Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
8431 put kesilmeksessiz ve hareketsiz bir durum almak. Örn: “Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor.” -A. H. Tanpınar.
8432 püf desen uçacakçok zayıf kimseler için kullanılan bir söz.
8433 pürdikkat kesilmekçok dikkat etmek. Örn: “Bir tıkırtı, bir ayak sesi duyar mıyım diye kulaklarımı açıp pürdikkat kesildim.” -A. Ümit.
8434 pürüz çıkarmakengel çıkarmak.
8435 Rabbena hakkı içinant içerken inandırmak için kullanılan bir söz.
8436 racon kesmek1) görünüşe göre hüküm vermek 2) gösteriş yapmak. Örn: “Hayati ortaya atılır, tosunca raconu keser ya da dövülürdü.” -H. R. Gürpınar.
8437 rağbet etmek (göstermek)istemek, beğenmek, istekle karşılamak. Örn: “El işçiliğine ve çiftçiliğe rağbet göstermediler.” -N. F. Kısakürek.
8438 rağbet görmek (kazanmak)istenilmek, beğenilmek, istekle karşılanmak. Örn: “... haftanın bir gecesinde yalnız kadınlara oynayacak kadar mahallede rağbet kazandı.” -H. E. Adıvar.
8439 rahat bırakmakdaha rahat ve huzurlu oturmayı sağlamak.
8440 rahat bırakmamak (vermemek)tedirgin etmek. Örn: “Beni son nefesimde rahat bırakmayan herif, bana o vakitler akla gelmez cefalar çektirmişti.” -Ö. Seyfettin.
8441 rahat durmakyaramazlık etmemek veya kımıldamamak.
8442 rahat etmeksıkıntısız durumda olmak, ferahlanmak, dinlenmek. Örn: “Benim ve kardeşimin mektep veya sokak dönüşü kirliliklerimiz yüzünden içlenirdi, bizi yıkayıp temizleyinceye kadar rahat etmezdi.” -Y. K. Beyatlı.
8443 rahat kıçına batmak tkz. bulunduğu rahat durumun değerini bilmemek.
8444 rahat olmaküzüntülü, sıkıntılı veya tedirgin durumda olmamak.
8445 rahat yüzü görmemekhiç rahat etmemek. Örn: “Derler ki bugünden itibaren Zeliha'nın kalbi rahat yüzü görmedi.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
8446 rahata ermekrahatlamak.
8447 rahata kavuşmakrahatlamak.
8448 rahatı kaçmakrahatsız, tedirgin olmak, üzülmek. Örn: “Eniştem de üşengen bir adamdır, rahatı kaçar diye üstüne düşmedi.” -M. Ş. Esendal.
8449 rahatına bakmakhiçbir şeye aldırış etmeyerek rahatını sağlamaya çalışmak.
8450 rahatsızlık duymaktedirgin olmak, huzurunun ve rahatının kaçtığını hissetmek. Örn: “Anasını ayakta, kara, korkunç bir yüzle görünce tuhaf bir rahatsızlık duydu.” -H. E. Adıvar.
8451 rahatsızlık vermekrahatını bozmak, rahatını, keyfini kaçırmak.
8452 rahleitedrisinden geçmekbirinden eğitim almak.
8453 rahmet okumakTanrı'nın merhamet ve bağışlaması için dua etmek.
8454 rahmet okutmakbiri, kötü bir kimseden daha kötü çıkmak.
8455 rahmet olsun canına hlk. “Allah rahmet eylesin” anlamında ölüler anılırken kullanılan bir iyi dilek sözü.
8456 ramp ışığına çıkarmakbir oyunu sahnelemek. Örn: “Yasak oyunum bu rejimde aklandı, Ulvi Uraz onu ramp ışığına çıkardı.” -H. Taner.
8457 rampa etmek1) taşıt bir yere, bir şeye veya bir başka taşıta yanaşmak. Örn: “Bu arabalar her akşam Beyoğlu'nda Tokatlıyan'ın yaya kaldırımına rampa eder.” -H. R. Gürpınar. 2) argo birinin içki masasına çağrılmadığı hâlde oturmak.
8458 randevu almakbir kimseden belli bir saat ve yerde buluşmak için söz almak, gün almak. Örn: “Adamcağız, samimi bir refah ve zevkle yeni bir randevu aldıktan sonra gitti.” -A. Gündüz.
8459 randevu vermekbelli bir saatte, belli bir yerde biriyle buluşmak için söz vermek. Örn: “Az sonra birbirimize randevu vermişiz gibi ben de gelirim.” -R. H. Karay.
8460 rap diyeansızın. Örn: “Delikanlı, yokuşa saptı, arabayı rap diye cakalı bir tavırla durdurdu.” -H. Taner.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir