Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
5341 hırsını yenmeköfkelenmemek için kendini tutmak.
5342 hırsız gibikimseye görünmeden, gizlice. Örn: “Kapıda feneri söndürüp uzun süre bir hırsız gibi bekledi.” -İ. O. Anar.
5343 hırsıza yol göstermekbirine bilmeyerek kötü bir işte yardımcı olmak.
5344 hırtlamba gibi giyinmekgereksiz yere üst üste ve gelişigüzel giyinmek.
5345 hırtlambası çıkmak1) perişan bir biçimde giyinmiş olmak 2) eşya, çok eskiyip dökülür durumda olmak. Örn: Koltukların hırtlambası çıktı.
5346 hışırı çıkmak1) eşya, çok hırpalanıp örselenmek 2) insan ağır işlerle uğraşıp çok yorulmak.
5347 hız almakatlamak için geri çekilip birdenbire fırlamak.
5348 hız vermek1) hızını artırmak, hızlandırmak. Örn: “Müdür bey yeni yeni fark etmeye başladığı şartların itişiyle kendine biraz hız verdi.” -K. Korcan. 2) mec. isteklendirmek.
5349 hızını alamamak1) hızla gidişini yavaşlatamamak 2) mec. öfkesini yenememek, yatışamamak. Örn: “Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü.” -R. N. Güntekin.
5350 hızını almak1) şiddetini yenmek, yatışmak. Örn: Fırtına hızını aldı. 2) yavaşlamak, hızını yitirmek.
5351 hızını kaybetmek (yitirmek)etkisini, geçerliliğini yitirmek, hükmü kalmamak. Örn: “Güneş hızını kaybedince bu yapışkan su donar, yapraklar ellenebilir, toplanabilir duruma gelir.” -N. Cumalı.
5352 hızlı yaşamakeğlenceye aşırı düşkün olarak yaşamak. Örn: “Bu hızlı yaşamaya elli iki yıl dayanabilmişti ancak!” -Y. Z. Ortaç.
5353 hicap duymak (etmek)utanmak. Örn: “Kalem aldın kaşlarını çatmaya / Hicap ettim adın sual etmeye” -Dadaloğlu.
5354 hiç dekesinlikle, katiyen. Örn: Dersleri hiç de iyi değil.
5355 hiç değilasla, kesinlikle. Örn: -Küçük tıpkı dedesi. -Hiç değil.
5356 hiç değilse (olmazsa)1) önemli olmasa bile, başka bir şey olmasa bile. Örn: “Bu mahluk hiç değilse hep aynı noktada dönüp dolaştığının farkında değil.” -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) en azından. Örn: “Hiç değilse bir gazetemiz, bizim fikirlerimizle taban tabana zıt olacaktır.” -N
5357 hiç mi hiçkesinlikle. Örn: “İstanbul'a tayinimi yaptırdım, hiç mi hiç karışmadılar.” -E. Işınsu.
5358 hiçe saymak (indirgemek)önemsememek, önem vermemek. Örn: “Oyun kurallarını hiçe saymak, tiyatro gerçeğini bile bile bozmak da seyirci üzerinde güldürücü bir etki yapar.” -M. And.
5359 hidayete ermek1) Müslüman olmak, İslam dinini kabul etmek. Örn: “Önce onu sünnet ettirmiş, hidayete erdiği için adını da Hadi koymuş ve konağına almış.” -Y. Z. Ortaç. 2) gerçeği görüp kabullenmek, aklı başına gelmek. Örn: “Bizim gibi nice avareler burada hidayete erm
5360 hiddetten kudurmakçok öfkelenmek, aşırı derecede kızmak. Örn: “Hele sokakta yüksek sesle gülenler olursa kendisiyle eğleniyorlar sanarak hiddetten kuduruyordu.” -R. N. Güntekin.
5361 hilal gibiince ve düzgün (kaş).
5362 hile hurda bilmemekaldatma yollarını bilmemek.
5363 hile yapmak1) aldatmak. Örn: “Yarışmaların eski tadı kalmadı Sabri Bey, binbir türlü hile yapıyorlar.” -A. İlhan. 2) çıkar sağlamak amacıyla bir şeyin saflığını bozmak, değersiz bir şey karıştırmak.
5364 hilesi hurdası yok“yalanı dolanı yok” anlamında kullanılan bir söz.
5365 himaye görmekbiri tarafından korunmak, kayırılmak, gözetilmek.
5366 himayesine almakkoruyucusu olmak, korumak.
5367 hindi gibi kabarmakgururlanmak, kurumlanmak, büyüklük taslamak.
5368 hisse almak1) zarara uğramak. Örn: “İstanbul kahvelerinde bu sıkıntıdan en büyük hisseyi alan sanatkârlarımızdandır.” -B. R. Eyuboğlu. 2) ders çıkarmak.
5369 hisse kapmakbir olaydan yararlı bir öğüt çıkarmak.
5370 hissine (hislerine) kapılmakduygusal davranmak. Örn: “Ona mantık ve kıyaslarını yaparken, hissine ve taassubuna kapılmamasını tavsiye edecektim.” -Ö. Seyfettin.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir