212 | haydi canım sen de | böyle şey olmaz, sana inanmam anlamında kullanılan bir söz. |
5213 | haydi oradan | 1) kovmak, azarlamak için kullanılan bir söz 2) haydi canım sen de. |
5214 | haydut gibi | 1) insana korku veren, iri yarı (kimse) 2) yaramaz ve sevimli (çocuk). |
5215 | hayır beklememek | iyilik ummamak, yararlı olacağını sanmamak. |
5216 | hayır dememek | bir şeyi geri çevirmemek. |
5217 | hayır dua almak | kendisi için iyi dilekte bulunulmak. |
5218 | hayır dua etmek | iyi dileklerde bulunmak. |
5219 | hayır gelmemek | yararlı olmamak. Örn: Sevmeden yapılan işten hiç kimseye hayır gelmez. -B. R. Eyuboğlu. |
5220 | hayır işlemek | dine ve insanlığa uygun, iyi bir davranışta bulunmak. |