Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
7111 kuvvetini toplamakgücünü artırmak, kuvvetlenmek.
7112 kuvvetle muhtemelbüyük olasılıkla.
7113 kuvvetten düşmekgücü azalmak.
7114 kuyruğa girmekayakta arka arkaya durulan diziye girmek. Örn: “Ondan son-ra kuyruğa girenler, abdesthaneyi dörder dörder kullanmaya koyuldular.” -Halikarnas Balıkçısı.
7115 kuyruğu dikmek1) hayvan koşmaya, başlamak 2) insan bulunduğu yerden uzaklaşmaya başlamak.
7116 kuyruğu kapana kısılmak (sıkışmak)çok zor duruma düşmek.
7117 kuyruğu titretmek argo ölmek. Örn: “Aklın varsa bu kahpe dünyada kuyruğu titretmeden çekmene bak!” -O. C. Kaygılı.
7118 kuyruğunu kısmakkorkup sinmek.
7119 kuyruğunu tava sapına çevirmekhaddini bildirmek, gereken dersi vermek. Örn: “Sonra benim kuyruğumu tava sapına çevirirler efendim diye bağırıyor, masa başındaki erkândan tekrar yardım istiyor.” -R. N. Güntekin.
7120 kuyruk çekmekgözün çevresine kalem veya sürme ile çizgi çekmek. Örn: “Zehra elinde kalem, gözlerine kuyruk çekiyordu.” -A. İlhan.
7121 kuyruk olmakarka arkaya dizilmek, sıralanmak.
7122 kuyruk sallamakyaltaklanmak. Örn: “Gül gibi yavrusunu bırakıp da evlenecekmiş. Kuyruk sallaya sallaya oğlumu öldürttü.” -Y. Kemal.
7123 kuyruk yapmakuzun ve peş peşe bir sıra oluşturmak. Örn: “Ama hâlâ bilet var diye bekleyen en aşağı beş bin kişi güzel bir kuyruk yapmışlar.” -B. R. Eyuboğlu.
7124 kuyu gibi1) çok derin (yer) 2) basık ve karanlık (yer).
7125 kuyudan adam çıkarmak1) olumsuz, uygunsuz veya yasal olmayan bir duruma son vererek birini haklarına kavuşturmak 2) unutulmaktan kurtarmak.
7126 kuzgun gibiçok kara, çok koyu.
7127 kuzu çevirmekkuzunun gövdesini şişe geçirip ateş korunun üzerinde çevirerek pişirmek.
7128 kuzu gibiçok uysal.
7129 kuzu gibi olmakuslanmak, sessizleşmek, sakinleşmek.
7130 kuzu kesilmekuysallaşmak, sessizleşmek, sakin bir durum almak. Örn: “Sabık komiserin sahiden bir komisermiş gibi tavır aldığı anlarda kadın kuzu kesilirdi.” -H. E. Adıvar.
7131 kuzu postuna bürünmekkarşısındakini aldatmak için gerçek kişiliğini saklamak, kendini zararsız ve uysal göstermek.
7132 küçük abdesti gelmekidrar yapma ihtiyacı duymak.
7133 küçük dağları ben yarattım demekçok böbürlenmek, kibirlenmek. Örn: “Aslarda o küçük dağları ben yarattım diyen heybet ... varken ... o güdük, o boynu bükük konçinalar onlara bir türlü el kaldıramıyorlar.” -H. Taner.
7134 küçük dilini yutmakşaşırmak, donakalmak. Örn: “Kadıncağız beni bu hâlde görünce az kalsın küçük dilini yutacaktı.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
7135 küçük düşmekdeğeri veya onuru sarsılmak. Örn: “Kimsenin yanında küçük düşmeni istemem.” -R. N. Güntekin.
7136 küçük düşürmekdeğerini veya şerefini sarsmak. Örn: “Handan'ı küçük düşürdüğünü, asıl suçun da bu olduğunu kabul etmişti.” -T. Buğra.
7137 küçük görmekdeğer, önem vermemek. Örn: “Bütün bu fânilikleri küçük görerek bunları ancak gönül oyalayıcı şeyler diye telakki ettiklerini gösteriyordu.” -A. Ş. Hisar.
7138 küçük köyün büyük ağasıbüyüklük taslayanlar için söylenen bir söz.
7139 küçük oynamakkumarda az para ile oynamak.
7140 küçükle küçük, büyükle büyük olmak1) her yaştaki kişilere karşı dostça, arkadaşça davranmak 2) her makam ve durumdaki kişilere karşı dostça ve anlayış göstererek davranmak. Örn: “Protokol kaidelerini, çok zaman, bir yana atıp küçükle küçük, büyükle büyük olmasını biliyordu.” -Y. K. Karao

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir