Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
9031 söz açmakbir konu üzerine konuşmaya başlamak, laf açmak. Örn: “Mademki göndermişler, onlardan kısaca da olsa söz açmak boynumuzun borcu oldu.” -N. Hikmet.
9032 söz almak1) konuşmak için toplantı başkanından izin almak, konuşmaya başlamak. Örn: Toplantıda ilk olarak başkan söz aldı. 2) birinin bir işi yapacağını kesin olarak bildirmesini sağlamak. Örn: İşimin yapılacağı konusunda bakandan söz aldım. 3) erkek tarafı oğul
9033 söz altında kalmamak1) bir kimsenin kendisine dokunan sözüne gereken cevabı vermek 2) kendisini inciten, itham eden veya rahatsız bir duruma düşüren söze gereken karşılığı verip durumu düzeltmek. Örn: “Oğlunu savunmasını bilir, hiçbir sözün altında kalmazdı.” -H. Topuz.
9034 söz anlayan beri gelsin“hiçbiriniz laf anlamıyorsunuz” anlamında kullanılan bir söz.
9035 söz aramızdalaf aramızda.
9036 söz atmak1) birine dokunacak bir sözü ortalığa söylermiş gibi söylemek, sözle takılmak, laf atmak. Örn: “Numaralar okunuyor, görüşüyoruz, gruplardan gruplara sözler atıyoruz, şakalar ediyoruz, ne hoş eğleniyoruz.” -R. H. Karay. 2) birine sözle sarkıntılık etmek.
9037 söz ayağa düşmekbir sorun, karışmaları gerekmeyen veya yetkisiz ve sorumsuz kimselerin görüş bildirdikleri duruma gelmek.
9038 söz bir, Allah birverilen sözden dönülmeyeceğini anlatan bir söz. Örn: “Söz bir, Allah bir, seni ele vermem.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
9039 söz birliği etmekağız birliği etmek. Örn: “Çocuklar sanki söz birliği etmişçesine ortadan yok olmuşlar.” -H. Taner.
9040 söz çıkmakortalıkta bir söylenti dolaşmak.
9041 söz dinlemek (tutmak)söylenen bir sözü, verilen bir öğüdü benimsemek, davranışlarını bunlara uydurmak.
9042 söz düşürmekkonuşmayı belli bir konuya getirmek.
9043 söz götürmek1) doğruluğu ve gerçekliği tartışılabilir olmak 2) dedikodu yapmak 3) tahammül etmek, katlanmak.
9044 söz götürmezdoğruluğu ve gerçekliği tartışılamayacak kadar açık olan, tersi savunulamayan.
9045 söz kaldırmamakonuruna dokunan söze dayanamayıp karşılık verir yaradılışta olmak.
9046 söz kesmekgenellikle evlenmek için anlaşıp kesin karar vermek. Örn: “O evlenmek üzere söz kesmiş, işi pişirmiş.” -H. R. Gürpınar.
9047 söz konusu edilmeksözü edilmek, konuşulmak.
9048 söz konusu olmaküzerinde konuşulmak, bahis konusu olmak, bahis mevzusu olmak.
9049 söz olmakdedikodu yapılmak veya bir iş hoş karşılanmamak.
9050 söz sahibi olmakbir konuda konuşma yetkisi olmak.
9051 söz sözü açmakbir konudan konuşurken hemen arkasından türlü konulara geçmek. Örn: “Söz sözü açarak bizim oraları konuşmaya başlıyor ve âdeta gurbette bulunduğumuzu unutuyoruz.” -R. N. Güntekin.
9052 söz tutmaksöz dinlemek.
9053 söz vermekbir işi yapacağını kesinlikle bildirmek. Örn: “Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim.” -P. Safa.
9054 söz yetiştirmek1) laf yetiştirmek. Örn: “Kadın, kocasına söz yetiştirmeyi bıraktı, konuk kadına baktı.” -B. Günel. 2) birinin söylediğini başkasına götürmek.
9055 söz yok!hakkında hiçbir şey söylenilemez. Örn: “Bizim kibarlığımıza söz yok ama veresiye deyince dayanamam.” -M. Ş. Esendal.
9056 sözde kalmakyapılacağı bildirilmiş bir iş konuşulup gerçekleşmemek.
9057 söze atılmakbir konu konuşulurken birden araya girip konuşmaya başlamak. Örn: “Neyyire Hanım hemen söze atıldı.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
9058 söze başlamakkonuşmaya başlamak, bir konuya girmek. Örn: “Bu düşünce aklına gelince delikanlı hemen söze başladı.” -N. Hikmet.
9059 söze karışmakbaşkaları konuşurken araya girip konuşmak. Örn: “Birdenbire söze karışarak düdük gibi bir sesle işi doğruladı.” -R. N. Güntekin.
9060 söze son vermekkonuşmayı bitirmek. Örn: “Umarım ki sizi tatmin ettim diyerek sözlerine son verdi.” -Y. K. Karaosmanoğlu.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir