7561 | mim koymak (yapıştırmak) | 1) unutulmaması için işaret koymak 2) önemli bularak üstünde ısrarla durmak. Örn: Bu lafıma mim koy, dedi, Sabri Bey. -A. İlhan. |
7562 | minare gibi | çok uzun. |
7563 | minder çürütmek | 1) işsiz, güçsüz oturmak 2) bir yerde uzun süre oturmak 3) otururken yapılan işlerle uzun yıllar uğraşmak. |
7564 | minderden kaçmak | 1) güreşte oyuna katılmamak 2) güreşte oyun sırasında minderin dışına çıkmak. |
7565 | minnet altında kalmamak | birinin iyiliğine karşı kendini borçlu durumdan kurtarmak için karşılık olarak bir iyilikte bulunmak. |
7566 | minnet duymak | birinin iyiliğine karşı kendini ona borçlu saymak. Örn: Bana karşı gösterilen bu güven ve sevgiden dolayı çok minnet duymama rağmen, siyasi hayata atılmak istemiyordum. -H. E. Adıvar. |
7567 | minnet etmemek | boyun eğmemek. |
7568 | minnettar kalmak | birinden görülen iyiliğe karşı teşekkür duygusu beslemek. Örn: Kendine minnettar kalan ahalinin elleri üzerinde geziyor. -Ö. Seyfettin. |
7569 | miras yemek | 1) kendine miras kalmak. Örn: Erkek çocuk ne kadar miras yerse kız çocuk da o kadar miras yer. -F. R. Atay. 2) kendine kalan mirası tüketmek. Örn: Son zamanlarda İzmir'deki gazinocu bir amcasından beş bin liralık bir de miras yemişti. -H. Taner. |
7570 | mirasa konmak | bir kimseye önemlice bir kalıt kalmak. Örn: Bizimkiler okkalı bir mirasa konmuşlar da o hergelenin hakkını mı yemişler ne? -H. Taner. |
7571 | mis gibi | 1) çok güzel. Örn: Orada çamlar mis gibi kokarak rüzgârla fısıldaşırlardı. -Halikarnas Balıkçısı. 2) elbette. Örn: Ben mis gibi tornacıyım, sanatımı bırakamam. -S. F. Abasıyanık. |
7572 | misafir gibi oturmak | 1) bulunduğu yerden her an ayrılacakmış gibi eğreti, üstünkörü oturmak 2) mec. hiç iş yapmamak. |
7573 | misafir kalmak | bir yerde yiyip içmek, yatmak ve konuk olarak ilgi görmek. Örn: Cemile sekiz, on gün çiftlikte misafir kalacaktı. -R. N. Güntekin. |
7574 | misal göstermek | örnek vermek. Örn: Çocuklarıma beni misal gösterdiğini, ağzım kulaklarıma vararak öteden beriden işitiyordum. -R. N. Güntekin. |
7575 | misk gibi | mis gibi. |
7576 | misli menendi yok | benzeri, eşi yok. Örn: Bu sonbahar sabahında Gülhane Parkı'nın misli menendi yoktur. -S. F. Abasıyanık. |
7577 | mitralyöz gibi | durmadan, ara vermeden (konuşma). |
7578 | modası geçmek | 1) moda olmaktan çıkmak 2) mec. önemini yitirmek, geçersiz duruma gelmek, artık aranmamak. Örn: Bu işin modası geçti, onu vaktiyle yapmak gerekti. |
7579 | model çıkarmak | 1) kumaş kesiminden önce kâğıt vb. malzeme üzerine parçanın örneğini hazırlamak 2) mec. bir şeyi vurarak izini çıkarmak. Örn: Bir tuğla işçisi kerpiç kalıbını kapmış, karısının sırtında model çıkarmış, kadın ciyak ciyak. -A. Gündüz. |
7580 | mola almak | voleybol ve basketbolda taktik alışverişi yapmak için bir süre ara istemek. |
7581 | mola vermek | uzun süren yolculuğa, yürüyüşe veya çalışmaya, dinlenmek amacıyla bir süre ara vermek, oturup dinlenmek. Örn: Otobüs, yol üzerinde bir kasabanın çarşısında yarım saat mola vermişti. -R. N. Güntekin. |
7582 | moral bulmak | yürek gücünü, maneviyatını güçlendirmek. Örn: Savaşçı gruplarını moral bulmaları için bir haftalık tatile göndermeyi gerekli sayıyorlardı. -R. Erduran. |
7583 | moral vermek | bir kimsenin ruhsal direnme gücünü artırmak, cesaretlendirmek, yüreklendirmek. |
7584 | morali bozulmak | ruhsal yönden direnme gücünü yitirmek, içine korku düşmek. |
7585 | moralini bozmak | bir kimsenin ruhsal yönden direnme gücünü azaltmak, sarsmak. Örn: Bu olay, on beş gündür sıcak yemek yemeyen askerlerin morallerini bozup sinirlerini iyice gerdi. -İ. O. Anar. |
7586 | moratoryuma gitmek | tüm borçların ödeme zorunluluğunu geri bırakmak, resmî olarak geciktirmek. |
7587 | morga kaldırmak | ölüleri morga götürmek. |
7588 | mosmor kesilmek (olmak) | kötü duruma düşmek, bozulmak, mahcup olmak. |
7589 | mostra olmak | argo kendini gülünç bir duruma sokmak. |
7590 | motoru bozmak | bağırsakları bozulmak, ishal olmak. |