Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
9961 uykusu açılmak (dağılmak)uykulu durumu geçmek. Örn: “Aşağıdan bir şeyler dedilerse de uykusu açılmış olan nöbetçi hekim anlayamadı.” -M. Ş. Esendal.
9962 uykusu ağır olmakuykudan zor uyanmak.
9963 uykusu başına sıçramak1) uyuyamadığı için sersemleşmek 2) uykusunu iyi alamadığından hırçınlaşmak. Örn: “Eğer bu patırtıdan, ikinci uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda, saç saça, baş başa dövüşeceklerdi.” -H. E. Adıvar.
9964 uykusu bölünmekyeterince uyumadan uyanmak veya uyandırılmak.
9965 uykusu derin olmakuykusu ağır olmak.
9966 uykusu gelmekuyuma isteği duymak.
9967 uykusu kaçmak1) uyumak amacıyla yatmışken herhangi bir sebeple uyuyamamak. Örn: “Bir olta nasıl yapacağım diye uykularım kaçtı.” -S. F. Abasıyanık. 2) kaygılanmak, tedirgin olmak.
9968 uykusunu almakuykusunu tam olarak uyumak.
9969 uykusuz kalmakuyuyamamak. Örn: “Benim de mi düşüncelerim olacaktı / Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım?” -O. V. Kanık.
9970 uykuya dalmakuyumaya başlamak. Örn: “Sonunda uykuya dalınca, ay ışığı uyuyan denizcilerin mutlu yüzlerini apak aydınlattı.” -Halikarnas Balıkçısı.
9971 uykuya varmak1) uyumak. Örn: “Yemek biter bitmez Ali sol elini yastık yaptı, hemen uykuya vardı.” -Y. Kemal. 2) mec. sükûnet, sessizlik, hareketsizlik içine girmek. Örn: “Etrafı kapatan dik, sivri dağlar duman ve bulut sarılı kocaman başlarını birbirine dayayarak ço
9972 uykuya yatmakuyumak için yatmak.
9973 uyruğuna girmek1) bir devletin yönetimini kabul etmek 2) mec. bir kimsenin etkisi altında kalmak, ona bağlanmak. Örn: “Kimsenin uyruğuna girmeyen, küçük, iddiasız ama özgür bir yaşamla yetindi.” -H. Taner.
9974 uyuyan yılanın kuyruğuna basmakkötü bir kimsenin yeni bir kötülük yapmasına fırsat vermek.
9975 uyuz etmek tkz. sinirlendirmek. Örn: “Ne söyleyeceksen söyle Allah aşkına, uyuz etme insanı.” -A. İlhan.
9976 uyuz olmak1) uyuz hastalığına yakalanmak 2) mec. birine, bir şeye sinirlenmek.
9977 uzağı görmekileride ne olacağını kestirmek.
9978 uzak durmakyaklaşmamak, karışmamak. Örn: “Çocuklar ilk günü senden uzak durmuşlardı, nasıl bir kişi olduğunu kestiremiyorlardı.” -T. Dursun K.
9979 uzak düşmekuzak olmak, uzak bulunmak. Örn: “Ben uzak düşmemeye çalışır, karşılarında bir yere ilişirdim.” -Y. Z. Ortaç.
9980 uzak kalmakuzakta bulunmak. Örn: “Ancak seven yürek bu, yavukludan uzak kalmaya dayanır mı?” -N. Hikmet.
9981 uzak tutmakuzakta kalmasını sağlamak. Örn: “Hayatımızın o dönemlerdeki durallığı, biteviyeliği, romanı toplumumuzdan uzak tutmuştur.” -S. İleri.
9982 uzaklara gitmek1) konudan ayrılmak 2) gözleri dalmak, dalıp gitmek.
9983 uzaktan bakmak (seyirci kalmak)seyirci gibi davranıp karışmamak.
9984 uzaktan kumanda etmekkişiyi veya grubu dışarıdan yönlendirmek.
9985 uzatmaları oynamak1) bir görevde son zamanlarını yaşamak 2) sp. oyunda uzatma dakikalarını oynamak 3) mec. ölmek üzere olmak.
9986 uzatmayalımkısacası. Örn: “Uzatmayalım, bir tazminat lafıdır tutturdu.” -S. F. Abasıyanık.
9987 uzun etmek1) tartışmayı sürdürmek. Örn: “Pek canım istiyor, uzun etme!” -P. Safa. 2) aşırı gitmek.
9988 uzun kulaktan haber almakuzaktan uzağa haber almak.
9989 uzun lafın (sözün) kısasıkısacası, özet olarak. Örn: “Uzun lafın kısası, eleştirmeci okuyucuya faydalı, edebiyata faydalı bir yazıcıdır.” -S. F. Abasıyanık.
9990 uzun oturmak hlk. 1) uzanarak oturmak, yarı yatmış durumda oturmak 2) şaka yatmak.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir