6901 | kontrol altında tutmak | denetlemek. Örn: Amcam öfkesini kontrol altında tutmaya çalışarak derin bir soluk alıyor. -A. Ümit. |
6902 | kontrpiyede kalmak | 1) sp. futbolda kaleci ters tarafa gitmek veya hamle yapmak 2) mec. beklediği sonuca ulaşamamak 3) mec. düşüncelerini açıklayamamaktan ötürü zor durumda kalmak. |
6903 | konuk etmek | birini evinde bir süre ağırlamak. |
6904 | konuk gelmek | bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelmek. |
6905 | konuk olmak | bir yerde kısa bir süre ağırlanmak. |
6906 | konuşmaya dalmak | başka şeylerle ilişkiyi keserek belli bir konudan söz etmek. Örn: Konuşmaya dalınca farkında olmadan uzaklaşarak görüş alanından çıkarmıştı hamam böceğini. -E. Şafak. |
6907 | koparıp atmak | 1) koparmak 2) mec. ilgisini kesmek, önem vermemek. Örn: Sana karşı içimde iki katlı bir ana yüreği var. İşte onu koparıp atamıyorum. -Ö. Seyfettin. |
6908 | kopup gelmek | uzak bir yerden ayrılarak gelmek. |
6909 | kopya çekmek | genellikle yazılı sınavlarda soruları cevaplamak için bir kaynağa gizlice bakmak. Örn: En bildiği derste bile kopya çeker, çekmezse hasta olur, deliye döner. -H. Taner. |
6910 | kopya vermek | sınavda sorulara cevap vermesi için bir kimseye gizlice yardımda bulunmak. Örn: Lisede de başkalarına kopya verirken yakalanır, ikmale kalırdın. -N. Hikmet. |
6911 | kor dökmek | yanınca dayanıklı kor durumuna girmek. |
6912 | kor gibi | kıpkırmızı, ateş gibi. |
6913 | kor gibi yanmak | 1) çok parlamak. Örn: Gözleri kor gibi yanan ve bir ölüden daha sarı olan diğer bir yaralı yatıyordu. -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) büyük üzüntü çekmek. |
6914 | kordon altına almak | bir yere giriş çıkışı önlemek için o yeri görevlilerce korumak. |
6915 | korktuğu başına gelmek | düşünülen kötü durum gerçekleşmek. Örn: Korktuğu başına gelmiş ve o koskoca Nahit Bey ipin ucunu kaçırarak dillere destan olmuştu. -T. Buğra. |
6916 | korktuğuna uğramak | korktuğu başına gelmek. |
6917 | korku düşmek | endişelenmek, korkmak. Örn: Bir korku düştü canıma acep nola benim hâlim / Derman olmaz ise bana acep nola benim hâlim? -Yunus Emre. |
6918 | korku saçmak | herkesi korkutmak. |
6919 | korkudan çıldırmak | aşırı korku yüzünden aklını yitirmek, delirmek. Örn: Yoksa çocuk, etrafını saran hayaletlerin dehşeti karşısında mutlaka korkudan çıldırırdı. -R. N. Güntekin. |
6920 | korkusundan altına etmek (kaçırmak, yapmak) | çok korktuğunda idrarını veya dışkısını kaçırmak. |
6921 | korkuya kapılmak | korku düşmek. |
6922 | korkuya kesmek | korkmak. Örn: Ürkek ürkek dolaşıyordu evin içinde. Tepeden tırnağa korkuya kesmişti. -Y. Kemal. |
6923 | korumaya almak | tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi veya eseri saldırılardan korumak üzere önlem almak. |
6924 | korunma görmek | anlayış veya hoşgörü ile karşılanmak. Örn: Hiçbir düşünce ve mülahazanın ... Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği... -Anayasa. |
6925 | koşu koparmak | hızla koşuvermek, çabucak atılıp gitmek. Örn: Sonra elinde boş tasla çeşmeye doğru bir koşu koparıyor. -R. N. Güntekin. |
6926 | koşun bağlamak | koşun durumuna girmek, saf tutmak. |
6927 | kova olmak | çok gol yemek. |
6928 | koyduğum yerde otluyor | tkz. uzun süredir hiçbir ilerleme göstermeyenler için söylenen bir söz. Örn: Sen de koyduğum yerde otluyorsun, bir şey bilmiyorsun. -H. R. Gürpınar. |
6929 | koydunsa bul | arandığı hâlde bulunamayan şeyler veya bulunması gereken yerde bulunmayan kimseler için kullanılan bir söz. Örn: Gündüz olsun gece olsun, iki dakikalık bir fırsat buldu mu Allah'a ısmarladık, sütnineyi koydunsa bul! -R. N. Güntekin. |
6930 | koynunda yılan beslemek | bir yakınından ihanet görmek. |