Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
5431 hüküm vermek1) iyice düşündükten sonra bir karara varmak. Örn: “İnsanlar ellerinden çok gözleriyle hüküm verirler.” -C. Meriç. 2) bir suçluyu mahkûm etme.
5432 hüküm yemekmahkûm olmak. Örn: “Üsküp'ün ceza mahkemesinde on beş sene hüküm yedi.” -Y. K. Beyatlı.
5433 hükümsüz kılmakyürürlükten kaldırmak, iptal etmek.
5434 hülle yapmak1) hülleyi gerçekleştirmek 2) bir işte geçici çözüm için hileye başvurmak.
5435 hülyaya dalmakhayal kurmak.
5436 hüner göstermek1) beceriklilik ortaya koymak 2) herkesin yapamayacağı bir işi yapmak.
5437 hürmette kusur etmemekkarşısındaki kişiyi iyi ağırlamak, isteklerini yerine getirmek, saygısızlık etmemek. Örn: “Hürmette kusur ettin mi işte o zaman kendini yok bil.” -T. Buğra.
5438 hürriyeti seçmekbaskıdan kurtulmak ve özgür yaşamak için davranışta bulunmak.
5439 hüsnüzan etmekiyi niyet beslemek.
5440 hüsrana uğramakbeklenilen sonucun elde edilememesi sebebiyle çok üzülmek, acı çekmek. Örn: “Bunun aksini umanlar aldanacaktır, hüsrana uğrayacaktır.” -K. Korcan.
5441 hüzün çökmekhüzünlenmek. Örn: “O anda yalnız kahveye değil neredeyse bütün Niksar'a hüzün çöker, lambaların ışığı solgunlaşırdı.” -C. Külebi.
5442 hüzün duymakhüzünlü duruma gelmek, üzülmek.
5443 ıcığını cıcığını çıkarmakincelenmemiş, elden geçirilmemiş hiçbir yerini bırakmamak, en küçük ayrıntısına kadar incelemek, didik didik etmek. Örn: “Allah'ın bildiğini kuldan ne saklamalı, ilk önce aklımdan bazı çirkin şüpheler geçer gibi olmuştu. Hastanenin ıcığını cıcığını çıkar
5444 ıcığını cıcığını sormakbir kimsenin soyunu sopunu, huyunu suyunu iyice öğrenmek için araştırmak.
5445 ığrıp çekmekbalık yakalamak için atılmış ığrıbı yukarı çıkarmak.
5446 ığrıp çevirmekyalan dolanla bir şeyden yararlanmak. Örn: “Birinci Dünya Harbi'nde oldukça önemli ığrıp çevirenler olmuştu.” -H. R. Gürpınar.
5447 ıkınıp sıkınmak tkz. bir iş yapabilmek için kendini çok zorlamak. Örn: Ikınıp sıkındı, bir cevap bulup veremedi.
5448 ırzına geçmek1) zor kullanarak bir kimseyi cinsel zevkine alet etmek, tecavüz etmek 2) bekâretini bozmak.
5449 ırzını bozmakırzına geçmek.
5450 ısıtıp ısıtıp önüne koymakdaha önce geçmiş bir olayı, bir işi, ileri sürülmüş bir düşünceyi sık sık tekrarlamak.
5451 ıska geçilmekgözden kaçırılmak, atlanmak, değeri ve önemi anlaşılmamak. Örn: “Bu kadar güzel, bu kadar büyük bir şehir nasıl ıska geçilir diye içerliyordum.” -B. R. Eyuboğlu.
5452 ıska geçmek1) hedefe rast getirememek 2) üzerinde durmamak, önem vermemek, atlamak. Örn: “Bedenleriyle ilgili gerçekleri ıska geçerler.” -S. Birsel.
5453 ıskartaya çıkarmak (ayırmak)değersiz bularak bir yana atmak, işe yaramadığı için ayırıp bir yana koymak. Örn: “Sekiz balya tütününden bir ya da iki balyasını ıskartaya ayırabileceklerini aklından geçirmeye başladı eksperlerin.” -N. Cumalı. “Orada, kim bilir neden ve nasıl, işe yara
5454 ıslah etmek1) iyi bir duruma getirmek, iyileştirmek, düzeltmek. Örn: “Sanat yalnız insanları ıslah etmeye yarar bir vasıtadır.” -Y. K. Beyatlı. 2) yola getirmek. Örn: “Nerede o, meclis kürsülerinden 'mahkûmu ıslah ediyoruz' diye bangır bangır bağıran adliye vekill
5455 ıslık çalmak“ıslık” sesi çıkarmak. Örn: “Laf atmalar, ıslık çalmalar, kavgaya tutuşmalar gün boyu sürüp gitti.” -L. Tekin.
5456 ıspazmoza tutulmakaşırı derecede titremeye başlamak. Örn: “Ben durup dururken ıspazmoza tutulmuş gibi titredikten sonra...” -B. Felek.
5457 ısrar etmek1) bir konuda, bir düşüncede sürekli direnmek, ayak diremek. Örn: “Siz benim usule bakın diye ısrar ediyordu.” -Ç. Altan. 2) çok istemek.
5458 ısrarlı olmakdüşüncesinde, kararında direnmek.
5459 ıssız kalmakıssızlaşmak, tenhalaşmak. Örn: “Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı.” -Bayburtlu Zihni.
5460 ıssızlık çökmekıssız, tenha duruma gelmek, tenhalaşmak.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir