Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
8551 rüzgâr gibiçabucak. Örn: “Rüzgâr gibi geçip giden gençliğimin tanıkları / Şu yıpranmış fotoğraflar, soluk renkli, siyah beyaz” -M. Çınarlı.
8552 rüzgâr tutmamakrüzgâra açık ve kapalı bulunmak. Örn: “Rüzgâr tutmayan yerlerinde dadılar, çocuklar ve ihtiyarlar güneşlenirler.” -B. Felek.
8553 rüzgârdan nem kapmaken küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak.
8554 saat başı galiba!bir toplantıda, herkesin dalıp sustuğunda bu durumu fark eden bir kimsenin söylediği söz.
8555 saat bir (iki, üç ...) yönündesaat başlarını söyleyerek hedefi yön açısından belirlemek için kullanılan bir söz.
8556 saat bu saat“ele geçen fırsattan yararlanmanın tam zamanı” anlamında kullanılan bir söz.
8557 saat gibi işlemekaksamadan, ara vermeden çalışmak.
8558 saat on bir buçuğu çalmakyaşı çok ilerlemiş olmak.
8559 saat tutmaksaate bakarak bir işin ne kadar sürdüğünü hesaplamak.
8560 saati çalmakbir şeyin vakti gelmek. Örn: “Herkes ona artık vaktini ibadete hasretmek zamanının geldiğini, daha doğrusu ahireti düşünmek saati çaldığını ima ediyordu.” -H. E. Adıvar.
8561 saati saatine uymamakdurumu, huyu sık sık değişmek.
8562 sabaha çıkmamaksabaha kadar yaşayamamak, sabahtan önce ölmek. Örn: “Zavallı sabaha çıkmazsa eğer, bil ki benim yüzümden.” -E. Şafak.
8563 sabaha kadarbütün gece boyunca.
8564 sabahı bulmak (etmek)sabahlamak. Örn: “Hiç uyuyamadım. Her dakika gelip kaldıracaklar sanıyorum. Ama işte sabahı ettik.” -S. F. Abasıyanık.
8565 sabahı sabah etmeksabahın olmasını uyumadan sabırsızlıkla beklemek.
8566 sabahı zor etmekbir türlü sabah olmamak. Örn: “İstediği şeyler gelinceye kadar, sevinç ve sabırsızlık içinde sabahları zor ediyordu.” -Halikarnas Balıkçısı.
8567 sabahlar (sabahışerifler) hayrolsun!1) günaydın! 2) iş işten geçtikten, olan olduktan sonra gösterilen ilgi için söylenen bir söz.
8568 saban sürmek1) toprağı sabanla kazıp altüst etmek 2) sp. güreşte, hasmı ayaklarından tutup yüzükoyun yerde sürümek.
8569 sabit olmak1) bir şeyin varlığı, gerçekliği kesin olarak belli olmak. Örn: “Önceden koyduğu teşhislerin doğruluğu sonradan kaç defa sabit olmuş.” -A. Ş. Hisar. 2) durağan durumda bulunmak.
8570 sabrı taşmak (tükenmek)artık katlanamaz, dayanamaz duruma gelmek, sabrı kalmamak. Örn: “Sabrı tükenmiş olanlardan birkaçı, birden söze başlamak istedilerse de reis izin vermedi.” -M. Ş. Esendal.
8571 sabunköpüğü gibi sönmekgösterişli olmakla birlikte en hafif bir etki ile yok olmak.
8572 saç ağartmaksaç sakal ağartmak.
8573 saç saça baş başakadınlar, birbirlerini kıyasıya hırpalayacak biçimde.
8574 saç saça baş başa gelmek (dövüşmek)kadınlar, birbirlerini kıyasıya hırpalayacak biçimde kapışmak. Örn: “Eğer bu patırtıdan, ikindi uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda saç saça baş başa dövüşeceklerdi.” -H. E. Adıvar.
8575 saç sakal birbirine karışmaksaçı sakalı uzamak, bakımsız görünmek.
8576 saçak öpmek tar. sarayda bayramlaşma törenine katılan büyükler, padişahın tahtından sarkıtılmış halı saçaklarını öpmek.
8577 saçı (saçları) değirmende ağartmamakdeneyimli olmak. Örn: “Bu saçları değirmende ağartmadık, siz birbirinize âşıksınız sanırım” -O. Aysu.
8578 saçı başı birbirine karışmakbakımsız olmak. Örn: “Matmazelin saçı başı birbirine karışmıştı.” -S. F. Abasıyanık.
8579 saçı bitmedik (yetim)doğalı çok olmamış (yetim).
8580 saçı kılmak (atmak)gelinin başından çiçek, şeker, arpa, para vb. saçmak.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir