Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
9241 şakaya sığınmakşakaya vurmak. Örn: “Kaç kez şakaya sığınıp benzer yanıtlar vermişti.” -E. Atasü.
9242 şakaya vurmakciddi bir söz veya davranışı şaka yoluyla geçiştirmek.
9243 şakayı kakaya çevirmek tkz. şakayken kaka olmak.
9244 şakayken kaka olmak tkz. el ve dil ile yapılan şakadan, hoş olmayan bir sonuç veya kavga çıkmak.
9245 şalvar gibiçok bol (pantolon).
9246 şamama gibiufak tefek, sevimli (kimse).
9247 şamar patlatmakaniden güçlü bir tokat atmak. Örn: “Sağ avucumun bir şamar patlatmak için nasıl kaşındığını hâlâ unutmuyorum.” -T. Uyar.
9248 şamaroğlanına dönmekyerli yersiz suçlanıp azarlanmak.
9249 şamata etmek (koparmak)gürültü patırtı yapmak. Örn: “Amma da şamata ettin be çorbacı, dedi.” -H. Taner. “Haykırarak, şamata kopararak, yarı havada, yarı yerde koşup kendilerini çeşmenin yalaklarına atarlardı.” -R. H. Karay.
9250 şan vermekün salmak.
9251 şanına yakışmakşanından olmak.
9252 şanına yedirememekyenilgiyi kabul edememek. Örn: “Onların karşısında ilk elde çekilmeyi şanına yediremedi.” -Ö. Seyfettin.
9253 şanından olmakbir şey onun büyüklüğüne, karakterine uygun olmak, yaraşmak.
9254 şans tanımakimkân vermek, fırsat vermek.
9255 şansa kalmakbir şeyin olabilmesi için çok az umut olmak.
9256 şansı dönmektalihi iyiyken kötü veya kötüyken iyi olmak.
9257 şansı yaver gitmektalihli olmak, bahtı açık olmak. Örn: “Şansı yaver gittiği takdirde orta boylu, uzun saçlı esmerine kavuşabilecekti.” -A. Kulin.
9258 şantaj yapmakgözdağı vermek.
9259 şap gibiağza alınmayacak kadar tuzlu.
9260 şap gibi donmak (kalmak)şaşırarak ses çıkarmayacak duruma gelmek.
9261 şap gibi yanmakortada kalmak, destek bulamamak.
9262 şapa oturmakiçinden çıkılması güç bir duruma düşmek.
9263 şapka çıkarmakbir söz veya durum karşısında söyleyecek sözü kalmamak ve takdir etmek.
9264 şaplak indirmek1) elin içiyle vurmak. Örn: “Zeynep, bir şaplak indirdi önündeki kil hamuruna ve güldü.” -E. Işınsu. 2) tokat atmak.
9265 şarj etmek1) yüklemek 2) argo bir şeyi anlamaya, kavramaya başlamak.
9266 şarkı tutturmakbir şarkının sözlerini veya sadece bestesini seslendirmek. Örn: “Eğlenmek için derin bir heves doğdu, ıslıkla bir şarkı tutturdu.” -P. Safa.
9267 şart etmek“şart olsun” diyerek yemin etmek. Örn: “Anası, oğlan gelirse içeri almayacağına şart etmişti.” -M. Ş. Esendal.
9268 şart koşmakönceden bir şarta bağlamak. Örn: “Sarfiyat hususunda bir şart koşmuyorlar.” -R. H. Karay.
9269 şart olmakgerekmek, kaçınılmaz bir durum almak.
9270 şart olsun1) “nikâhım üzerine yemin ederim ki, öyle değilse veya bunu yapmazsa karım boş düşsün (olsun)” anlamında yemin olarak kullanılan bir söz. Örn: “Artık hep, evli adamlar gibi biz de şart olsun yeminine başladık.” -Ö. Seyfettin. 2) yemin etmek için kullanıl

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir