Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
8491 renkten renge girmekkorkudan veya utançtan yüzünün rengi değişmek, sıkılmak. Örn: “Genç kız, renkten renge giriyor, verecek cevap bulamıyordu.” -R. N. Güntekin.
8492 replik almakoyuncunun karşısındakinden kendi yapacağı espriye hazırlık mahiyetinde bir söz veya cümle almak. Örn: “Spritüel dostum Pişekâr'ından dişi bir replik almış bir Kavuklu kadar sevinçli, gülümsedi.” -H. Taner.
8493 resim almak1) bir şeyin resmini yapmak 2) resim çekmek 3) vergi ödetmek.
8494 resim çekmek (çıkarmak)fotoğraf makinesiyle bir şeyin biçimini kâğıda geçirmek.
8495 rest çekmek1) oyuncu önündeki paranın tümünü ortaya koymak 2) mec. herhangi bir konuda sert ve kesin olarak son sözü söylemek.
8496 resti görmekileri sürülen paranın miktarını kabul edip aynı miktarda parayı ortaya koymak.
8497 revaç bulmakgeçerli ve değerli sayılmak. Örn: “Falcılık bilhassa işlerin kötüleştiği yerlerde revaç bulur.” -N. Hikmet.
8498 revaçta olmakdeğerli, üstün veya geçerli olmak. Örn: “Sakal ve bıyığın revaçta olduğu bir dönemden geçmedik değil!” -H. Taner.
8499 revan olmakyola çıkmak.
8500 revnak vermekhoşluk, güzellik, renklilik katmak. Örn: “Sefiremizin tiyatrosever oluşu konuşmalara daha da revnak verdi.” -H. Taner.
8501 rey vermekoy kullanmak. Örn: “Ekseriyeti öksürüklü ise de henüz rey verecek kadar kolunu oynatabilir.” -F. R. Atay.
8502 rezalet çıkarmakrezalet sayılacak bir durumun ortaya çıkmasına yol açmak. Örn: “Her kadının takdim edilmek için can attığı böyle büyük bir adamla dansı yarıda bırakıp rezalet çıkarmak için insanın aklı kaçık olmalı.” -H. E. Adıvar.
8503 rezil olmakçok utanacak bir duruma gelmek. Örn: “El âleme karşı rezil olmayalım.” -N. F. Kısakürek.
8504 rezil rüsva olmaktoplum içinde ayıplanacak bir duruma düşmek. Örn: “Hasan, bu dediğini yapsaydı, dört başı mamur bir dayak yiyip âleme rezil rüsva olacaktı.” -O. C. Kaygılı.
8505 rıza göstermekrazı olmak, onamak, uygun bulmak. Örn: “Yarım yamalak ıslahat tedbirlerine inanmaktansa kazaya rıza göstermek bana daha hoş görünür.” -Y. K. Beyatlı.
8506 rızası olmakizni olmak, müsaadesi olmak. Örn: “... kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.” -Anayasa.
8507 rızasını almakonayını almak, müsaadesini almak.
8508 rızkını çıkarmakgünlük yiyecek parasını çıkarmak.
8509 rikkat vermekduygulandırmak, etkilemek. Örn: “Yıllardır devam eden bağlılıkları, kendilerini bilenler için rikkat verici bir manzaraymış.” -A. Ş. Hisar.
8510 riske girmek (risk almak)zararı göze almak.
8511 rivayet olunmak (edilmek)bir olay, bir haber vb. anlatılmak. Örn: “Mahkemeden kurtulup kapıdan çıkarken gizlice söylediği rivayet edilen bir laf var.” -N. F. Kısakürek.
8512 robot resmini çizmek (yapmak)adli olaylarda tanığın tarifiyle şüphelinin görünümünü yansıtan resmini çizmek.
8513 rol almakbir oyunda görev almak. Örn: “Kafile, rol alan şahıslar tarafından yapılan türlü oyunlarla geziyi tamamlar.” -A. K. Tecer.
8514 rol çalmak1) oyun sırasında söz başka bir oyuncuda iken seyircinin ilgisini kendi üzerine çekmek 2) birinin söyleyeceği sözü ondan önce söylemek.
8515 rol kesmekyalan, uydurma söz söylemek veya içten olmayan davranışlarda bulunmak.
8516 rol oynamak1) oyunda rol almak 2) mec. birinin bir işte önemli etkisi olmak. Örn: “Bunda ne hocanın bilgisi ne çocuğun çalışkanlığı rol oynar.” -B. Felek. 3) mec. davranışlarda içtenlik olmamak. Örn: “Bu da hile, inanmıyorum pusuda beklediğine ve rol oynadığına in
8517 rol yapmakdavranışlarda içtenlik bulunmamak. Örn: “Rol yapmaya kalkışsa yüzüne gözüne bulaştıracağını biliyordu.” -T. Buğra.
8518 rolü olmaketkisi bulunmak. Örn: “Sizinle benim bunda bir rolümüz oldu muydu?” -S. F. Abasıyanık.
8519 rolüne çıkmakoyunda belli bir kişiliği sahnede oynamak. Örn: “Görgülü rolüne çıkmış zekâsız bir türediye benzeyecek.” -R. H. Karay.
8520 romanı yazılmakromanlaşmak.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir